Ramazan dolayısıyla yaylaya erken çıkan yörüklerin iftar geleneği yüzyıllardır aynı düzenle devam ediyor. Obanın kadınları bir yerden koyun ve keçilerin sütlerini sağarlarken, bir yerden de obalarında iftar saatine yemeklerini hazırlıyorlar. Yemekleri ise kara tencerelerde pişiriyorlar. İftar sofralarını odun ateşinde pişirdikleri un aşı, keşkek, kömbe, bükme, kurutulmuş et, bulgur pilavı, dondurulmuş kavurma ve hoşaf süslüyor.
Yine odun ateşinde kara tencerelerde pişirilen bulgur pilavı, dibekte dövülen buğdaydan yapılan keşkek, tereyağı, un ve tuzdan yapılan un aşı, kuru meyvelerden hazırlanan hoşaf, kurutulmuş etten yapılan yemekler, koyun ve keçi yoğurdu ve deriye basılan keçi peyniri, iftar sofralarını süslüyor.
"Kara tencerelerde pişen yemeğin lezzetinin farklı olduğunu" vurgulayan Kara, "Yörüğün sofrasında her şey olur. Neyimiz varsa iftar sofrası için hazırlarız. Bulgur pilavı, kuru fasulye, dövme, tarhana ne varsa pişiririz." dedi. Serin havayı çok sevdiklerini ifade eden Kara, her yayla döneminde üç kez yer değiştirdiklerini, hayatının çadırlarda geçtiğini dile getirdi.
Havva Kara'nın gelini Cemile Kara da sofrada süt ve süt ürünlerinin olmazsa olmazlar arasında yer aldığını anlattı.
Yörüklerin hala Toroslar'da konar göçer hayatını devam ettiği ve kültür taşıyıcıları olarak biliniyor. Selçuklular döneminde uç beyleri olarak özellikle Toroslara yerleştirilen Yörükler, Osmanlı döneminde evladı fatihan olarak Rumeli'ye uç beylikleri, akıncılar olarak yerleştirilmişlerdi.
"Yörükler, mübarek aylara ayrı bir ehemmiyet veriyorlar. İftar menülerini Orta Asya'dan günümüze kadar taşıyan yörüklerin bu gelenek yüzlerce yıllık bir tarihe dayandığı biliniyor. Arazide, buzdolabı olmadığından koruyabilmek için etleri kurutan yörüklerin iftar sofralarında, keşkek, bulgur pilavı, un aşı, büküş, kurutulmuş etten yapılan yemekler, dondurulmuş kavurma, bazlama olarak da bilinen kömbe, koyun yoğurdu, keçi peyniri, meyvelerden yapılan hoşaf olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.