|
Tarih şuuruna adanmış bir ömür: Kadir Mısıroğlu

24 Ocak 1933’te bir Kadir gecesi Trabzon Akçaabat’ta dünyaya gelen Kadir Mısıroğlu, oldukça cılız bir çocuktu ve bu sebeple 4 yaşına kadar yürüyememişti. Okula da bu sebeple biraz geç başlamış ancak 8 yaşında Akçaabat Merkez İlkokuluna kaydedilmişti. Bir yandan da Kuran öğrenmek için gittiği hocanın evi sürekli jandarma baskınına uğradığı için okula başlayana dek bir kez hatim indirebildiği için üzüntü duyuyordu.

Bulundukları ilçede ortaokul bulunmadığı için eğitime devam etmek üzere arkadaşları ile Trabzon’a gitmek isteyen Kadir Mısıroğlu, babasının engeli ile karşılaştı. Terzi yanına çırak olarak verildi ancak bu işi hiç benimsemediği gibi bulduğu her fırsatta kitap okumaya devam etti. Hatta kitap okuma düşkünlüğü o derecedeydi ki, okurken dünyadan uzaklaştığı için sık sık dalgınlıklar yapan oğluna kızan annesi Sariye Hanım bütün kitapları avluya döküp yakmıştı. Ancak bu önlem Kadir Mısıroğlu’nun okuma sevgisini azaltmaya yetmedi.


Yapımı tamamlanan ortaokul binası bir yıl sonra eğitime başladı ve Büyük Doğu ile tanışacağı Ortaokul günleri başlamış oldu. Fikirleri ve rejim eleştirisi nedeniyle aldığı ilk ceza da yine ortaokul yıllarında aldığı bir haftalık ‘geçici uzaklaştırma’ cezası oldu.

1950 yılında girdiği Trabzon Lisesinde eğitimine devam etti. Bu sırada “Türk Milliyetçiler Derneği”nin Akçaabat Şubesini açtı ve başkan olarak görev yaptı. Ancak dernek kısa süre sonra kapatıldı. Lisede de disiplin cezaları almaya devam etti. Liseyi tamamlamak için 2 farklı şehirde olgunluk imtihanlarına girdi ve ancak bu şekilde mezun olabildi.

Lisans eğitimi için İstanbul’a gitmek istese de tek oğlunu gurbete göndermek istemeyen babası direniyor ve harçlık vermeyerek bu gidişe engel olmak istiyordu. Terzilik yapan annesinin gizlice biriktirdiği paralarla masraflarını karşılayan Kadir Mısıroğlu, 1954 yılında Hukuk Fakültesinde okumak üzere vapurla geldiği İstanbul’a ulaştı. “Üniversite talebeliğim esnasında yedi talebe yurdu açıp çalıştırmışımdır ki, bunların en meşhurları Vefa, Seyhan, Karadeniz ve Yıldız Talebe Yurtlarıdır” diyen Mısıroğlu, genç üniversite öğrencilerine dava şuuru aşılamak için var gücüyle çalışıyordu.

1961 yılında Aynur Hanım ile evlenen Mısıroğlu, fakülte yılları boyunca çoğu müstear isimlerle eserler neşretmeye ve konferanslar vermeye devam etti. Kendi tabiriyle hukuktan ziyade tarihe meyletmişti.

1964 yılında kurduğu “Sebil Yayınevi”nden çıkan ilk eseri “Lozan Zafer mi, Hezimet mi?” isimli araştırmasının ilk cildi olarak yayınlandı. 5816 sayılı “Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkında Kanun”na istinaden toplattırılan ilk eseri de bu oldu. 1974 yılında çıkarılan afla karar düştü. Aynı af onun hayatında ardı arkası gelmeyecek büyük zorluklardan birinin daha sonu olmuştu. İstanbul Milli Türk Talebe Birliğinde ‘Harf İnkılâbı’ ile ilgili olarak verdiği bir konferans nedeniyle aldığı 7 yıllık hapis cezasının infazı önce Eskişehir Sivil Cezaevinde başlamış, İstanbul Sağmalcılar Cezaevi ve Bakırköy Akıl Hastanesi Adli Servis’inde devam etmiş ve af ilan edilene dek bu yıpratıcı süreç devam etmişti. Eşi Aynur Mısıroğlu, Kadir Mısıroğlu’nun hapishanedeki kötü şartlar altında hayatından endişe eden doktor dostlarının “öyle bir hastalık iddiasında bulunalım ki, tedavisi Eskişehir’de yapılamayacağı için İstanbul’a sevk edilsin” niyetiyle başlattıkları, “hapishanede kalmaya sağlığının elverişsiz olduğu” raporuyla İstanbul’a ve bir hastaneye naklini sağlayan bu sürecin daha sonra onun “meczup” diye adlandırılmasına sebep olduğunu ancak bunun Kadir Mısıroğlu’nu hiç rahatsız etmediğini söylüyordu.

Hapisler, takipler, davalar, iftiralar karşısında onun yılmaya niyeti yoktu. 1976 yılından itibaren Sebil Dergisi haftalık olarak yayınlanmaya başladı. Özellikle 163. Madde nedeniyle hakkında açılan 30’un üzerinde davayla mücadele ederken 12 Eylül darbesi yaşandı. Onun için çok daha zor günlerin geleceği belliydi ve dostlarının ısrarı ile Almanya’ya gitti. Ailesine oturum izni verilmediği için İngiltere’ye geçti. 1983 yılında yurda dönmesi istendi ancak döndükten sonra onu nelerin beklediğinden emin olamadığı için bu daveti kabul etmedi. Bu sebeple de Türk Vatandaşlığından çıkarıldı. Çok büyük maddi zorluklar içerisinde isteyerek gitmediği istese de dönemediği bir gurbetin içinde yaşamak onda tarifsiz acılara neden olmuştu. Ancak 1991 yılında 163. Maddenin kaldırılmasından sonra vatanına dönebildi.

Peş peşe önemli eserler neşretmeye devam etti ve kuruculuğunu üstlendiği Osmanlılar İlim ve İrfan Vakfı’nda “Cumartesi Sohbetleri” başlığıyla sohbetler verdi. Hak davasını son nefesine kadar korkusuzca haykırmaya, elindeki tüm imkanlarla tarihi gerçekleri anlatmaya devam etti.

Dünyaya geldiği gibi bir ramazan gününde 5 Mayıs 2019’da tedavi gördüğü hastanede vefat etti. İnşası yeni tamamlanan Büyük Çamlıca Camii’nde kılınan ilk cenaze namazı onunki oldu. Cenaze merasimine on binlerce kişi katıldı. Üsküdar’daki Nasuhi Mehmet Efendi Camii haziresine, Osmanlılar İlim ve İrfan Vakfının yanı başına defnedildi.

#Kadir Mısıroğlu
#Trabzon
#Türk Milliyetçiler Derneği
#Akçaabat
2 yıl önce
Tarih şuuruna adanmış bir ömür: Kadir Mısıroğlu
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset