|
Yıldızın solduğu günler

Beşiktaş işte böyle bir dram yaşıyor. Büyük umutlarla transfer edilen yıldızlar gökyüzünden birer birer dökülüyor.

Atletico maçının devre arasında yaşanan gerilim Quaresma''yı bitirdi. Oysa top ayağına geldiğinde nasıl bir heyecan yaşıyordu taraftar. Bir yıldız olduğuna şüphe yok. Ama yıldızları elde tutmak, onları parlatmak, kaprislerine dayanmak çok zor. Carvalhal “Ben burada olduğum sürece oynayamaz” diyerek onu kadro dışına itti. Yeni Şafak gazetesinin 11 Mart''taki nüshasında olayla ilgili şu satırlara yer verilmiş: ”Carvalhal''ın ikinci yarı için oyunculara taktiğini verirken; “ikinci yarıya Ricardo''nun yerine İsmail başlayacak, Veli Quaresma''nın bölgesinde oynayacak” sözlerinin ardından oturduğu yerden kalkan Quaresma''nın önünde duran su şişeleri ve diğer malzemeleri tekmeleyerek Portekizli teknik adamın üzerine yürüdüğü öğrenildi. Portekizce küfür eden Quaresma''nın, “Seni buraya ben getirdim. Kendini ne sanıyorsun. Eğer ben burada olmasaydım, sen olamazdın. Beni oyundan alamazsın. Çünkü sen hiçbir şeysin” dedikten sonra formasını ve kramponlarını çıkarıp, Carvalhal''ın bulunduğu yere attığı bildirildi. Bu olay üzerine Carvalhal''ın “Bu takımın Teknik direktörüyüm ve kararlarıma saygı göstermek zorundasın” ifadelerini kullandığı belirtildi.”

Bu sahne Beşiktaş takımının, hatta kulübünün hangi noktada durduğunu gösteriyor. Bunalım tüm vücudu sarmış bünyeyi kemirmeye başlamıştır. Meseleye el koyacak belki radikal tedbirler alacak bir yönetim, bir başkan yoktur ortada.

Futbolcuların çoğu sakat, alacakları parayı düşünüyorlar ama ortada koyu bir belirsizlik var. Beşiktaş''ın borç yükünün yüklü olduğu söyleniyor. Tayfur Havutçu zaten zor günlerden geçti, bu şartlarda onun Ümraniye''yi, Fatih Hoca''nın Florya''yı düzene ve disipline sokması gibi ele alması mümkün değil. Aslında kaosu derinleştiren ortada ciddi biçimde başkan adaylarının olmamasıdır. 25 Mart neyi aydınlatacak hep beraber göreceğiz. Bu mali sorun sadece başkanın hal yoluna koyabileceği bir şey değil. Ağır, çok ağır. Bu sebeple tek kişi değil, topluca on-on beş kişinin fedakârâne elini taşın altına sokması gerekiyor.

Mali ve idari sorunlar yerinde durdukça yıldızların parlaması mümkün değildir.

Hani Schuster?

Hani Guti?

Bunlar da yıldızdı ve hava alanında tezahüratla karşılanmışlardı. Aslına bakarsanız şu anda dahi Beşiktaş''ın kadrosu göz kamaştırıyor. Rüştü''den başlayarak Hilbert dahil her mevkide yıldız futbolcular var. Bir ara satışı düşünülen Fernandes''in takım çıkışa geçtiğinde nasıl bir potansiyel taşıdığını gördük.

Carlos''un bu hengame içinde sağlıklı kararlar alabileceğini, kadroya söz geçirebileceğini sanmıyorum. Atletico maçını kastederek “Tarih yazmak istiyoruz” demiş. Ucuz şeyler bunlar. Ama hocanın elinden gelen bir şey de yok.

Fenerbahçe ve Galatasaray otuz bin kombine satarken Beşiktaş dört binde kalmış. Bu rakamları iyi okumak lazım. Sadece takım, sadece hoca değil tüm kulübün şöyle bir silkinmesi, Beşiktaş tarihine ve şanına yakışır adımlar atması lazım. Profesyonelliğe yakışır bir adım. Yani “kaliteye prim”.

12 yıl önce
Yıldızın solduğu günler
‘Goyimler’ olarak İsrail’den ne bekliyoruz?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü