|
Mesele tabelaya bakmadan mesajı anlamak

Şu sıralar mesajı anlamak, algılamak önemli. Kim kime ne diyor? Nasıl bir mesaj vermek istiyor? Verilen mesajlar yerine ulaşıyor mu? Ya da zamanında okunup anlaşılabiliyor mu? Ben de mesajlardan önce, bu kavrama ne anlam yüklediğimize baktım. Açtım TDK''yı: “Bir devlet büyüğünün, bir sorumlunun belirli bir olay veya durum dolayısıyla ilgililere gönderdiği bildiri. İleti”. Oldukça siyasi bir anlam yüklenmiş. Biraz şaşırdım. Türkçe''ye Fransızca''dan geçmiş. Pek çok Avrupa dilinde de ileti anlamında kullanılıyor. Hepsine Latince''den geçmiş asıl olarak. Sevan Nişanyan''ın sözlüğünde Latince''de Missaticum gönderi, gönderilen şey, Mittere göndermek demek.

Latince''de biraz daha araştırınca Tabella çıktı karşıma. Mesajla aynı başlıkta duruyor. Tabelaya yazılanlarla da halka mesaj veriliyordu demek ki.

Tabi mesaj vermek kadar almak da büyük mesele. Şu sıralar halkın mesajı en büyük ilgi odağı. Her zaman bu kadar durulmaz üstünde aslında. Fakat seçim dönemlerinde en çok merak edilen, en çok anlam yüklenen durum olup çıkıverir. Halk ne mesaj verdi?.. Herkes bunu anlamaya, tabelayı anlamlandırmaya çalışıyor. Gazeteciler, köşe yazarları, analistler… Kimi ''ben demiştim'' edasında gururlu-kıvançlı belli ki sonuçtan memnun, kimi umudunu bir dahaki sefere taşıyor. Benim en çok ilgimi çekenlerse söylediğinin tersi bir durum çıkmasına rağmen, 13 Haziran itibariyle halkın mesajını okuyanlar ve bir günde kavrayıverenler.

Tabela ortaya çıktıktan sonra söz söylemek sanıyorum en kolayı, en zahmetsizi. Oysa daha evvelden; miting alanlarında, sokaklarda, eylemlerde söylenenleri duymanın, söylemenin katkısı daha değerli. Çünkü sonuca bakıp akıl verince olmuyor. Derinlikli bir değerlendirme, isabetli bir saptama çıkmıyor oradan. Socrates, akıllı insana danış demiş; O nefsine hakim olup ilmiyle meşgul olduğu için zamanla uyum içindedir. Ne istediğini değil ne gördüğünü söyleyen, görmek için iyice yaklaşıp bakan, bu işi ilmi bir ciddiyetle yapan kişilere kulak vermek gerek yani. Ne çok gerilerdeki hesaplara takılı kalanlara, ne de tabelaya bakıp kusursuz bir gelecek tahayyül edenlere. Zamanla uyum içinde olanlara bakalım. Seçim olsun olmasın, olup bitene kafa yoranlara.

Mesaj vermek, mesaj almak kadar önemli bir mesele daha var. Mesajı ciddiye almamak sendromu. Kulağının üstüne yatmak. Tarihte hep trajik sonu olmuş bu durumun. Halkın ayağa kalkarak, yürüyerek, bağırarak, ölerek, öldürerek verdiği mesajlar kolay kolay algılanamamış ilk zamanlarda. Marie Antoinette mesela. Rivayete göre ayaklanan halk için “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” deyivermiş. Tabi buradaki pasta bizim anladığım manada pasta değil, ekmeğin bir türevi. Velev ki türevi olsun, yine de yaklaşım, talebi aza indirgemek, baştan savmak değil mi. Trajik son da bundan sonra geliyor işte.

Akıllı insana danış; o nefsine hakim olup ilmiyle meşgul olduğu için zamanla uyum içindedir- Socrates
13 yıl önce
Mesele tabelaya bakmadan mesajı anlamak
Kara dinlilerle milletin savaşı
Şeytanın yaptığı bir gıdıklamadan ibarettir
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!