|
Ortak Mutabakat Metni ekonomide mevcut hedefleri teyit ediyor

Paydaşlarından birisinin “Aferin” açıklamasıyla üzerine gölge düşmüş hatta karanlığa itilmiş ve hatta dipsiz kuyulara atılmış olsa da Ortak Mutabakat Metni'nin Temel Ekonomik Hedefler Bölümü'nü inceledim.

Evvela Ekonomi, Finans ve İstihdam başlıklı bölümdeki bu temel hedefler belli ki bir muhalefet niyeti taşımıyor. Neredeyse tamamıyla mevcut politikalara sadık, onları teyit eden ve onların devamlılığını sağlamayı taahhüt eden bir karakterdeler… Bölümün alt maddelerine inmeyeceğim. Çünkü temel hedeflerin, mevcuttan ayrılmaması ve bunlara ulaşmada kimin daha ikna edici olduğunu seçmene bırakması yanında
iki önemli zaafı var.
Bunlar üzerinde duracağım.

Birinci ve asıl zaaf, metnin ekonomi temel hedeflerinin vizyonunun 5 yılda tıkanması. Metin, Türkiye’de iş dünyası, hane halkı ve toplumun artık önünü görmeye alıştığını ve bunu devam ettirmek istediğini göz ardı ediyor. Türkiye’de kimse bir seçimlik oy vermiyor. Seçmen oy verirken bir sonraki seçimi dizayn etmek istiyor.

Vizyonunu derinleştirmek istediği için bunu yapıyor ki haklı.

Hangi adaya oy vereceğini bir sonraki seçimde hangi adayı görmek istiyorsa ona göre planlıyor. Çünkü bir seçimlik oy vermek sadece seçimden sonraki sabahla başlayan o tek günü dizayn etmeye yetiyor. Başka bir netice oluşmuyor. Bu nedenle seçmene geleceğini planlamak için yeterince alan açmıyor. Mutabakatın ekonomi kısmının, bu gerçeği kaçırmış olmasını birinci önemli zaaf olarak gördüm.

Temel Ekonomik Hedefler'in ikinci zaafı, sayısal ifadelerin tutarlılığının sorgulanmaya açık olmasıdır. Bunu göstermek için hedeflerin her bir maddesini akademisyen titizliğiyle değerlendirmek isterim. Böylece bütün içinde çelişkiler olup olmadığı görülebilir.

Yeşil dönüşümü ve dijital devrimi merkezine alan sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kalkınma stratejisiyle ve yatırım, istihdam, verimlilik ve teknoloji eksenli bir dönüşümle Türkiye’yi "Orta Gelir Tuzağı"ndan kurtarıp "Yüksek Gelirli Ülkeler" arasında sağlam ve kalıcı bir konuma getireceğiz.

Bu hedef, Kredi Garanti Fonu (KGF) kapsamına alınan yönleri ve Bakan Nebati’nin son dönemdeki orta gelir tuzağından kurtulma açıklamalarıyla mevcudu korur nitelikte gözükmektedir.

Ekonomik dengeleri tahkim edecek, makroekonomik ve finansal istikrarı tesis edecek tutarlı ve akılcı politikaları güçlü bir program çerçevesinde uygulayacağız.

Keza mevcudu koruyan nitelikteki başka bir hedef de budur.

Enflasyonu iki yıl içinde düşük tek haneye kalıcı bir biçimde indireceğiz.

Enflasyon hedefi Orta Vadeli Program (OVP)’a sadık görünmektedir.

Türk Lirası'na yeniden itibar ve istikrar kazandıracağız.

Liralaşmadan kastedilenle aynı niteliktedir.

Ortalama büyüme hızının yüzde 5’in üzerinde gerçekleşmesini sağlayacağız.

Büyüme hedefi OVP’ye sadık görünmektedir.

Beş yılın sonunda dolar cinsinden kişi başına milli gelirimizi en az iki katına çıkaracağız.

Kişi başı milli gelir bakımından örtük bir kur hedefi işaret edilmiş gibi durmaktadır. 5 yılda en az iki katı kişi başı milli gelir biraz önceki büyüme hedefiyle ulaşılabilir değildir. Nüfusta önemli bir düşüş olmayacaksa bu hedefin kur ilişkileriyle sağlanmasının planlandığı düşünülebilir ki fiktif bir netice arayışıdır. Reel ekonomik yönü görece zayıftır. Sanırım 9 lira gibi bir kur hedefi de koymaktadır.

Beş yılda en az 5 milyon ilave, nitelikli ve insan onuruna yaraşır gelir sağlayan iş imkanı
(metne dokunulmamış, şapka eklenmemiştir)
oluşturacak, işsizliği tek haneye indireceğiz.

Türkiye her yıl 1 milyon civarı üniversite mezunu vermektedir. Son yıllarda yıllık 1 milyon istihdam sağlama performansına mevcut durumda ulaşılmıştır. Ama metin bağlamında en baştaki dijital dönüşümle beraber okununca bu hedeflerden birisinden kısmen de olsa feragat etmeden diğerini tutturmak zor olacağından bir tutarsızlık görülebilir. Çünkü dijitalleşme yeni işler yaratsa da iş kaybına da yol açmaktadır. 5 yılda 5 milyon istihdamla bu hedefteki gelir dinamiklerinin nasıl ilişkileneceğine de ciddi projeksiyonlarla bakmak gerekir.

2018 sonrasında yeniden gündeme gelen aşırı yoksulluğu sıfırlayacağız.

Bu hedef de mevcudu korumaktadır. Tarih, eski AK Partili bileşenleri rahatlatmaktan başka bir amaçla konmuş gibi gözükmemektedir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrası dönemdeki haksız gelir ve servet transferi ile rant devşirmeye dayalı politikalara son verecek, gelirin bireyler, haneler ve bölgeler arasında adil ve dengeli dağılımını sağlayacağız.

Mevcudu korumaktadır. Asgari ücret artışları, dolaylı vergilerin payının azaltılması, sosyal transferlerdeki artış gibi gelişmeler bu bağlamdadır.

Son yıllarda ciddi biçimde kötüleşen kamu mali dengelerini kontrol altına alacak, borç ve faiz yükünün sürdürülebilir seviyelerde tutulmasını sağlayacağız.

Son yıllarda bir kötüleşmeden çok iyileşmeden bahsedilebilir. Faiz yükü 2002’ye göre oransal olarak en düşük seviyelerine inmiştir.

Beş yılın sonunda yıllık ihracatı 600 milyar dolar seviyesine, ihracatın kilogram değerini 2 doların üzerine, yüksek teknoloji ürünleri ihracatının payını ise iki katına çıkartacağız.

İşte bu hedef tam bir muamma... Normalde 5 yıl sonra 600 milyar dolar ihracat seviyesi konuşulabilir. Çok agresif değil. Ama metin bağlamında 600 milyar dolar ihracat, hedeflerin işaret ettiği örtük kur değeriyle ne denli tutarlı bakılması lazım. Ampirik olarak yeni tahminler yapılabilir. Ama hali hazırdaki akademik çalışmalar, bu denklemin zor olduğunu göstermektedir. Çünkü TL’nin değer artışı ihracatı olumsuz etkilemektedir. Hatta TL’nin değer kaybı ihracata o denli çok katkı yapmamaktadır. Yani döviz kurundaki bir birim artış ihracatı farz-ı misal 1 birim artıyorsa döviz kurundaki bir birim düşüşünün ihracatı azaltıcı etkisi 1’den daha fazla. Hem kuru değerlendirip hem ihracatı güçlü artırmak zor görünüyor. Üstelik araştırmalara göre döviz kurlarındaki artışın ithalatı yavaşlatma etkisi, ihracatı artırma etkisinden daha yüksek olduğundan kurdaki düşüş ithalatı patlatacaktır. Belki yabancıya konut satışı gibi kalemler ihracat sayılıp 600 milyon dolar rakamı hesaplanmaktadır, bilmiyorum.

