|
Şeyh Muhyiddin’den seçilmiş sözler

İmam Gazzâlî İhyâ’sında ilmi kalbimizin ibadeti, ruhumuzun namazı, özümüzün Allah’a yaklaşması olarak tanımlar. Buna göre müminin hayatı ilim içinde şekillenir, onunla meyve verir ve kulluğunun derecesi yine onunla tayin edilir. Körün köre rehberlik edememesindeki gibi, ilim de cahilden gelmez ancak bilgiyi doğru öğrenen ve kavrayan kalp sahibi birinin aklından diğer kalp ve akıl sahiplerine gelir.

Ekrem Demirli tercümesiyle, İbnü’l-Arabî’nin Fütuhât-ı Mekkiyye’sinden yaptığımız seçmelerin bir yenisini söz konusu esası özellikle hatırlatarak sunuyoruz:

Şeyh Muhyiddin diyor ki:

“Ölçü, tartı bilgi sayılır. Tahmin baskın zan demektir. (…) Dince geçerli hükümde asıl olan şey, güçlü zandır. Güçlü zan, Allah nezdindeki mutlulukta bile geçerlidir. Çünkü Allah şöyle buyurur: “Ben kulumun bana olan zannına göreyim, benim hakkımda iyi zanda bulunsun.” (FM V: 19)

“Akıl fikir gücünden, fikir gücü hayalden, hayal ise duyunun veya musavvire (tasvir eden) gücünün verisine göre duyudan (veri) alır.” (FM V: 54)

“Zaman kendiliğinde akledilir bir şeydir ve onu anlamanın aracı vehim gücüdür.” (FM V: 273)

“Sen ‘sen’ içinde ödünçsün.” (FM V: 298)

“Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Ömer hakkında şöyle demiştir: ‘Bu ümmette sezgi sahiplerinden biri varsa o da Ömer’dir.’ Burada Allah’ın nebi ve resullere değil, verilere olan ilhamını kastediyorum. Mertebelerin değişmesiyle zevkler de değişir. Sezgi sahiplerinin en yetkini, ilham edilen şeyi ‘Allah’tan anlayan’ kimsedir.” (FM VI: 319)

“Allah tahayyülü dikkate almıştır. Hak kendisini tahayyül içine sokuyorsa, Hakk’ın dışındaki âlemin nasıl olduğunu zannedersin!” (FM, VII: 46)

“Tevil zandır, zannın çoğu taşkınlığa yönelten bir günahtır.” (FM VII:398)

“Âlem, bir hayalde ortaya çıktı. O halde âlem, kendisi bakımından tahayyüldür.” (FM VIII: 145)

“Uykuda hayalden çok hayalle ittisal halindedir. Hayal ile ittisal ise, dışta yani duyulur ile ittisalden daha güçlüdür. O halde onun mana ile haz alması, hayalle haz almasından daha güçlüdür.” (FM VIII: 214)

“Rüya hâli uykudur. Uyku, yaratılışın uyanıkken yaptığı hareketlerin yol açtığı yorgunluktan dinlenmek üzere bedenin duyulurlardan uzaklaşmasıdır (…) Uyku iki kısımdır: Birinci intikaldir. Bunda kısmi bir rahatlama veya bir amaca ulaşma veya yorgunluk artışı vardır. Diğeri ise özel anlamda rahatlık içerir.” (FM VIII: 330)

“Hayal ile mana arasında bir vasıta veya derece olmadığı gibi, hayal ile duyulur arasında da bir vasıta ve derece yoktur. Öyleyse bağlanma vasıtası hayalin kendisidir. Mana ona indiği gibi, duyulur da ona yükselir. Öyleyse hayal özü gereği iki ucu da (manayı ve duyuyu) verir.” (FM VIII: 363)

“Rüyanın tabirine uykumuzda ulaştık.” (FM IX: 141)

“Bilgi, sahibi kuşku taşımayan bilgidir. Böyle bir bilgi ise, zevk bilgisinde söz konusu olabilir.” (FM IX: 177)

“Zannın mertebesi ara mertebedir. Bu nedenle onun bilgiye dönük bir yönü varken, bir yönü de bilginin zıddına (bilgisizlik) dönüktür. (...) Zan, kuşkudan (şek) ayrışmasını sağlayan bir tür tercihin varlığıyla söz konusu olabilir. Halbuki kuşkuda (şek) tercih yoktur. Zanda ise bilgi yönüne dönük bir tercih vardır.” (FM IX: 180)

“Hâlin nefiste bir hazzı ve tadı vardır.” (FM IX: 334)

“Berzah, şehadet ile gayb alemi arasında bulunan ve sadece vehimde varlığı olabilen bir şeydir.” (FM XI: 144)

“Adem’in unutması veya vesveseyi kabul etmesi doğasından dolayı gerçekleşmiştir.” (FM XIII: 128)

“Vehimin nefs üzerinde büyük etkisi ve otoritesi vardır ve bu sayede nefs ile selim aklın verdiği sahih bilgi arasına girer.” (FM XIII: 143)

“Hayal, hüküm veren ve kendisi de yaratılmış olsa bile hüküm altına girmeden tahakküm edendir.” (FM XIII: 155)

“Hayal, suretlerin kendisinde tezahür ettiği rahimlerden birisidir.” (FM XIV: 165)

“Rüyalar, ilahi haberler ve ilhamlardandır.” (FM XV: 55)

“Sakın gözlerini dikme gözünün önünde olan dünyaya.” (FM XV: 358)

“Zahir, batının delilidir.” (FM XVI: 75)

“(Doğru) Tabir, rüyanın rızkıdır.” (FM XVI: 272)

“Zan, sezgi ve hesapları gerçekte delil olmadıkları halde delil suretinde görünen kuşkulardan ibarettir. Akıllı insan onların sınırında durur fakat onlardan herhangi birisiyle hüküm vermez.” (XVI: 359)

“Zan, sözlerin en yalan olanıdır.” (FM XVII: 252)

“Hayal surete en çok benzeyen şey olduğu gibi, suretlerin en büyüğü de kendisine aittir.” (FM XVII: 261)

“Her hakikatin herkese göre bir tanımı vardır, benzerlikler aldatmamalıdır; insanı saptıran şey benzerliklerdir.” (FM XVII: 279)

“Hayal gayb mahallidir.” (FM XVIII: 140)

“Allah, iblise insan hayali üzerinde otorite tanımıştır.” (FM XVIII: 302)

#Şeyh Muhyiddin
#ilim
#seçilmiş sözler
1 yıl önce
Şeyh Muhyiddin’den seçilmiş sözler
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu