|
Gensoru gerekçesi ve FP"nin konumu

Tam "Hükümetteki bunalım ne yöne evrilecek?" diye sorulurken ortam yumuşayıverdi. ANAP, MHP''nin "taktik manevrası"na daha işin başında "aşırı şiddetli" bir tepki vererek TBMM Genel Kurulu''ndaki oylamada kendi işini zorlaştırdığının pek ayırdında değildi galiba. Ama son bir iki gündür ANAP''tan yansıyan hava -istediğini elde etmiş olan MHP''nin yapıcı tutumuyla da birleşerek- sağduyunun yavaş yavaş ağırlık kazanmakta olduğunu gösterdi. Sn. Başbakan''ın girişimleri, özellikle de "Anayasa Değişikliği Önergesi taslağı" hazırlanması yönündeki son talimatı bunalımın aşılmasını kolaylaştırdı.

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinin ilk günlerinden bu yana Merkez Sağ''ı "heyecanlı bir geleceğin" beklediğini söylüyoruz. Önümüzdeki dönem çok daha fazla taktik manevrayla yüz yüze kalacağız. Ancak bütün bunların ciddi bir bunalım doğurması önündeki en büyük engeli Türkiye''nin "Enflasyonla Mücadele ve İstikrar Programı" oluşturuyor. Türkiye bu yolda duraksayacak, ikircimlere boğulacak rahatlığa sahip değil. Bu saptama, hiç kuşkusuz, bu hükümetin kolay kolay yıkılmayacağı anlamına gelmiyor. Bu hükümet gider, yerine yenisi kurulur. Ama böyle bir süreçte bile fazla zaman yitirilmez ve programdan taviz verilmez.

Şimdi gelelim FP''ye. Haydi, FP''nin Merkez Sağ''ın yeni geleceğinde sergileyebileceği işlevden vazgeçtik diyelim, peki bu partinin Türkiye''deki "Ekonomik Savaş" konusundaki tutumu ne?

FP''nin hükümetteki çatlaktan (ve, bana kalırsa, MHP''nin konumu ve tutumunu bir kez daha yanlış yönde değerlendirerek) "siyasal yarar" sağlamak amacıyla bir "gensoru önergesi" verme hazırlığında olması gayet anlaşılabilir bir durum. Bu, anlaşılabilir olmasına anlaşılabilir de, FP''nin bu önerge için gerekçe olarak "Türkiye''nin ekonomik durumu"nu göstermesi hiç mi hiç anlaşılır değil.

FP popülist ve yararcı bir yaklaşımla, -sanılanın aksine ve toplumun farklı kesimlerinden gelen onca tepkiye karşın, halkın beklentisine ve "siyasi irade" arayışına uygun olan- "Sosyal Güvenlik Yasası"nın iptali için son dakikada Anayasa Mahkemesi''ne başvurarak yaptığı yanlışı bugün de yineleyecek gibi görünüyor. Ama bu yanlışı yinelemenin ağır bir bedeli var: Kamuoyunun, "istikrar ve siyasi irade" arayışı içinde, büyük bir özveriyle bugün de desteklemeyi sürdürdüğü program kolayca yönünden sapabilir ve özverisi sabırsızlığa dönüşen kamuoyu kolayca yanlış yönlendirilebilir.

Nasıl mı? Osman Ulagay bunu 8 Haziran Perşembe tarihli Milliyet''teki köşesinden gayet güzel özetlemiş. Benzer tümceleri, orasını burasını çekiştirerek yinelemektense, sözü Osman Ulagay''a bırakmayı daha doğru buluyorum. Bu yazıyı gözden kaçırmış olabilecek kimi okurlarımız da Ulagay''ın sözlerinin siyasal ve ekonomik gelecek açısından ne denli "esinleyici" olduğu görecekler.

Ulagay varolan koşulların "kolaycı ve sığ bir yaklaşım" doğurduğunu söylüyor ve bu yaklaşımı şöyle özetliyor: "Türkiye''de ekonomik durumu iyi olmayan, ''sefalet'' sınırında yaşayan kitlenin durumunu bir anda düzeltecek sihirli bir reçete var aslında, ama IMF ve yerli işbirlikçileri bu reçetenin uygulanmasını ve halkı ''sefalet''ten kurtaracak ''mucize''nin gerçekleşmesini önlüyor. O halde ne yapalım? ''IMF Komiseri'' Cottarelli''yi kovalım, istikrar programını çöpe atalım, halkı ''sefalet''ten kurtaracak ''mucize'' programı derhal uygulamaya başlayalım."

Ulagay''ın bu yaklaşıma yanıtı şu: "Hemen önümüzdeki dönemde bizi bekleyen en büyük tehlike, bu görüşün giderek yaygınlık kazanması ve bu görüş çevresinde mevzilenecek popülist muhalefetin yükselmesi; bu ortamda enflasyonla mücadele programını iyice rayından çıkaracak adımların atılması. Bu görüşü içtenlikle savunanlar böyle bir yola girmenin ekonomiyi ve halkın geniş kesimini çok daha büyük bir çıkmazın içine sürükleyeceğinden habersiz görünüyor. Yıllardır enflasyon sayesinde palazlanan ve enflasyonla birlikte saltanatları sona erecek olanlar ise bir kez daha halkın sıkıntısını istismar ederek enflasyonu ve kendilerini kurtarmanın umudu içinde ellerini ovuşturuyor. (...) Biz ancak yüksek enflasyonu bünyemizden attıktan sonra ekonominin ve toplumun geleceğini sağlıklı olarak düşünme noktasına geleceğiz, toplumun geniş kesimine sıçrama yaptırabilecek projelere odaklanabileceğiz. Bu noktaya gelmeden ucuz popülizme teslim olursak, elde edeceğimiz sonuç ''enflasyon lobisi''nin değirmenine su taşımaktan ibaret olacaktır."

Osman Ulagay''ın sözlerine ne eklenebilir? Eh, ben de şimdiden bu konuya katkıda bulunmaya hazırlanan FP''yi kutluyorum.

24 yıl önce
Gensoru gerekçesi ve FP"nin konumu
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir