|
Biz Türkler takside öne otururuz, çünkü…

Dünya tarihinde canımı acıtan çok fotoğraf var. Açlıktan ve susuzluktan ölmek üzere olan Afrikalı küçük bir çocuğun başında bekleyen bir akbabanın görüntülendiği fotoğraf bunlardan biridir mesela.

Kolombiya’da, 1985 yılında meydana gelen yanardağ patlamasından sonra, sıkışıp kaldığı çukurda, üç günlük mücadelenin sonrasında ölüme terkedilen Omaira Sanchez’in kapkara gözleriyle objektife baktığı fotoğrafı da öyledir.

Bir de tabii, sinirlerimi tepeme taşıyan, her baktığımda intikam hırsıyla dolmama neden olan fotoğraflar var. Bunlardan biri, aşağılık bir İngiliz’in, Bengalli sıskacık bir kadının sırtındaki sepette kendini taşıttığı fotoğraftır. Hiç şüphesiz, İngilizlerin gaddarca sömürgeciliğini anlatan çok daha vahşi fotoğraflar da var. Dünyanın çeşitli bölgelerinde işledikleri katliamlar, Hindistan’da tekstil işçilerinin ellerini kesmeleri mesela… Aynı şekilde diğer Avrupalıların Afrika’da, erkekler silah kullanamasın diye tetik çekebilecek ellerini kesmeleri ve fakat köle olarak çalışmaya devam edebilsinler diye diğer ellerinin sağlam bırakıldığını gösteren fotoğraflar…

Fakat o, Bengalli sıskacık kadının sırtındaki sepette kendini taşıtırken görüntülenen İngiliz’in fotoğrafı benim için küstah sömürgeciliğin, Köle-Efendi ilişkisinin vesikasıdır.

Dünyada gittiğim ülkeler sayılıdır; şimdiye kadar 6-7 ülkeyi dolaştım. Bir kısmını da filmlerden, belgesellerden filan gördüm. Şahit olduğum manzaralar sonrasında bir şey fark ettim; Türkiye dışındaki ülkelerde insanlar taksiye bindiklerinde genellikle arkaya otururlar. ABD’deki taksilerde ön ve arka tarafı birbirinden ayıran bir düzenek vardır zaten ve öne oturmak yasaktır. Diğer ülkelerde, bir düzenek olmasa da insanlar arkaya oturmayı tercih ederler. Oysa Türkler, kadınlar hariç, ekseriyetle, taksiye bindiklerinde arkaya oturmazlar, rahatsız olurlar bundan; bu nedenle öne otururlar.

Yakın zamanda bir arkadaşım söyledi, bir konferans dolayısıyla İsrail’e gittiği vakit, ne için geldin diye sorguladıktan sonra, şöyle bir soru sormuş polis: “Kiminle geldin, yalnız gelmiş olamazsın, Türkler asla yalnız dolaşmazlar!”

Doğru sanırım, çok ekstrem bir durum yoksa, Türkler asla yalnız dolaşmazlar, çünkü bizim için önce yoldaş sonra yol vardır.

Öyle ki, Biz Türkler, bir taksiye bindiğimizde dahi, yol boyunca taksiciyle sohbet eder, hal hatır sorar, derdini paylaşır, dünya meselelerini, memleket meselelerini konuşur, bir bakıma tanış olur, yol arkadaşlığı yaparız.

Ancak, bana kalırsa, taksiye binerken öne oturmayı tercih etmemizin sebebi yalnızca yol arkadaşlığı yapmak değil. Bana kalırsa, bu küçük ve önemsiz görünen davranışın arkasında başka bir erdem var. Biz, kim olursa olsun, “efendi-köle” ilişkisi kurmuyoruz. Bizim kanımızda yok böyle bir şey. “Köle-efendi” ilişkisi kurmak bize göre bir şey değil. Hizmet sektörü filan diyoruz ama insanlara hizmetçi gözüyle bakmıyoruz, bakamıyoruz. Oysa Avrupalılar, öteki’yle daima “efendi-köle” ilişkisi kurmaya yelteniyorlar.

Kristof Kolomb mesela… Amerika kıtasına ayak bastıktan hemen sonra İspanya’daki patronlarından birine yazdığı bir mektupta, yerlileri tanıtmak için şöyle demiş: “Son derece sade, dürüst ve aşırı düzeyde eli açık insanlar. Herhangi birinden, sahip olduğu herhangi bir şey istenince, hemen veriyorlar. Başkalarına olan sevgileri, kendi özlerine olandan çok daha fazla. Bunlardan çok iyi hizmetkâr olur. Sadece elli adamla bütün bu yerlilerin hepsine kolayca boyun eğdirebiliriz ve her istediğimizi yaptırabiliriz.”

Dünyada sömürgeleştirilmemiş yegâne milletin Türkler olduğu söylenir; ama bana kalırsa, buna bir de, başkalarıyla “köle-efendi” ilişkisi kurmayan, buna asla yanaşmayan, zihninde böyle bir hiyerarşi ünitesi olmayan millet oluşumuzu da eklemek lazım.

#Afrika
#Avrupa
7 лет назад
Biz Türkler takside öne otururuz, çünkü…
"Evet, biz de yamyamız" (mı acaba?)
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir