|
Trump niye durmadan ağız değiştiriyor

Trump’ın ikide birde ağız değiştirdiğini görerek şaşırıyorsunuz, değil mi?

Acaba ABD’nin başkanlık koltuğuna oturacak kadar başarı göstermiş olan biri durduk yere ağız değiştirir mi?

Bir söylediğini hemen ardından yalayıp yutar mı? Yalayıp yutuyorsa bunu keyfinden mi yapıyor?


Veya soruyu şöyle koyalım: Trump, hangi sözün sahibidir? İlk söylediğinin mi yoksa o sözünü yalanlayan ikinci sözünün mü?

İkisi de aynı kişinin ağzından çıktığına göre onun hangi sözüne itibar edilmeli, ilk söylediğine mi, ikincisine mi? Hangi sözü onun gerçek fikrini dile getiriyor?

Bu soruya ABD Başkanlarının ABD siyasasında ihraz ettiği yere bakarak cevap verebiliriz.

ABD Başkanlarının yetki sınırı nedir?

Yetkilidirler ama aynı zamanda muktedir midirler? Yasanın onlara tanıdığı yetki kadar güçlerini kullanma iktidarları da var mıdır?

Eğer yetkileri gerçek iktidarlarının sınırını aşıyorsa, başka bir söyleyişle yetkileri kadar iktidarları yoksa veya yetkilerini kullanmaya muktedir değillerse ABD ülkesinde gerçek yetkili veya gerçek iktidar kimdedir, kimindir?

ABD ta baştan, en baştan beri liberal fikirlerin ve pragmatist felsefenin egemen olduğu bir siyasal/sosyal yapıya sahiptir. Orada soyut gerçeklikler, soyut hakikat yoktur. Oranın tanrısı çıkardır... Çıkar neredeyse tanrı orada tecelli eder...

Yönetimin başında olan/lar her zaman ülke çıkarının nerede olduğunu tayin etmede başarılı olamaz... İşte bu durumda devreye çıkarın nerede olduğunu bilen güç devreye girer. Başkanın göremediği gerçeği o güç görür ve Başkanın hatasını düzeltir.

O güç esrarengiz veya gizli bir güç değildir. O da somut, elle tutulur bir güçtür. Bunlardan biri Kongre’dir... Kongre’nin de üstünde şirketler vardır...

İşte ABD’nin derin devleti bu şirketlerdir...

Savaşa da barışa da onlar karar verir...

Başkan’ın ağzını kimse bağlamaz. Sırf Trump değil, gelmiş geçmiş bütün Başkanlar kafasına estiği gibi konuşur, konuşabilir; ama icraat farklı işler... İcraat şirketlerin çıkar ilişkileri doğrultusunda çalışır.

ABD’de hiçbir Başkan seçim kampanyası boyunca vadettiği sözünün arkasında durmayı başaramamıştır. O vaatler o kişinin Başkan seçilmesi için gerekliydi. Tıpkı bir binanın inşasında kullanılan iskelenin inşaat bittikten sonra sökülüp atılması gibi o vaatler de işlevini bitirdikten sonra çöpe gider...

Buradan hareketle sorumuza dönersek: başkan ilk söylediği sözün mü sahibidir, bunu yalanlayan ikinci sözünün mü?

Başkanın ilk söylediği cümle kendi kişisel görüşüdür, onu yalanlayan cümlesi ise ABD derin devletinin görüşüdür ve icrada geçerli olacak olan da odur...

Trump Haziran 2019’da Japonya’daki G20 toplantısından sonra S-400’ler için farklı konuştu ve bu konuda Türkiye’yi haklı bularak eski Başkan Obama’yı suçladı. Eğer bu görüş ABD derin devletinin görüşünü yansıtıyorsa mesele yok; ama Trump’ın kişisel görüşü ise vakti gelince ona o sözünü de yalatırlar.

Trump’ın bu konudaki sabıkası öteki Başkanların hepsinin toplamına fark atıyor.

#Donald Trump
#ABD
5 yıl önce
Trump niye durmadan ağız değiştiriyor
En iyisi Livakovic en kötüsü Numanoğlu
Büyük plan başlıyor
Kara dinlilerle milletin savaşı
Sultanın torunları
İkiyüzlü dünyanın 200 günü