|
Devlet kapısında şehit anası olmak

Şimdi, bir şehit anası olmak ne acıdır. Ne kadar "daha" acıdır. Vatan aşkının başka bir kıvılcımıyla tutuşan, tutuşturulan başka zamanların anneleri, babaları gibi...

Sırt çevirmenin, alacakaranlık, uğursuz vakti gelip çattığında; ne acımasız, ne şefkatsizdir!.. Kutsalına inandırdıklarını, önce heyecanlandırmayı, sonra afallatmayı, en sonda aldatmayı ne kadar iyi becerir; ve ne çok sever bunu yapmayı.

O, insanları insancığa çevirme makinesi.

O, umudun, mukaddesatın, vatan aşkının, bölünmez bütünlüğün zavallı insancıklarını; kahkahalarla yankılanan bir geceden çaresizlik içinde bir sabaha uyandıran karanlıklar prensi... En temiz umutların üzerine hışımla örter pelerinini...

Şimdi, bir şehit anası olmak ne acıdır. Ne kadar "daha" acıdır. Vatan aşkının başka bir kıvılcımıyla tutuşan, tutuşturulan başka zamanların anneleri, babaları gibi... Kim anlayabilir bunu? Daha dün, en yüksek, en vazgeçilmez, en milli menfaatler uğruna bağrından koparılan bir evladın hatırasıyla kahrolmayı...

Bugün, aynı vazgeçilmez menfaat için o hatıradan koparılmayı... Koparılıp bir yana atılmayı... Kim anlayabilir? "Cansız bedenlerle, bir arada tutulan vatan toprağı"nın sıkıp bunalttığı ruhların, mazlum mirasçısı olmak anlaşılabilir mi? Acısı üzerinden en görkemli nutukların atıldığı, en "kararlı" siyasetlerin bina edildiği bir ana yüreği olarak bugün; kaypak dengelerin figüranından başka şey olamamak, ne acı, ne anlaşılamaz bir şeydir!..

Ey anaların yüreğinin bir yarısını "vatanın birliği", diğer yarısını "başka bir vatanın hayali" için kanatan; herbirinin ruhunda damla damla gözyaşında, okyanuslar biriktiren koca, hantal, doymak bilmez ejderha!..

Öldürürsün, öldürtürsün.. Bıkmadan usanmadan, kimseye kulak asmadan vuruşursun. Kılıcının ucunda bir ananın masum yüreği oluşuna aldırmadan kırarsın, kırdırırsın.

Sonra... Sonra, döner vazgeçersin.

Öldürürken de vazgeçerken de aynı nutku atarsın.

Dün ölmek istemeyene de, bugün ölenle ölene de "hain" derken zevk alırsın.

Dün ayağına kapanıp can dilendiklerini, bugün tek sığınağın olan kocaman kapılı makamında azarlatırsın. Ama, kibrinin son kırıntılarını tüketip "Bize güvenin" derken bile güvenilmezsin.

Bir kez olsun itiraf edemezsin, "Kanını canını, ruhunu kutsalınla satınaldım. Artık, buraya kadar" diyemezsin. İtiraf etmekten, suratına çarpılan her gerçek gibi korkarsın.

"Sabır" tavsiye ederken bile öfke damlar suretinden. Dişlerinin arasına sıkışıp kalan intikam sabah-akşam kurban arar sokaklarda.

İki yüzü de ikiyüzlülük olan bir madalyon gibisin; o yüzden korkarsın sana dönen madalyalardan.

Kiminle yola çıkmışsan ihanet borçlandığın için, yüzleşmekten kaçınırsın gözlerini.

Dua et yine de.. İhanet ettiğin insanların gözyaşları suluyor toprağını..

Dua et akıttığın gözyaşlarına!..

24 yıl önce
Devlet kapısında şehit anası olmak
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi