Bu sefer konu, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.
Neymiş?
Breh! Breh! Breh!..
Tut kelin perçeminden!
Bu ikinci münasebetsizlik. Von der Leyen daha geçen ay Erdoğan’ı Kıbrıs ziyareti sırasında gerilimi yükseltip AB ile Ankara arasındaki ilişkileri geliştirme fırsatını riske atmaması için uyararak (!) ziyareti yakından takip edeceklerini söylememiş miydi? Sonra da Erdoğan’dan sıkı bir ayar gelmemiş miydi?
Görüldüğü gibi Türkiye’nin palavraya pabuç bırakmaya niyeti yok. 17. Türk Devleti’nin kuruluş kararını Demokles’in kılıcı gibi tepelerinde hisseden Kıbrıs Rum Kesimi’nin ciyaklamalarına çare aramak için çırpınan AB yönetimine ayar vermeye herhâlde devam edilecek… Onlar anlamamakta dirense de anlatmak boynumuzun borcu…
Eh sistem ne kadar bozuksa, ses ne kadar çarpık çıkıyorsa ayar da o kadar sağlam olmalı… Gördüğünüz gibi öyle de oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ülkemizin millî bağımsızlığına toz kondurmaya tahammülü yok!
Bu niyetle şimdiye kadar kimlere ayar verilmedi ki?! ABD, Fransa, Almanya, Yunanistan ve diğerleri… Haddini aşan, Türkiye’nin alanına girmek isteyen herkes nasibini aldı…
Türkiye’nin bu ülkelerin dümen suyunda gittiği zamanlarda böyle sorunlar yaşanmıyordu tabii… Fakat artık dümeni başkalarına bırakmak, onların akıntısıyla yol almak söz konusu bile olamaz…
Millî savunma ve millî enerji başta olmak üzere millî bağımsızlık yolundaki hamlelerimize aynı kararlılıkla devam ettiğimiz sürece AB ve benzeri güçlerin başka çıkışları da olacaktır… Türkiye’ye uygulanan finansal ve siyasi atakları da bu çerçevede değerlendirmekte yarar var…
Ancak Türkiye artık millî bağımsızlık çizgisinden dönemez. Ülkeyi bu yoldan saptırmak isteyenler ise gidip mutlaka kamu vicdanına toslayacaklar…