Dünyayı sarsan ekonomik krizin, yaşanmakta olan siyasi krizle birleşince dünyada ne tür değişimlere, güç kaymalarına neden olacağı tartışılırken aynı anda başka bir konu daha sorgulanıyor. O da Türkiye! Her ne kadar bu ülke için vizyon oluşturması gereken düşünce adamları mahalle kavgalarıyla bu dönemi harcayıp yazık etseler de, Türkiye bugüne kadar hiç olmadığı şekliyle dünya gündeminde. Bazıları kriz senaryoları öngörürken bazıları Türkiye''nin başını alıp gittiğini, kontrolden çıkmak üzere olduğunu, yeni dönemde bölgesel güç olarak ciddi bir aktör haline geleceğini, bu nedenle de bazı ülkelerle arasında sorunlar çıkabileceğini, çünkü Türkiye''nin dışa bağımlı halinin sona ermek üzere olduğunu, kendisini Anadolu''ya hapseden duvarları yıkmaya başladığını, kendi yolunu çizdiğini söylüyor.
Nasıl? Anlatalım:
Türkiye üzerinde sürdürülen tartışma hep böyle olumlu değil. Tam anlamıyla felaket senaryoları öngörenler de var. Önce Financial Times''la başlayan “Kriz bundan sonra Türkiye''yi vuracak” kampanyası son derece can sıkıcı. Ardından Almanya''dan, Deutsche Bank''tan gelen haber de öyle: “Türkiye''nin 90 milyar dolar kredi ihtiyacı var. Romanya ve Baltık devletlerinden sonra sıra Türkiye''de” ifadesi geçiyor Deutsche Bank öngörüsünde. Aynı anda Fransa''dan, Le Mond''dan bir haber yayılıyor. “Türkiye''nin 2001 krizini tekrar yaşama lüksü yok. Ankara gururunu ayaklar altına alarak IMF''ye çağrıda bulunmalı. Türkiye felakete koşuyor” gibi son derece korkutucu ifadeler kullanılıyor Le Monde!