Keşkül'ü Fukara, Osmanlı mutfağından günümüze kalan birçok tatlıdan sadece biri. Farsça çanak anlamına gelen keşkül ile fakir kelimesinin birleşmesiyle oluşan bu ismin bildiğimizden daha derin bir anlamı var: “Yoksul Çanağı” Yani keşkül'ü fukara, Mevlevi dervişlerinin nefislerini yenmek, gururlarını köreltmek için insanlardan bir şeyler istemede kullandıkları bir kap olarak biliniyor. “Fakir çanağı” denmesine rağmen yapımında kullanılan malzemenin maliyeti de oldukça yüksek. Hint Okyanusu'ndaki adalardan temin edilen ve adı “deniz Hindistan cevizi” olan bu ana malzemeye Osmanlı'da “Narcil-i Bahrî” deniyordu. Narcil-i bahri kah gümüşle, kah ahşapla, kah da altınla işleniyordu. Bu kapla gururlarını, nefislerini yenmek için insanlardan kuru gıda maddesi isteyen dervişler, elde ettikleri bu malzemeleri ziyarete gittikleri yerdeki insanlara yardım olarak götürüyorlardı. Muhtemelen yemeğin ilk ortaya çıkışı da bununla bağlantılı.
Sumru Toydemir, “Osmanlı ve Avrupa Sofralarından Menüler” adlı kitabında bu yemeğin sofraya büyükçe bir güveç içerisinde getirilen, üstü sert bir tabakayla kaplı bir çeşit pilav olduğunu söyler. Keşkül'ü Fukara, dervişlerin kabından Osmanlı sarayına geçmiş, hatta sonraları tatlanmış bir yiyecek. Bu hafta bu yemeği yapıp ecdada dua edelim istedim. Kökeni çok eskiye dayanan bu güzel tatlının malzemelerine ve yapımına bakalım ve mutfağımızda uygulayalım.
*8. 1 litre süt
*3 yemek kaşığı pirinç unu
*2. 2 yemek kaşığı ıslatılıp ezilmiş pirinç
*50 gr çekilmiş badem
*50 gr çekilmiş antepfıstığı
*1 su bardağı tozşeker
*2 yemek kaşığı hindistancevizi