|
Doğmasaydı insanlar, olmasaydı bu çile

Lanetli Sınıf yazılarının kimlerin içinde neleri tutuşturduğunu bir miktar tahmin etmekle birlikte, asıl etkileri konusunda tam da bir fikir sahibi değilim. Okuyuculardan gelen mektup ve telefonlar, bir miktar da olsa, el yordamıyla da olsa, nasıl bir yolda ilerlediğim konusunda fikir veriyor. Bu mektuplar, bu telefonlar, Lanetli Sınıf okuyucularının, yazılarla kendi dünyaları arasında ne türden köprüler kurduğunu anlamama vesile oluyorlar. Bugünkü yazımı da sizlerden gelen bir mektuba ayırmak istiyorum. Mektup İzmit''ten postaya verilmiş ve altında Süleyman Pekin''in imzası var. Süleyman kardeşimiz, kalemini ''sıkı bir sınıf mensubu'' olarak konuşturmuş. Bize fazla söz düşmüyor bu satırlar arasında. Vira bismillah:

"Lanetli çocuk! Ceplerin cüzdanındır tiner kokusuyla doludur astarı. Bayrampaşa''da kaportacı çırağısındır ve Müslümcü olmak gibi bir ayrıcalığın vardır bu vefasız alemde. Evet, o senin babandır ve sen de onun gür sesinde varlığı tatmışsındır, isyanı. Bıçaktan ve cam kırıklarından korkmazsın çünkü camekanlar ve vitrin mankenlerince korkutulmuşsundur. Aldanma aslanım onların çocuksu malum yüzüne. Mutlaka Anadolu kokmayan losyonlar sürerler her gün. Sen gübre taşır, taşır da tabiatlaşır ve toprağın dinamiğini bileklerine transfer edersin. O bileğe çiviyle kalp kazımak raconu seni asil kılmıştır.

Neyine güveneyim kalleş dünya? Bir levye, bir mamçaka ve bir sustalı yirmi yılın özetidir. 2. Taburun 5. Bölüğünün psikopatı olmak askerlik şerefindir. Gelir ve gözlerinde tek göz pencere olan birini alır götürürsün. Sonra ekmekçi olursun, emekçi olmazdan bir adım önce. Lahmacunun tadı, alnının teri ve elinin kiridir, yersin. Senden doğacak, yine senin gibi eskitilmiş bir çığlıktır.

Birden, "Lan gardaş, bu nasıl devran" felsefesine çapraz düşersin, Bella tempolarıyla. Evladım Rıza, var bu dünyanın sigortalarında bir arıza ha, ne dersin? Sonra suçsuzluğunun yargılayıcılarını yargılanır bulursun ve eyvallah çekersin. Hoşçakalın heyyy, dünyanın bütün halkları. Derken ver elini Karadeniz. Favoz, Ganita ve Meydan. "Sen ne ander bişesun. El güler oynarken sen çekersun ayazi". Hey gidi 1. İnönü''nün Sivrullu Niyazisi. Hey gidi, ahihihuhuuu!

Gelgelelim varoşlardan hamile kalmıştır şehir. Enikler gibi üreyecek ve hep batıya, hep batıya yürüyecektir. İşte hayat bu azizim. Saz ve Kazancı Bedii. Ve soğanın cücüğü Patissier Menü''nün Top-10''una girecektir, hem de senin beyaz havlu çorap, siyah sivri burunlu ayakkabılarınla. Helva-ekmek yiyeceksin ve kentin can çekişmesini seyredeceksin. Ve son, samyelidir. Bir Mekke rüzgarı çalıların ve Bağdat Caddesi''nin altını üstüne getirecektir. "Ve dikenli bir İncil ezberleyeceksin Müslüman olan çayırlar boyunca". Ve cesedinin üstünde artık zar atamayacaklar. Ve çünkü imanın gibi biliyorsundur vakit asılmak vaktidir. Ve çek tetiği avcı, yeter çektiğim. Azad olsun bu yürek!

İdris Özyol, Gümüşhana/Kürtün''den başlayan takip İzmit''te daimi adreste devam ediyor. Müslümcülük, devrimcilik, Karadenizlilik ve İslam''ı keşif heyecanı ve dahi ritm, bıçak, kavga ve aşk, delikanlı yaşamın değişmesi teklif dahi edilemez maddeleridir, bilirsin. Merak etme sende bizdensin. Bizim gibi meçhule gidenlerdensin. Lanetine tükürdüğüm sınıfa andolsun ki Müslümcüler ihanet etmez".

24 yıl önce
Doğmasaydı insanlar, olmasaydı bu çile
Yunanistan’la sıcak çatışma ortamına doğru mu gidiyoruz?
Eski güzel günlerin ölümü gibi: Akif Ağabeyim
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı