|
El Cezire’yi bitirecekler matmazel...
Medya, Irak işgalinin önemli cephelerinden biriydi. ABD, vatandaşlarını ve dünyayı Irak’ı özgürleştirdiğine inandırmak zorundaydı. Bu nedenle işgal destekçisi ünlüler sabahtan akşama Fox News gibi kanallarda sol alt köşede dalgalanan Amerikan bayrağı ve
‘Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu’
başlığı altında yorum yapmakta, canlı savaş yayını kesintisiz sürmekteydi.

George W. Bush
’a göre sözlerinizi
“tekrar ve tekrar ve
de tekrar söylemeliydiniz ki kafalara iyice yerleşsin.”
Tıpkı Irak’ta olmayan kitle imha silahlarının varlığına dünyayı inandırdıkları gibi, o günlerde savaşın gidişatıyla ilgili de yüzlerce yalan söylendi. Kuşkusuz
‘iliştirilmiş gazeteciliğin’
(embedded journalism) uygulama tarihi daha eski, ama en tartışmalı kullanımı
Irak Savaşı
’nda oldu.
800’e yakın gazeteci ve fotoğrafçı ABD ordusuna ‘iliştirilmiş’
olarak savaş bölgesinde götürüldü, zırhlı araçlar içinden gördüklerini, tam da Bush’un istediği gibi haberleştirdi. Böylece başta Amerikan kamuoyu olmak üzere kimse ABD’nin nasıl gitgide bataklığa saplandığını göremedi. Örneğin Kasım 2004’te Amerikan askerlerini takip eden medya,
Felluce
’nin ele geçirip ‘isyanın’ belinin kırılacağını iddia ediyordu; fotoğraflar, videolar, röportajlar gayet ikna ediciydi. Ama bu doğru değildi. ‘İsyancılar’, aynı günlerde
Musul
’u ele geçirmekteydi. Irak askeri Musul’dan kaçtı, 30 polis merkezi ele geçirildi ve 40 milyon dolar değerinde silah ele geçirildi. Musul’da olanlar ABD için büyük bir bozgundu ama ‘zafer’ ve ‘başarı’ haberi vermeleri için iliştirilmiş gazeteciler bunu haberleştirmediği için ABD’nin yaşadığı hezimet hiç yaşanmamış gibiydi.
Ama savaşın propaganda ve enformasyon cephesinde ABD’nin büyük bir sorunu vardı. Batılı olmayan bir medya network’ü,
Katar’ın El Cezire’si
tıpkı
Afganistan
’da olduğu gibi korkusuzca Irak’taki korkunç aldatmacaların peşindeydi. Durum o kadar ciddiydi ki,
Bush
ve
Tony Blair
’in telefon konuşmalarına konu oluyordu. Artık ne kadarı şaka ne kadarı ciddiydi bilinmez, sonrasında ortaya çıktığı üzere, Bush 2004’te El Cezire’yi bombalamaktan söz ediyordu, Blair’se onu ‘
Yapma yapma’
diye sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama zaten Amerikan savaş uçakları çoktan El Cezire’yi vurmuştu. 2003’te network’ün
Bağdat ofisi
, binanın her cephesi ve çatısı sapsarı
‘Basın’
işaretleriyle örülüyken vuruldu, bir gazetecisi yaşamını yitirdi. 2001’de de kanalın
Kabil
’deki ofisi vurulmuştu.
Donald Rumsfeld
’e göre, El Cezire’nin yayıncılığı
‘kötü niyetli, yanlış ve hoşgörülemez’
di. Tabii ki de hoş görülemezdi, zira kanal Orta Doğu merkezli bir network olarak
Batı medyasının tekelini kırıyor, her kesimden insana söz hakkı veriyor
ve
Arap sokağının vazgeçilmezi haline geliyordu
. ‘Terör destekçisi” ilan edilen El Cezire, ancak İngilizce kanalının Londra ofisinin kapılarını eski BBC çalışanlarına açmak zorunda kaldığında kendine yönelik acımasız kampanyaları biraz olsun bastırabildi.
Sonra Arap Baharı başladı. 1996’da yayın hayatına başladığından beri çizgisini farklı tutan El Cezire Tunus’la başlayan halk ayaklanmalarını dünyaya canlı olarak yaydı. İngilizce kanalının yayını kapsamlı, profesyonel, çok boyutlu ve etkiliyken, Arapça kanalları bundan daha fazlasını yaptı. Arap kamuoyunu biçimlendirdi. Arap dünyasında asla ağza alınamayan konuları tartışmaya açtı, tabuları yıktı. O güne kadar krallardan, diktatörlerden başka kimsenin sözünü duymamış olan insanları
ifade özgürlüğü, eşitlik, adalet, demokrasi
gibi kavramlarla tanıştırdı. Ancak Arap halkının kalbini kazanırken Arap yöneticilerin de baş düşmanı haline geldi.
İsrail’le gizli kapaklı işleri olanlar, El Cezire’yi siyonist olmakla, terörü finanse edenler terör propagandası yapmakla, kanlı katliamlara imza atanlar kaos çıkarmakla suçladı.
Yayınları engellendi, ofisleri kapatıldı, saldırıya uğradı, çalışanları tehdit edildi, kara listelere kondu, tutuklandı.

Nitekim El Cezire, dört yıl önce gerçekleşen kanlı Mısır darbesi sonrası, binlerce darbe karşıtı insanın Mısır şehir meydanlarında öldürülüşünü dünyaya gösterdiği için Mübaşir kanalını kapatmak zorunda kaldı. Mısır’daki çalışanları uydurma suçlamalarla tutuklandı. Bazısı deport edildi, bazısı hapis cezasına çarptırıldı. Dünya onlar için ayağa kalkmadı.

O yüzden bugün Körfez ve Katar krizinin göbeğinde El Cezire’nin de yer alması şaşırtıcı değil. Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın Katar ablukasını sonlandırmak için öne sürdüğü 13 şartın içinde
El Cezire ve bağlantılı istasyonlarının kapatılması
, aynı zamanda
Arabi21, Rassd, El Arabi El Cedid (The New Arab)
ve
Middle East Eye da dahil olmak üzere Katar’ın kurduğu ya da finansman aktardığı tüm medya kuruluşlarının kapatılması
başı çekiyor.
‘Özgür Dünya’
nın liderlerinden bir tanesi de çıkıp
‘Medyanın sesini kısamazsınız, gazetecileri, televizyonları susturamazsınız,”
demiyor.
Neden
“Katar’a olanlardan bize ne?”
diyemeyeceğimizin göstergesidir El Cezire’nin başına gelenler. El Cezire Batı’nın uluslararası medya hegemonyasını kırmayı başaran tek Orta Doğu network’ü, Arap dünyasında tüm baskılara rağmen susmayan bir ses, bağımsız kalmaya çalışan bir kimlik, bir iradedir. Katar, El Cezire demektir.
Dün bu yazıyı yazdığım saatlerde Körfez ülkeleri Katar’a verdikleri ek 48 saatlik mühletin dolmasının ardından Kahire’de bir araya geldi. Katar her ne kadar
“dünyanın uluslararası hukuk çerçevesinde yönetildiğine ve büyük devletlerin küçüklere zorbalık yapamayacaklarına inandıklarını
” söylese de, dünyanın böyle zamanlarda nasıl kör, sağır ve sessiz kaldığına çok kez şahit olduk. Göz göre göre yapamazlar denilen o kadar çok şey yapıldı ki, Körfez’in bundan sonraki adımı Katar’ın egemenliğine kast etmek mi olur, ablukayı sıkılaştırmak mı yoksa son darbeyi ertelemeyi sonraya ertelemek mi, tahmin yürütmek zor. Ama Körfez ülkelerinin El Cezire’den eninde sonunda kurtulmayı kafalarına koyduklarına emin olabilirsiniz. Uzun süredir zehirlemeye, sakat bırakmaya çalıştıkları kanala son darbeyi indirildiklerinde, onunla beraber alternatiflerini de alaşağı ettiklerinde, bundan sonra Orta Doğu’da ne olduğu sadece onların kadrajından görülecek. Ve medya cephesinde savaş kaybedilmiş olacak. Dünya için büyük kayıp olacak, yazık olacak.
#El Cezire
#Medya
#Irak işgali
7 yıl önce
El Cezire’yi bitirecekler matmazel...
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle