Âlemin içinde Âdem Âdem’in içinde âlem

04:0018/01/2015, Pazar
G: 12/09/2019, Perşembe
Yalçın Çetinkaya

Hoşca bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen / Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen der Şeyh Gâlib müsemmen beytinde. Yâni “(ey insan), kendine iyi, güzel, hoşça bak, çünkü sen âlemin özüsün / sen varlığın gözbebeği olan âdemsin”. Eski İslâm düşünürleri insanın kâinatın küçük bir örneği, kâinatın ise büyük bir insan olduğundan bahsederler. Biz İslâm düşünürlerine ait olan bu bilgiyi batılılardan öğrendiğimiz için olsa gerek “insan = mikro kosmos (kâinat)”, “kosmos = makro insan” ifadesini daha fazla

Hoşca bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen / Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen der Şeyh Gâlib müsemmen beytinde. Yâni “(ey insan), kendine iyi, güzel, hoşça bak, çünkü sen âlemin özüsün / sen varlığın gözbebeği olan âdemsin”. Eski İslâm düşünürleri insanın kâinatın küçük bir örneği, kâinatın ise büyük bir insan olduğundan bahsederler. Biz İslâm düşünürlerine ait olan bu bilgiyi batılılardan öğrendiğimiz için olsa gerek “insan = mikro kosmos (kâinat)”, “kosmos = makro insan” ifadesini daha fazla kullanır ve bu şekilde ifade etmenin de herhalde bizi etrafa daha entelektüel gösterdiğini düşünürüz.

Allah (Celle Celâluhu), âlemin özü ve “eşref-i mahlûkât” olarak insanı yaratmış, bu insanı da âlemle içiçe yaratmış. Âlemin sonsuzluğunu sanki Âdem’in içine yerleştirmiş, Âdem’in içini de âlemin sonsuzluğuna. Sonra âlemin sonsuzluğunu Âdem’in sonsuzluğuna emânet etmiş. Âdem’i âlemde kendisine halîfe eylemiş. Âdem ile âlemi birbirinin içine geçirmiş. Âlemin içine dalıyorsunuz Âdem’e ulaşıyorsunuz… Âdem’in içine dalıyorsunuz âleme açılıyorsunuz. Âlem gibi bir sonsuzluğun içinde, fizik olarak âlemin sonsuz büyüklüğü ile kıyas edildiğinde bir zerre kadar bile olmayan Âdem’e öyle bir cevher verilmiş ve Allah o Âdem’i öyle muhteşem yaratmış ki, âlemin o muhteşem varlığını âdeta âleme göre zerrenin zerresi mesâbesindeki Âdem’in içine sığdırmış. Âdem’i, bu muazzam ağırlığı taşıyacak güçte yaratmış ve Âdem’e asla taşıyamayacağı bir yük yüklememiş.

Önemli olan, insanın bu cevherinin farkında olmasıdır. Çünkü bu cevher ve özellik, başka hiçbir yaratılmışa verilmiş değildir. Bu cevherin farkında olan insan, Allah’a şükrünü edâ eder ve âlemin en değerli yaratılmış olarak, kulluk vazifesini de bihakkın yerine getirir. Böyle olunca da içindeki o “küçük âlem” tam bir uyumluluğa dönüşür ve sükûnet ile deverân eder. Bu cevheri farkedemeyen insan ise, kendi iç âleminde sürekli olarak çatışma yaşar ve bu muhteşem iç âlem bir kaosa dönüverir. Allah, her insana kendi iç âlemini yönetme gücü vermiş, fakat bu yönetme gücü eğer iç âleminizin merkezine Allah’ı koymaz ve O’ndan uzaklaşırsanız bir acze ve güçsüzlüğe dönüşebilir. Lâzım olan, her dâim Allah’ı zikrederek ve O’na şükrederek kendi âleminizi yönetebilmektir. Çünkü âlemlerin rabbi Allah’tır.

Sanatçılar, özellikle kendilerine mûsikî kâbiliyeti verilenler, içlerindeki bu âlemi farketmek hususunda biraz daha ilerideler. Çünkü Pythagoras’ın ifade ettiği gibi âlem bir âheng veya uyumluluk demek ise ve mûsikî de âheng ise, kendisine mûsikî kâbiliyeti bahşedilenlerin kendileriyle ve çevreleriyle uyumlu, tevâzû sahibi insanlar olmaları gerekir. Çünkü dışlarına yansıyan âheng, iç âhengin yansımasıdır. İçinizdeki âlemle barışık olmak, etrafınızda sizin gibi her biri “küçük âlem” olan başka insanlarla âhengi de zorunlu kılar.

Mûsikî tarihinde içlerindeki cevheri farkedip kendileriyle ve çevreleriyle uyumlu olmuş, tevâzû ve sükûnet sahibi insanlar, az da olsa elbette var. Ama bugün bu kâbiliyeti kibirlerini artıran, içlerindeki âlemin farkında olamayan ve dolayısıyla ne kendileriyle ne de etrafıyla uyum sağlayamayan, bencil, sahte mütevâzî, bu yanıltıcı kâbiliyetleri sâyesinde ünlü olmuş müzikçiler piyasayı doldurmuş vaziyette. Eskilerin yaptığını tekrar etmekten, birbirlerinin dedikodularını yapmaktan, entrika çevirmekten başka bir iş yaptıkları olmadığı gibi, kendilerine lütfedilen bu cevherin farkında değiller ve kâbiliyetlerini de maalesef kötüye kullanıyorlar. Etrafımızı sarmış ve sanat icrâ ettiklerini zanneden bu mukallidleri Allah ıslah eylesin, önce iç âlemlerindeki zenginliğin farkına varsın ve sonra da içleriyle âheng sağlasın diye dua etmekten başka yapacak pek bir şey de yok galiba. Çünkü bu sâzende ve hânende takımı, sazlarıyla veya sesleriyle çıkardıkları her seste aslında kâinatın âhengini seslendirdiklerinin farkında bile değiller.

#şeyh galip
#sanatçı
#musiki