|

Parti tabanı CHP'yi istemedi

Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CHP ile koalisyon kurulamamasında en önemli nedenin taban uyuşmazlığı olduğunu söyledi. CHP'nin eğitimde '4+4+4' sistemini değiştirme teklifini kabul etmelerinin AK Parti'nin kendini inkarı anlamına geleceğini vurgulayan Bozdağ, "Bu, 28 Şubat'a dönüş anlamına gelirdi" dedi

Yeni Şafak ve
04:00 - 17/08/2015 Pazartesi
Güncelleme: 02:31 - 17/08/2015 Pazartesi
Yeni Şafak
HDP, PKK'yı 'terör örgütü' görmüyor ki karşı çıksın. PKK'nın kalleş saldırılarına terör diyemeyen, aksine bundan hükümeti sorumlulu tutan, terörist cenazesine katılan, yaralı PKK'lıyı hastaneye götüren, teröriste silah taşıyan bir HDP var karşımızda. Suruç saldırısıyla ilgili Demirtaş, Cumhurbaşkanımıza çok ahlakızca iftira etti. Demirtaş'ın bunu ispat etmesi lazım, şeref bir insan iftira atmaz. HDP Türkiye partisi mi yoksa terör örgütünün partisi mi?


AKParti-CHP görüşmelerinden neden bir koalisyon çıkmadı?

AK Parti-CHP arasında istikşafi görüşmeler yapıldı. Partiler bu görüşmelerde birbirlerini anlamaya ve hükümet ortağı olmaları halinde neler yapabileceklerini görmeye çalıştılar. Yapılan görüşmeler neticesinde bir hükümet kurmak için zeminin olmadığı ortaya çıktı. Sayın Başbakan'ın da Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı gibi AK Parti ile CHP arasında bir koalisyon kurmak gerçekten büyük zorluklar taşıyor.


Ne gibi zorlukları vardı bu koalisyonun?

Bugüne kadar birbiriyle aktif şekilde mücadele eden iki siyasi akımdan söz ediyoruz. 13 yıllık AK Parti iktidarı boyunca iki partinin birbiriyle mücadele etme yöntemi parti tabanlarını da doğal olarak etkilemiştir. Her iki partinin tabanları da AK Parti-CHP koalisyonuna olumlu bakmadı. Tabi siyasi partilerin kendi tabanlarına rağmen hareket etme kabiliyeti zayıftır.


KENDİMİZİ İNKAR OLURDU

Sadece taban mı bu neticeyi çıkardı?

Başbakan'ın ve Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını beraber değerlendirirsek arada derin görüş ayrılıklarının olduğu da ortada. Örneğin 4+4+4 sistemi AK Parti için son derece önemli bir sistem. 28 Şubat'ın yaptığı haksızlıkları kaldıran bir sistem bu. 28 Şubat'a dönüşün konuşulması ve bu konunun masaya getirilmesi AK Parti'nin kabul edebileceği bir durum değil. Zaten bir koalisyon kurulacaksa herkes kimin neyi kabul edeceğini, etmeyeceğini tahmin etmeli. AK Parti'nin 4+4+4'ten vazgeçmesi kendini inkarı ve 28 Şubat'ın yaptığını yeniden getirmesi anlamına gelir ki bunu da kabul etmeyeceğini herkes bilir.


MİLLET BAŞARIYI TASDİKLEDİ

Reform ve restorasyon hükümeti şeklinde iki ayrı formülün konuşulması da sonucu etkilemiş olmalı?

'Koalisyon neden olmadı' konusunda önemli noktalardan birisi de 'reform' ve 'restorasyon' konularıdır. AK Parti kendini başarılı gören ve yaptıklarıyla da başarısını ispatlamış bir parti. AK Parti kurulduğu günden buyana girdiği bütün seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Üç dönem tek başına iktidar olmuş, iki başbakanı, cumhurbaşkanı olmuş. AK Parti'nin bu kadar başarılı bir siyasal geçmişi var. AK Parti'nin bu başarısı halkın iradesiyle gerçekleşmiştir. Demokratikleşme, insan hakları, ekonomi, dış politika ve pek çok alanda yaptığı devasa projeleri halk beğendiği için bu desteği verdi. Şimdi siz kalkıp da "Restorasyon yapacağız" deyince bu "Biz sizin yaptıklarınızı beğenmiyoruz, hadi beraber sizin yaptıklarınızı bir değiştirelim" anlamına gelir.


UZUN ÖMÜRLÜ OLMAZDI

Süre de ayrı bir problem oldu görüşmelerde...

AK Parti bu koalisyonun uzun ömürlü olamayacağını da gördü. İki partinin programı, dayandığı politikalar... Bu ne kadar uzun ömürlü olur buna da bakmak gerekir. AK Parti bu konuda da biraz realist davrandı.


Ancak Kılıçdaroğlu "Bir koalisyon teklifi almadık" dedi. Koalisyon teklifi olmadı mı ne dersiniz?

Koalisyon teklifi almadık dedi ama Sayın Kılıçdaroğlu'nun da Başbakanımızın açıklamaları içinde de bir koalisyon teklifinin yapıldığı ve bunun da müzakere edildiği gün gibi ortada.



