Harekâta katılacak Astsubay Umut Kurtuluş Taşkıran “Savaş Türk’ün düğünüdür. Biz bu şekilde öğrendik. Ailelerimiz merak etmesinler, gözleri arkada kalmasın. Şanlı bayrağımızı dalgalandırmaya devam edeceğiz” dedi. Oğlunu uğurlamaya gelen asker annelerinden Türkan Ateş ise “Buradakilerin hepsi benim oğlum gibi. Türk askeri hepimizin. Allah onlara yardım etsin” diye konuştu. Törende yaptığı konuşmada Vali Mehmet Emin Bilmez de Türkiye’nin sadece kendi milletinin değil tüm mazlumların umudu olduğunu ifade ederek, “Allah ordumuzu muzaffer eylesin. Türk ordusu her zaman barışın, mazlum insanların yanında olmuştur.
Arkadaşlarımızın yolu ve bahtı açık olsun. Allah yâr ve yardımcıları olsun” diye dua etti.
Muş Alparslanlar Jandarma Komando Taburu’nda görevli 200 askerin uğurlandığı törende de benzer manzaralar yaşandı. Harekâta katılacak askerlere başarı dileyen Muş Valisi İlker Gündüzöz, “Yolunuz açık olsun. Allah ayağınıza taş değdirmesin. Çocuğunuz, anneniz ve babanız bizlere emanettir. Böyle evlatlar yetiştirdiği için onların ellerinden öpüyorum. Arkanızda kalanları düşünmeyin. Allah sizi korusun. Biz oraya huzur ve sükûn için, çocuklar ölmesin, bu ülke, bu vatan bölünmesin diye gidiyoruz. Diğer ülkeler gibi birilerini sömürelim, vatanına oturalım, kaynaklarını kendi menfaatlerimiz için kullanalım diye gitmiyoruz. Niyetimiz salihtir; niyeti salih olanların akıbeti de salih olur. Allah sizleri muzaffer eylesin” şeklinde konuştu. İl Jandarma Komutanı Albay Bülent Baykal da konuşmasında “Sınırlarımızda yaşadığımız bu süreçte bizler birbirimize kenetlendiğimiz sürece Allah’ın izniyle milletimizin sırtını yere getirebilecek hiçbir güç yoktur” ifadelerini kullandı. Ailelerin duygusal anlar yaşadığı törende askerler için kurban kesildi ve dualar edildi.
Vatan sağ olsun
***
İdlib’de Esed rejimi unsurlarının saldırısı sonucu şehit düşen Uzman Onbaşı Ragıp Soylu Coşkun (26) ile Uzman Onbaşı Armağan Akman (23) memleketlerinde dualarla defnedildi. Elazığ’daki Mevlana Camii’nde düzenlenen törenin ardından cenaze aracıyla Baskil ilçesinin Karaali köyüne getirilen şehit Coşkun’un naaşı, köy mezarlığında toprağa verildi. Törende ayakta durmakta güçlük çeken şehidin babası Ahmet Rufai Coşkun sandalyede oturdu. Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay, ağabey Hasan Coşkun’a şehidin emaneti Türk bayrağını öperek teslim etti. Ağabey Coşkun da “Biz hakkımızı helal ettik. Sizler de hakkınızı helal edin. Vatan sağ olsun” dedi. Bekar ve 8 kardeşin en küçüğü olan Şehit Ragıp Soylu Coşkun’un bir süre önce amcasıyla yaptığı konuşmanın sosyal medyaya yansıyan görüntülerinde “Şehit olmak kalbime doğuyor” sözleri duygulandırmıştı. Aynı saldırıda şehit düşen Uzman Onbaşı Armağan Akman’ın cenazesi ise Denizli’nin Pamukkale ilçesindeki Müftü Ahmet Hulusi Efendi Camii’nde düzenlenen törenin ardından Asri Mezarlık’taki şehitliğe defnedildi. Baba Suat Akman ile şehit oğlunun tabutuna sarılan anne Gülseren Akman, “Canım oğlum, seni üzdüysem beni affet. Seni çok seviyorum. Ağlamayın, o kimse ağlamasın isterdi. Rüyalarıma gir, canım oğlum, seni çok seviyorum” dedi. Bu sırada törene katılanlar gözyaşlarına hakim olamadı. Törende şehidin İdlib’de birlikte görev yaptığı, ayağından yaralanarak gazi olan arkadaşı Arif Yaman da koltuk değnekleriyle hazır bulundu.
Biz burada oldukça...
***
- Suriye’nin İdlib kentinde 27 Şubat’ta rejimin menfur saldırısında şehit düşen Piyade Uzman Onbaşı Muhammed Yılmaz’ın, şehadetinden bir hafta önce Kütahya’da yaşayan annesine fotoğraflar eşliğinde gönderdiği mesajlarda, çikolata ve giysi dağıttıkları çocukların dramıyla ilgili duygu yüklü ifadeler yer alıyor. Yılmaz, şehadetinden bir hafta önce annesi Hatice Yılmaz’a internetten, bölgede diğer Türk askerleri ve çocuklarla çekilmiş fotoğraflarının yanında şu mesajları yollamıştı: “Anne biz bu çocuklarla kumanyalarımızı paylaşıyoruz. Onlara çikolata dağıtıyoruz. Çok yalnızlar. Kıyamam, yüreğim sızlıyor onları görünce. Üstleri başları yırtık, ayaklarında ne ayakkabı var ne de çorap. Korku dolu gözlerle bakıyorlar. Ne okul var ne market, kiminin ailesi bile yok. Çoğunun ayağında çorap yoktu, hepsini topladık kendi çoraplarımızdan kendi ellerimizle giydirdik. Tek tek kıyafet verdik. Savaş psikolojilerini mahvediyor anne çocukların. Kimin çocuğu olursa olsun onlar bu hayatı büyükleri yüzünden yaşıyorlar. Bizi görünce umut dolu gözlerle bakıyorlar. Elimizden ne gelirse yemeğimizi falan paylaşıyoruz. Türk askerinden başka tutunacakları dal yok anne. Biz de hâlâ ‘Evde neden şu yok bu yok’ diyoruz. Bunlar ekmek bulamıyor. Kimsenin umrunda değil. Biz buradayız anne, emir gelene kadar. Biz buradayken hiçbirinin kılına zarar gelmez. Bizler olduğumuz sürece bu çocuklara kimse bir şey yapamaz anne. Herkes bizim burada neden olduğumuzu sorguluyor. Biz olmazsak bu çocuklara kim yardım edecek? Bu çocukların hepsi yetim.”
