|
Bir dizi, bir "tekzib" üzerine (1)
Yeni Şafak'ta 19 gün süren bir diziyi, hazırlayıp takdim ettikten sonra, mutad hale getirdiğimiz "sıla-ı rahm" için köye gittik.

Anam, anasının kucağında "seferberlik"e gittiğinden bugüne 85 yıl geçmiş...

Onun hayır-duası bana yeter dedik...

Ve böyle bir uzaklıkta, dizi ile ilgili olumlu bir- çok duyum aldık. Ve bu arada, dizinin bir yerinde "merhum" Celal Bayar'la ilgili kısımda, "köklü ve eski bir mason" ifadesi üzerine, kızı Dr. Nilüfer Gürsoy (Bayar) bir açıklama, kendi ifadeleriyle "tekzib" yolladılar.

Gazetede haber olarak yer aldı!

Şimdi ise, duruma bir açıklık getirmek için, muhterem Gürsoy Hanım'ın, şu cümlesini birlikte okuyalım:

"Babam Celâl Bayar, masonluğun karşısında olmamıştır, fakat hiçbir zaman mason da olmamıştır. Bu itibarla yazınızda 'eski ve köklü mason' ifadesi, en hafifinden yersiz ve yanlıştır."

Burada, önce şunu ifade edelim ki, son günlerde bir mezarlıkta "bıçakla" öldürülen Üzeyir Garih'in iş ortağı, İzak Alaton'un "Garih yüksek derecede bir masondu, bunu şimdi açıklıyorum" diyerek, bu misyonu yüklenen, yüksek seviyede insanların bu ülkede yaşadığını ve hizmet edip, devletin en üst makamlarını ihraz ve işgal ettiğini ifade etmiştir.

Merhum Bayar da böyle bir misyonu yüklenmiş olabilir.

Zira bu hususta birçok delil ve emareler vardır.

Her ne kadar İlhami Soysal, "Dünyada ve Türkiye'de Masonluk ve Masonlar" adlı eserinde, Harun Yahyan "Yahudilik ve Masonlar" (İst/1987, sh: 247) araştırmasında, merhum Bayar'ın yüksek "derece"de bir "mason" olduğunu ifade ederlerse de, biz bunu bir tarafa atıp, üçüncü Cumhurbaşkanı'nın devrinde, "masonların etkinliği" üzerinde duralım:

Bilindiği gibi, bizde "masonik faaliyetler"in su yüzüne çıkması ve "legal faaliyet içine" girmesi, 1908'de Meşrutiyet'in ilanı ile olmuştur.

Atatürk, 1935'de, cumhuriyetin ve devrimin temel ilkelerine aykırı olur veya aynı ilkeleri içerir esprisi üzerine, "masonluk"la ilgili bütün faaliyetleri durdurur. Böylece, "Büyük Şark" adlı yayın organları da, 20. sayısı ile "uykuya" yatar!

Ne zamana kadar, biliyor musunuz?

Ta ki, merhum Celal Bayar, üçüncü Cumhurbaşkanı olana kadar!

Hatta, "Büyük Şark"ta şiirleri ile "mason"luğa övgüler yağdıran Fuat Hulusî Demirelli'ye, mabusluk için DP'nin kapılarını açar.

Ve, "Gran Lojun" diye bir makam da, 1951'de kurulur. Ki, bu makam ve "yüksek örgüt", 1876'da Mısır'da kurulmuş, 1909'da da Osmanlı "Maşrık-i Azamlığı"na izin verilebilmiştir. (Bkz: Türk Mason Dergisi, 1/31 Ocak 1951)

Bu durum bile, İsmet Paşa'nın "Millî Şef" olarak, "Ebedî Şef"in ilkelerine, yoluna "sadakatla" bağlı olduğuna, "kapatılan bu derneğin faaliyetleri"ne set çektiğini gösterir.

Nitekim, İzmir'e "Nur" mahfilinin açılışı üzerine, "Demokrat İzmir" ve "Anadolu" gazeteleri, uzun "sütünlar" tahsis ederek, Prof. M. Kemal Öke'nin başkan olarak (her halde Maşrik i Azam olacak) yaptığı konuşmada "14 Mayıs'tan sonra açılan devrin, masonluk cereyanını itmam ettiğini de teyid etmiş, Masonluktaki fikri aristokrasinin, hakikatte demokrasi cereyanı ile tezat teşkil etmediğini misillerle" anlatmıştır. (Bkz. Türk Mason Dergisi, 2/103, Nisan 1951)

Bunlar, üçüncü Cumhurbaşkanı'nın Köşk'e çıktığının ilk yılında oluyor: (Sonu yarın)
#Celâl Bayar
#Dr. Nilüfer Gürsoy
#Tekzib
23 yıl önce
Bir dizi, bir "tekzib" üzerine (1)
Murat Kurum’un oluşturduğu hava ve gizli özelliği
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!