|
"Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz?"

Bu bayram, tatilsever memur sınıfı için sınırlı tatil süresi, yağışlı hava ve İMF''nin kemer sıkma politikaları yüzünden sıkıcı geçmiş sayılabilir. Durgun geçen kayak sezonu son günlerdeki kar yağışıyla biraz canlandıysa da, âlicenap memur ve işçi sınıfının popülasyon kirliliğine sebep olmamak için Uludağ ve Kartalkaya gibi kayak merkezlerine akın etmeyip evlerinde, sıcak sobalarının başında kestane kebap telefona cevap seçeneğini tercih etmiş olması muhtemeldir. Biz ise, ailecek, kimi türdeşlerimiz gibi, yağışlı havadan ve trafik canavarından korka korka, kısa bir memleket ziyaretine çıktık. İstikamet Salihli.

Yiyip içtiklerimiz bize, gördüklerimiz size.

Salihli, Manisa''ya bağlı, İzmir''e 90 km. mesafede, yaklaşık 70 bin nüfuslu, genç bir ilçe. Geçtiğimiz yüzyılın başlarına kadar, yanı başındaki antik Sart şehrinin yanında pek adı anılmazken 20. yüzyıl Salihli için adeta bir doğuş yüzyılı olmuş. Kurtuluş Savaşında oynadığı rol, ilçe merkezi oluşu gitgide bir cazibe merkezi olmasını sağlamış. Şehirlerin talihleri de insanlarınkine benziyor biraz. Biraz ötesindeki Alaşehir''in zamanla önemini kaybetmesini belki İzmir-Ankara karayolunun Alaşehir''e uğramamasına bağlamak mümkünken, niçin Sart gibi eski bir yerleşim merkezinin değil de Salihli gibi yeni, âdeta irice bir köyün gelişip merkezîleştiğini anlamak - benim için - o kadar kolay değil. Sonuçta Salihli 80''lerin hızlı nüfus artışıyla birçok ilden daha büyük ve hareketli bir ilçe merkezi bugün.

Sulu tarımın yapıldığı bereketli bir ova, kimi sanayi kuruluşları ve hayvancılık ilçe ekonomisinin temelini oluşturuyor. İç ve dış turizme yönelik iyi bir potansiyeli var. Sart harabeleri, Gölmarmara yolundaki Bintepeler diye bilinen Roma mezarları başlıca turistik ziyaret yerleri. Bozdağ''ın hemen eteklerindeki Kurşunlu kaplıcaları modern tesisleriyle hem tedavi olmak hem de dinlenmek isteyenlerin gözdesi. Burada en az altı ay önceden yer ayırtmanız gerekiyor. Bozdağ ise bilhassa amatör dağcılar, yürüyüş sporları ve kamp için hâlâ keşfedilmemiş, katologlara girmemiş bir cennet bence. Bozdağ''da kış sporları için modern bir kayak merkezi de yapılmış. Salihli''de Bozdağ''a gelenlerin güneydeki Bergi, Tire gibi tarihî zenginliklerle dolu ilçelere ulaşmaları da mümkün.

Yolunuz Salihli''ye düşerse buradan odun köftesi yemeden gitmeyin; odun ötesinde pişen bu köftenin tadına doyamayacaksınız. Su da bedava.

Salihli köylüsü bereketli bir ovanın üzerinde, üzüm bağları, pamuk tarlaları arasında, bilimin ve tekniğin kendine sunduğu hiçbir imkâna sırt dönmeden, alın terini toprağa karıştırıyor, ekip biçiyor, üretiyor. Peki, emeğinin karşılığını alabiliyor mu? Nerede!

Bir aile büyüğümüzün cenazesi dolayısıyla gittiğimiz Durasıllı köyünde bana anlatılanlar, İsmet Özel''in:

"Köylüleri niçin öldürmeliyiz

Köylüleri öldürmesek de olur"

mısralarını getirdi aklıma.

Tarlasını süren, tohumunu eken, gübresini, ilacını veren, iyi de mahsul kaldıran; Allah''ın verdiğiyle yüzü gülen çiftçi ne bekler? Diyeceksiniz ki, ne beklesin, satsın mahsulünü, alsın parasını, borçlarını ödesin, bütün kış da rahat etsin!

Peki, ya hükümetlerin taban fiyat diye açıkladığı, rakamlar piyasada birşey ifade etmiyorsa! Ya çiftçi aslında kendi kuruluşu olan, ama hükümetlerin arpalığına dönüşmüş kimi kooperatiflere verdiği mahsulünün karşılığını üç dört ayda alamıyorsa! Ya mahsulünün karşılığı olarak aldığı para borçlarını ödemeye yetmiyor, yeni ürün ekebilmek için çiftçi tarlasını değerinin çok altında elden çıkarmak zorunda kalıyorsa!

Ya sizin ortalama 250 bin liraya aldığınız ıspanak çiftçiden 20 bin liraya; 300 bin liraya yediğiniz mandalina 30-40 bin liraya alınıyorsa!

Ya hak aramak için bir araya gelen köylü ve çiftçiler polis copuyla dağıtılıyor, korkutuluyorsa!..

Doğrusu bizim köylümüz-çiftçimiz, yüzyıllardır toprağı işleyip Allah''tan beklemenin kazandırdığı engin sabırla ayakta durmaya çalışıyor. Ama böyle giderse ıspanağı Fransa''dan, zeytini Yunanistan''dan yemeye başlayabiliriz. Tabii cebimizde ECU''muz varsa!

24 yıl önce
"Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz?"
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’