Diğer taraftan 2 dolarlık ihracat kilogram değeri de 600 milyon dolar hedefini desteklememektedir. Halen ihracatın kilogram fiyatı 1,5 dolara dayanmış durumda. 5 sene sonra 2 dolara ancak varılacaksa hedefin kendisi de çok çekici gelmiyor. Yüksek teknoloji üzerine denklem kuruluyorsa o da zayıf görülmüş. 2022 için yüksek teknoloji ürünleri ihracatının toplam imalat sanayii ihracatındaki payı %4,3 ve toplam ihracattaki payı %3,1 seviyesinde. Bu değerler 5 sene sonra sadece ikiye katlanmış olacaksa en baştaki nitelikli 5 milyon iş ifadesi de tutarsız duruyor.

Verimlilik, yüksek katma değer ve rekabetçiliğe dayalı sektörel politikalarımızla üretim yapısını ithalata bağımlı olmaktan kurtaracak ve ekonomimizi sürdürülebilir bir dış denge yapısına kavuşturacağız.
Mevcudu koruyan bir başka hedef. Bu başlıkta teşvik ve sübvansiyonlar, kamu bankaları, KOSGEB, Kalkınma Bankası, kalkınma ajansları, KGF gibi birçok ajansla onlarca sayıda adım yıllardır atılmakta. Bu başlıkta mevcut hükümet
cari fazla
hedeflemekte ki metnin ifadesi bu iddianın gerisinde... Hem de yukarıdaki kur ilişkileriyle denklemin kotarılmasının zorlukları var, sürdürülebilir bir dış dengeden söz etmek zor olabilir.
Uluslararası döviz rezervlerini güçlendireceğiz.

TCMB nezdindeki uluslararası döviz rezervlerini kastediyorsa mevcuda sadık bir hedef. Resmi rezervler tarihi yüksek seviyelerinde. Üstelik altın cinsinden bir başarı hikâyesi yazıldı, yazılmaya devam ediyor.

Türkiye’yi yeniden “Yatırım Yapılabilir Ülke” kredi notuna kavuşturacağız.

Kredi derecelendirme şirketlerinin notunu her halükarda siyasi görürüm. Zaten 2008 krizinde çöp değerindeki menkul kıymetlere en yüksek notları verdikleri anlaşılınca metodolojilerinin objektif olduğu inanışı terk edilmişti. Değil başka bir hükümet döneminde bilin ki mevcut hükümet döneminde de Türkiye “yatırım yapılabilir ülke” notu verseler yalnız ve sadece siyasi karar vermiş olurlar. Hem “yatırım yapılabilir ülke” diye bir not yoktur. Bazı uluslararası fonlar kendileri için belli reyting üzerindeki ekonomilere yatırım yapacaklarına ilişkin esas sözleşmelerine kısıt koyarlar. “Yatırım yapılabilir” referansı buradan çıkar. Reyting şirketlerine göre “yatırım yapılamaz” diye bir not yoktur. Olsa da fark etmez.

Hasılı Ortak Mutabakat Metni, kendi vizyon aralığında, Temel Ekonomi Hedefleri'yle mevcut hükümetin makro ekonomik hedeflerini teyit ve takip ediyor. Bu yönüyle seçimde adayı için eşitlik sağlıyor. Gerçi çerçeveye ulaşmada rakibi kadar yapıcı ve yeterince sarih bir yöntem sunamadığından dezavantajlar da taşıyor. Artık benzer hedefe ulaşmak için adaylardan hangisinin daha tutarlı ve inandırıcı olduğuna Türk seçmeni karar verecek.

#Ortak Mutabakat Metni
#Ekonomi
#TL
#Yusuf Dinç
1 yıl önce
Ortak Mutabakat Metni ekonomide mevcut hedefleri teyit ediyor
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...