Yanlış başlangıçların doğru sonuçları olmaz.İki asırdır hep yanlış başlangıç yapıyoruz; o yüzden hep aynı sorunlar ya da aynı sorunların farklı boyutları hortlayıp duruyor her dem ve perperişan ediyor bizi.Yanlış soru sorduğumuz için, verdiğimiz cevaplar da yanlış oluyor kaçınılmaz olarak.Sorular, cevaplardan soyludur.Soru, doğru soru, esaslı soru, sizin uçuruma mı yuvarlanacağınızı yoksa parlak bir geleceğe doğru mu koşacağınızı belirler…Doğru soru ve doğru sorunun belirlediği doğru başlangıç,
Yanlış başlangıçların doğru sonuçları olmaz.
İki asırdır hep yanlış başlangıç yapıyoruz; o yüzden hep aynı sorunlar ya da aynı sorunların farklı boyutları hortlayıp duruyor her dem ve perperişan ediyor bizi.
Yanlış soru sorduğumuz için, verdiğimiz cevaplar da yanlış oluyor kaçınılmaz olarak.
Sorular, cevaplardan soyludur.
Modernite, Batı uygarlığının temellerini atan dinamikti. Tanrı fikrini yok eden, insanı Tanrı konumuna yerleştiren modernite dinamiğini siz bu ülkeye taşıdığınızda onun dinamite dönüşmesi, size ait bütün temellerinizi, sabitelerinizi, ilkelerinizi dinamitlenmesi kaçınılmazdı.
Bir dünya kuracaksanız, başkalarının kurdukları dünyayı taklit ederek taze, özgün ve özgür/leştirici bir dünya kuramazsınız. Gölge bir dünya kurarsınız. Başkalarının gölgesi ve kölesi olursunuz sadece.
Köksüz ağaç meyve vermez. Kök ne kadar güçlü olursa, gökle ilişkisi de o kadar besleyici, derinlikli olur: Kök, gök ekini bir meyvedir çünkü.
Hem fizikî anlamda hem de metafizikî anlamda böyledir bu.
MTO’NUN HEDEFLERİ
Enderunumuz olacak bir yolculuk MTO.
Zehir gibi yetişiyor talebelerimiz.
Ülkenin önünü açacak çapta, inançta ve donanımda…
Anadolu seferlerinde gördüğüm gerçek şaşırtmadı beni: Toplumun bütün kesimleri ve katmanları MTO’yu umut olarak görüyor ve MTO’nun bütün seviyelerde bir an önce eğitim vermesi için dua ediyor bize…
Cemaatlerüstü, partilerüstü, gruplarüstü bir okul MTO.
Tıpkı Basra Okulu, Kûfe Okulu, Bağdat, Herat, Buhara Okulu veya Viyana, Frankfurt okulu gibi önümüzü açacak öncü kuşakları yetiştirecek bir İstanbul Okulu, İstanbul Ekolü olmaya doğru gidiyor hızla…
Ben bir yerlere adam yerleştirmek için açmadım burayı.
Sadece adam yetiştirmek için de açmadım.
Adam yetiştirecek adamları yetiştirmek için açtım MTO’yu.
Yaş değil baş, dedim ve modern/ düzleştirici pedagojiyi çökerttim.
İnanılmaz bir sinerji çıktı.
Müslüman zihninin, şahsiyetinin, dilinin, iç’in, enfüs’ün inşası.
Sadece birinci sınıf entelektüel değil, savrulmayacak, dimdik ayakta duracak, özgüveni yüksek ama mütevazı, güzel Müslümanlar yetiştirmek istiyorum.
Gecem gündüzüm bu iş için alt üst oldu.
Hayatımı bu işe vakfettim.
Vakfetmek zorundaydım çünkü yaşanan ontolojik yok oluş süreci, yaşanan dejenerasyon, çürüme, tefessüh ve genç kuşakların gözümüzün içine baka baka hıza deizmin, ateizmin, nihilizmin, hedonizmin ve eşcinsel sapkınlık biçimlerinin eşiğine sürüklenmesi uykularımı kaçırdı, korkuttu, mahvetti beni.
Korkmaya başladım.
Yok olacağız eğer kalıcı, asıl büyük işleri yapmaz, önümüzü açacak bu öncü kuşakları yetiştiremezsek.
Baronik-masonik şebekeye ölümcül darbeyi biz vuramazsak, yok olacağız, genç kuşaklar, bizim çocuklarımız kovacaklar bu ülkeden bizi Allah muhafaza.
MTO’da 30 bin talebe var.
Çöp yok.
Zehir gibi yetişiyorlar: Eğitimde Ruh var.
Eğitimde zirve bir seviye var.
Kardeşlik ruhu var.
Çok güzel Müslümanlar. Ülkenin en parlak entelektüel ve akademik öncüleri olacaklar bu güzel Müslüman çocuklar inşallah.
Bu işi yapamazsam, hesabını veremem. Rabbim yarın yakama yapışır “bu işi yapacak yetenek verdim sana, özgüven ve birikim de! Neden yapmadın?” diye sorarsa hesabımı vereyim diye çıktım yola, düştüm Anadolu’nun yollarına, teker teker dokunuyorum Anadolu’nun o güzel, saf, masum çocuklarına. Vesselâm.