Herkes konuşsun Erdoğan sussun istiyorlar


Koalisyon görüşmeleri başlayınca hız kazanan bir tartışma da 'cumhurbaşkanının meşruiyet sınırları'... İddialara ne diyorsunuz?

Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri anayasada yoruma da açık olmayacak şekilde açıkça yazılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız seçildiği günden beri anayasanın verdiği yetkiyi, anayasaya uygun bir şekilde kullanmıştır. Şunu da görmek lazım; Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi de Cumhurbaşkanımızın dayandığı meşruiyet alanını ayrıca da güçlendirmiştir. Bu konuda siyasi partilerin Cumhurbaşkanımıza dönük eleştirileri doğru değildir. Cumhurbaşkanını geçmişte fikirleriyle, projeleriyle siyaseten aşamadıkları için toplumun gözünden düşürmek için büyük bir kampanya yapıyorlar. Aslında Erdoğan'a yönelik bu problemin sebebi onun temsil ettiği değerlerle ilgilidir.


ANAYASA SINIRLAMIYOR

Erdoğan'ın açıklama yapmasından rahatsızlık duyan bir kitle de var...

Diyelim ki şu an ülke gündeminde terör var ve bu konuyla ilgili akademisyeni, milletvekili, gazetecisi, STK'lar konuşup düşüncelerini ifade ediyor. Buna doğal olarak bir şey denilmiyor. Cumhurbaşkanı 30 yılı aşkın süredir yaşanan terör ve şiddet ile ilgili konuşamayacak mı? Başka konularda da herkes bir laf edecek ama Cumhurbaşkanı ağzını açıp konuşmayacak, konuşursa da 'siyasete ayar veriyor' olacak. Anayasa Cumhurbaşkanının konuşmasını sınırlamıyor, tam tersi, konuşmasına imkan veriyor. Cumhurbaşkanı MGK'nın başı, başkomutan, devletin başı değil mi? Türkiye'nin önemli kararlarının altında Cumhurbaşkanının imzası olacak ama konuşmayacak öyle mi? Cumhurbaşkanı elbette ki konuşur, öncekiler de konuşurdu.



HDP'nin amacı emanet oyları tutmak


Yeniden seçim ihtimali başlayınca HDP, Cumhurbaşkanı Erdoğan için 'Seni yine başkan yaptırma yacağız' diyerek adeta kendi seçim kampanyasını başlattı. Ne söylersiniz bu çıkışa?

HDP Erdoğan karşıtı kesimi kullanıyor, onları kullanmak için bu argümanları söylüyor. Bu kesim Cumhurbaşkanına karşı nefret besliyor ve onun Türkiye yönetiminden ayrılmasını her şeyden çok istiyor. HDP bu sözle aslında bu gruba sesleniyorlar. Aynı söz tekrar ederek bakın biz verdiğimiz sözün arkasındayız, emanet oylarınızı geri almayın mesajı veriyorlar. Ancak ben HDP'nin bu taktiklerinin 7 Haziran seçimlerindeki gibi etkili olmayacağını düşünüyorum.



Paralel yapıyı en iyi onlar bilir


Enteresan yakınlaşmalara da tanık olduk. Paralel yapı-PKK yakınlaşması bunlardan biri. Tuhaf değil mi?

Paralel yapının tek derdi var; AK Parti'yi götürmek, Cumhurbaşkanını zarar vermek. Kim cumhurbaşkanına ve AK Parti'ye zarar verecekse onların desteklenmesi gerekir diye düşünüp yakınlaşıyorlar. Kendilerini bölgede PKK'nın varlığına karşı teminat olarak görüyorlardı. Bugün PKK'nın hedeflerine hizmet eden bir paralel yapının varlığını görüyoruz. Paralel yapı seçimde HDP'ye oy verdi, verdirdi. 17 Aralık'tan önce CHP'nin, ulusalcıların paralel yapı için neler söylediğini hatırlayın. Şimdi hepsi beraber oldular.


Bunlarla mücadele bir günde bitecek bir şey değil. Diyelim ki koalisyon kurulmuş olsaydı iki tarafın üzerinde uzlaştığı konulardan birisi de paralel yapı ile mücadele olacaktı. Başka bir partiyle de koalisyon olsa durum aynı. 'AK Parti gider bu mücadele biter' diye düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Başkaları da onların servis ettikleri bilgiler sayesinde onların ne menem bir şey olduklarını anladılar. Paralel yapının hangi hukuk dışı karanlık işlerle uğraştığını en iyi onlar biliyor aslında.


Paralel savcıların yurtdışına kaçışı ile ilgili değerlendirmeniz ne olur?

Bunların kaçışı bir nevi kendi aleyhlerindeki iddiaların doğruluğunu itirafı gibidir. Siz temizseniz neden kaçtınız. Siz yanlış, kirli iş yapmadıysanız, alnınız aksa, verilemeyecek hesabınız yoksa neden kaçtınız. Tabii kaçarak kurtulamazlar.



#Bekir Bozdağ
#CHP ile koalisyon
#AK Parti
9 yıl önce