|
İzmir tiyatrosundan telekulak skandalı çıktı

Ankara-Atina hattını meşgul eden birçok gerilim başlığı var. Bu başlıkların en önemlisi Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki maksimalist talepleri.

Yunan Başbakan Miçotakis bu talepleri hayata geçirebilmek için daha önceki Başbakanlardan farklı bir şey yaptı. ABD-Fransa hamiliğinde, hasım ülkelerle anlaşmalar imzalayarak Türkiye’yi çevrelemeye, karşıt blok oluşturmaya çalıştı. Ankara’nın Washington’u “Bu adama söyleyin, ne yaptığının farkındayız” diye uyarması boşuna değil.

Türkiye, aleyhine kurulan bu tuzağı Libya hamlesiyle bozmuş ve yeni bir statüko oluşturmuştur. Daha sonra Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’le normalleşme süreci başlatarak karşıt bloku gevşetmiş ve zayıflatmıştır.

Buna rağmen Miçotakis her fırsatta ikili meseleleri krize çevirme, bölgesel ve küresel aktörleri arkasına alarak sorunu derinleştirme arayışını sürdürüyor. Mayıs ayında ABD Senatosu’nda yaptığı konuşma -diplomatların ifadesiyle- bardağı taşıran son damla oldu. Bunun üzerine Ankara’nın karşı hamleleri geldi.

Geçtiğimiz ay imzalanan hidrokarbon alanındaki mutabakat muhtırası ile Türkiye-Libya ortaklığı ileri bir aşamaya taşındı örneğin. Bu anlaşma üzerine Miçotakis ABD’den Libya ile deniz yetki sınırlarını belirleme anlaşması yapabilmesi için destek istedi. Dışişleri Bakanı’nı Mısır’a gönderdi. Mısır’ın Türkiye ile diyalog görüşmelerini durdurma kararı bu ziyaretin ardına rastlar.

Bu noktada parantez açarak bir bilgi verelim. Libya’da meşru hükümeti devirmek isteyenler, en çok Rus paramiliter grubu Wagner’den destek alıyordu. Ukrayna’daki savaş nedeniyle Wagner’in Libya’daki varlığı yüzde 80 azaldı. Bu durum Libya’daki çatışmalardan medet umanların elini kolunu bağlıyor.

Parantezi kapatarak devam edelim.

Miçotakis’in Türkiye karşıtlığının tek nedeni maksimalist talepler değil. Seçime hazırlanan ülkede Yunan Başbakan ikili sorunları iç politika kaldıracı olarak da kullanıyor. Şimdi size teknik bir konunun diplomatik bir krize nasıl dönüştürüldüğünü ve oynanan tiyatroyla Yunan hükümetinin neyi örtmeye çalıştığını ayrıntısıyla anlatacağım.

5 Kasım Cumartesi, saat 11.00 sularında Alsancak’a yanaşan Selanik-İzmir feribotunda Orta Makedonya Bölge Başkanı (vali) Apostolos Tzitzikostas da vardı. Tzitzikostas 7-8 Kasım’da İzmir’de düzenlenen Avrupa-Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi toplantısına katılacaktı. Gümrük işlemleri kapsamında Tzitzikostas’a diğer yolcularla birlikte kimlik kontrolü yapıldı. Yunan vali kısıtlı listedeydi, kendisine Türkiye’ye giremeyeceği söylendi.

Yunan vali, itirazı ve görevini ibraz etmesi üzerine bekleme salonuna alındı. Çay, kahve ikramı yapıldı. Bu arada İçişleri, Dışişleri ve MİT arasında bir trafik başladı. Sorunun teknik bir hatadan -giriş kısıtlaması bulunan bir başka kişiyle isim benzerliğinden- kaynaklandığı anlaşıldı. Yunan valiye Türkiye’ye giriş yapabileceği bildirildi. O sırada saatler 12.00’ye yaklaşmıştı. Yani Tzitzikostas gümrüğe gireli henüz bir saat olmamıştı.

Ancak Miçotakis ve Dendias’la telefon görüşmesi yapan Tzitzikostas sorunu krize çevirerek gümrükten geçmeyi reddetti. Türk yetkililer Yunan valiye Türkiye’de serbestçe dolaşabileceğini, eğer ülkesine dönmek istiyorsa Adnan Menderes Havalimanı’ndan tarifeli uçakla ya da ertesi gün feribotla Yunanistan’a gidebileceğini hatırlattı. Ancak Tzitzikostas bu tekliflerin hiçbirini kabul etmedi. Tam altı saat boyunca gümrükte bekledi. (Tzitzikostas daha sonra bu durumu “Türkiye beni 6 saat alıkoydu” diyerek Yunan kamuoyuna anlatacaktı.)

Ta ki o gün Abu Dabi’den dönmekte olan Yunan Dışişleri Bakanı Dendias’ı taşıyan uçak İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na inene kadar. Yunan Dışişleri Bakanı İzmir’e gelince tiyatro sona erdi, Tzitzikostas gümrükten çıktı ve Yunan Bakan’la ülkesine döndü.

Yunan devleti ve medyasının “alıkoyma krizi” diye duyurduğu, Brüksel’in ayağa kalktığı, ülkede ulusal bir meseleye dönüşen olay böyle gerçekleşti.

Atina’nın bu meseleyi diplomatik krize çevirme nedenine gelince..

Yunan hükümeti büyük bir skandalla sarsılıyor. Yunanistan’da aralarında siyasetçiler, gazeteciler ve işadamlarının da olduğu 33 kişinin casus yazılım marifetiyle dinlendiği ortaya çıktı. Azmettiricinin Başbakan Miçotakis olduğu söyleniyor. Kabinedeki bakanların dahi dinlendiği ileri sürülüyor.

Miçotakis’in İzmir’deki meseleyi diplomatik bir krize çevirerek içerideki telekulak tartışmasını baskılamaya çalıştığı değerlendiriliyor. Mızrak çuvala sığar mı, göreceğiz.

#Yunanistan
#Miçotakis
#Türkiye
#Apostolos Tzitzikostas
#Dendias
1 yıl önce
İzmir tiyatrosundan telekulak skandalı çıktı
Biz bu yemini bin yıldır hiç bozmadık
Bağ üstünden bostan bağışlamak
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar