|
Yeşil Ordu

NATO 2022 Strateji Belgesi’ne göre Türk ordusu diğer tüm NATO ordularıyla beraber karbon emisyonunu 2030 itibariyle %30’a, 2050 itibariyle ise net sıfır emisyona inecek ölçüde azaltacak. NATO zirvesinin en önemli çıktısı belki de bu. Bugünden tezi yok durum analizi yapıp yatırım ve finansman modellerine sistematik biçimde çalışılmasını gerektiren bir belge notu. Tüm NATO ülkelerinde kamu bütçeleri ve kamu maliyesi çarpıcı şekilde değişeceği gibi trilyonlarca dolarlık bir dönüşüm pazarı kurulacak. Yani bu hem bir pazar meselesi hem de gelecek nesillerin güvenliği meselesi.

Karar gereği makine, ekipman, silah ve ordunun kullandığı enerji kaynakları dahil yeşil duyarlı olacak. Yani çevreyi kirletmeyecek. Enerji kaynakları üzerinden bir durum analizi yaparsak Türkiye’nin, jeotermal, rüzgâr, güneş gibi tüm yeşil enerji imkânlarından NATO içinde en avantajlı yararlanabilecek ülkelerden birisi olduğu görülür. Belki ordu müstahkemlerinin hem konum hem bina tasarımlarını da buna uygun olarak değiştirebilecek kabiliyeti de var.

Makine, ekipman ve silah başlığında da Türkiye’nin belli avantajları var. Kendi geliştirdiği sistemler yeşil uyuma müsait sistemler. Dahası uyumu sağlamak için ordu envanterinin yerli imkânlarla yeşil dönüşümü de mümkün. Hem diğerSA NATO ülkelerinin doğmuş bulunan bu dönüşüm ihtiyacını karşılayabilmesi için Türkiye potansiyel bir üretici. Yani Türkiye, trilyonlarca dolarlık yeşil ordu pazarından kayda değer bir pay alabilir. En azından net ithalatçı durumundan net ihracatçı durumuna gelmeye yaklaşabilir. Fazlası da olabilir. Bu saatten sonra Türkiye, hangi silah sistemlerini satın alacağına da ordusunu zafiyete düşürmemek kaydıyla dikkat etmelidir (F-16 dahil). Bu türdeki gelişmelerin temenni anlamına gelmeyecek kadar ciddileştiğinin de artık farkına varmak gerekir.

Hem Türkiye kendi lehine olan bu gelişmeyi -sıfır atık gibi uygulamalarda pilot ülkeyken- bizzat kendi gündemde tutmalıdır. Biraz farkındalığını artırmaya ihtiyaç var.

Yeşil ordu konseptinde deniz, hava, kara unsurlarının her birini tek tek ve senkronize olarak NATO’nun hedef değerlerine uyarlamayı da planlamak gerekecek. Böyle olmadığı takdirde dönüşümün kalitesi ve teknoloji uyumundaki kopukluklar ordu kabiliyetlerine zarar verebilir.

Şimdilik Türk ordusu her diğer NATO ordusuyla benzer emisyon düzeyinde. Fakat en avantajlı ordu olma imkânı üzerine bir tartışma yapıyoruz. Hibrit roket motorları, mevcut batarya ve teknoloji yatırımları doğal kaynakları kadar büyük potansiyel sunuyor. Dahası Türkiye doğru yatırımlarla yeşil duyarlılığı yüksek savunma teknolojileri üreterek bugünün uluslararası ölçekte muteber görülen yatırımlarını da boşa çıkarabilir. Çünkü Türkiye çelişkili gibi görünen silah ve yeşil denkleminde zaten daha iyi yerde duruyor. Sivil vurmayan SİHA üretiyor olması bile yeter paradigmasını yorumlamaya. Üstelik bu strateji notu, diğer ülkeler için zafiyet anlamına gelirken Türkiye için avantaj ifade ediyor.

Dönüşümün finansmanı ise belli miktar finansal çeşitlendirme gerektirecektir ki İstanbul Finans Merkezi’nin artık bu bağlamda da düşünülebileceği not edilebilir.

Bunlar tabi meselenin somut tarafları. Bir de ordudan başlatılan bir toplam farkındalık stratejisi olarak da bu gelişmeyi okumak lazım. Paris İklim Antlaşması’na imza vermekten geri duran veya çekilen ekonomiler, yeterince farkındalık oluşturamamış olanlarla beraber NATO bağlamında harekete geçirilebilir gibi görünüyor.

Yurtdışına Para Kaçıranlar

BDDK aldığı son kararının arkasında durmalı. Karar yeterince uzmanlık sahibi olanlar için gayet sarihti. Sayemizde yumuşatıldı gibi iletişimler espri olabilir. Hele de “bu karar Türkiye’yi resesyona düşürür” demek gerçek bir garabet. Bilakis KOBİ’lerin kredi imkânlarını genişletiyor ve istihdamı destekliyor. Bir de büyük sermaye grupları sanki paralarını yurtdışına kaçırmıyormuş gibi “böyle yapılırsa kaçarlar” şeklinde değerlendirmeler yok mu, ilahi… Yıllardır tüm ihracatlarını ve ithalatlarını ortaklarının yurtdışındaki şirketlerinden yapıp kârlarını oralarda depo ettiklerini herkes biliyor zaten. Daha neyi kaçıracaklar? Daha önce TL kredi alıp götürdüklerini de geri getirmeliler, diye söylense ya. Bu tarz grup içi kredi işlemlerinin önü kapatılmalı.

Ayasofya

Ayasofya’mız Türkiye’nin hem iç siyasetinin hem dış siyasetinin bir turnusol kâğıdı gibi. Yurtdışından gelen Müslüman devlet adamlarının Ayasofya’yı ziyaret edip etmemesi Türkiye’nin uluslararasındaki siyasetine destek verip vermemesiyle doğrudan ilişkili… Yunanistan’la dirsek teması kurarak Batı’ya yamanacağını düşünenler gelmiyor Ayasofya’ya. Bir de yurtiçi siyasetin unsurları var tabii. Adım atmadılar henüz. Bunu tutarlı buluyorum. Sıkıntı yok. Ama seçim zamanı üşüşürlerse de kendilerine ayıp etmiş olurlar. Allah’ın evi sonuçta gelen gelir ama kendilerine böyle bir riyakârlık yapmayacaklarını düşünüyorum.

#Ayasofya
#Türkiye
2 yıl önce
Yeşil Ordu
Amerikan seçimlerinde “demokrasi oyunu”: Aristo, Marx ve Freud darbesi!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir