|
bugünkü babıâlî"den bir sîma

Sevgili okuyucularım; abdurrahman şen''i tanırsınız.. 1970''li yıllardan beri babıâlî kaldırımlarında taban tepen, kalem sallayan adamdır.. gerçi babıâlî bir zaman var ki artık dağılmış, uzaklara ikitellilere, yenibosnalara, bağcılara, şişli, mecidiyeköy apartmanlarına taşınmıştır.. ama ne babıâlî adını gazete ve basın kavramından söküp atabilirsiniz, ne de babıâlî''den gazete ve mürekkep kokusunu kazıyıp silebilirsiniz.. bir yerde babıâlî lafı söylenirse eğer, aynı anda bir sürü çağrışım zihninizi işgal eder; siyaset, vilayet, polis, kitap, hükümet, miting, yürüyüş, sendika, belediye mahkeme, savcı, hakim, simit, çay kelimeleride peşinden sökün eder.. eğer orada bizim gibi artık yaşını başını almış kıdemliler var ise, eski hatıralar, eski meslektaşlar, eski kalemler bir bir gözlerimizde canlanmaya başlar.. nediyordum.. bizim abdurrahman mesleğe bizzat babıâlî mekanında başlamış daha sonrada sur dışındaki gazetelerde gazetecilik yapmıştır.. zaman gazetesinde 4-5 sene kadar birlikte çalıştık.. 1987-1991 arasıydı sanıyorum..

abdurrahman soyadı ile müsemma (adının gereğini temsil eden) bir âdemdir.. bol miktarda nükte ve mizah imâleder.. yüzünün asıldığını zaten hiç göremezsiniz.. iyi ki şendir, güleç yüzlüdür.. eğer abus çehreli olsaydı, o kalıpla o cüsseyle karşısında olanları korkutması uzaklaştırması işten bile sayılmazdı.. abdurrahman kabına veya kabuğuna sığamayan bir adamdır.. adamdır diyorum, çünkü 1955 doğumludur.. hafik''te doğmuştur.. demek hesaba göre tam 55 yaşındadır.. beyoğlu belediye reisi iken kadir topbaş''ın basın müşavirliğini yapmıştır.. aynı zamanda belediye tiyatro bölümünde idareci ve hoca olarak da çalışmıştır.. yani koltuğunda daima birkaç karpuzu birlikte taşımıştır.. birşey daha var: bu arada hem işini yahut işlerini yapmış, hem de edebiyat dergileri çıkarmıştır.. “cemre”, “beyaz sanat”, “sarmaşık” dergileri onun eseridir.. bu dergiler, kültür, şiir, edebiyat ağırlıklı sevimli sıcak varakparelerdir.. o dergileri zevkle haz duyarak okuduğumu hatırlıyorum..

abdurrahman şen''in faaliyet gösterdiği bir alan da edebi şahsiyetler yahut san''at mevzuları hakkında konferanslar, açık oturumlar, sempozyumlar tertiplemek olmuştur.. muhtelif kültür merkezlerinde, bir çok yazar birliklerinde, edebiyat vakıflarında toplantılar ve etkinlikler icra edilmesini sağlamıştır.. zaman zaman da kendisi konuşmuştur.. bu arada abdurrahman''ın bana yaptığı bir sürprizi sevgili okuyucularıma nakletmekten kendimi alamam: bir gün bana telefon etti: “önümüzdeki salı günü beyoğlu tiyatro bölümünde sizden bir konferans rica ediyoruz, mümkün müdür” diyordu.. “sen istedikten sonra niye mümkün olmasın” dediğimi hatırlıyorum..

yağmurlu bir gündü hiç unutmuyorum.. saat 17.30''da beyoğluna yetiştim.. geniş bir salonda 40-50 kişilik seçkin bir topluluğa, daha çok belediye personelinden teşkil edilmiş bir dinleyici grubuna ne biliyorsam, ne hissediyorsam anlatmaya çalıştım.. ve büyük haz duydum.. konuşmanın sonuna doğru abdurrahman “hocam” dedi, “bir çay molası versek uygun olur mu”

“pek güzel olur.. enerji tazeleriz”

hazırlanmış çaylar geldi.. bu arada masanın üstüne büyükçe bir pasta getirdiler.. bir baktım üstünde “iyi ki doğdun osman amca” yazıyor.. birden o günün 20 ağustos olduğunu hatırladım.. abdurrahman''ın marifetiydi bu.. bu kadar tabii bu kadar zekice, bu kadar edebli, tertibli, büyük ruhlu, bir jest ancak bizim abdurrahman çelebi''den beklenebilirdi.. dinleyiciler arasında âşina çehreleri, sevdiğim kişileri görüyordum.. kimisi dolma kalem, kimisi gömlek, kimisi kravat getirmişti.. kadir topbaş''da lütfetmiş, bir küçük kutu göndermiş.. başkanımız bir toplantısı olduğu için gelemedi yaş gününüzü tebrik ediyor dedi..

eve dönerken açtım bir baktım kutunun içinde bir altın lira göz kırpıyor..

bu asil insanlara kalbimde sevgi ve minnet hisleri taşımaktan başka hâlâ teşekkür edebilmiş değilim... âkif dememiş mi: “ya hamiyyetsiz olaydım, yahut param olsa idi”

elhamdülillah bende ikisi de var, fakat zamana hükmetmekte aczimiz olsa gerektir..

bu vesile ile abdurrahman''ın hazırladığı kitapların isimlerini de versem münasiptir: cemre, hilal''i beklerken, renk renk sinema, son sultanü''ş şuara necip fazıl, ediplerin gözüyle necip fazıl...

yeni çıkan başka bir kitabının adı ise: “bir destan adam: mehmet âkif ersoy”dur...

bu son eseri âkif''le ilgili çok orjinal anektodlar, hatıralar ve bilgilerle donatılmış bir kitaptır.. bu kitaptan seçilen enteresan alıntıları uygun bir zamanda değerli okuyucularıma takdim etsek yeridir...

13 лет назад
bugünkü babıâlî"den bir sîma
Memuriyete daha yüksek dereceden başlamanın avantajı var mıdır?
BBC ve NYT’ın içindeki baskılanmış terörist
Doğru mu anladım acaba?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru