|

Buhari Sahabe Ve Tabiin Arasında Çıkan Kavga Ve İhtilaflar Hadisleri

- Sahih-i Buhari
Kitaplar
Buhari
Konu Başlıkları
Sahabe Ve Tabiin Arasında Çıkan Kavga Ve İhtilaflar Hadisleri
4810-

Hz. Talha, Zübeyr ve Hz. 

Aişe (ra) Basra'ya yürüyünce, Hz. Ali, Ammar İbnu Yasir ve Hasan'ı (ra) gönderdi. Bu ikisi Kufe'ye yanımıza geldiler ve minbere çıktılar. Hz. Hasan (ra) minberin yukarısında idi. Ammar (ra) da ondan aşağıda idi. Biz onların etrafında toplandık. Ammar'ın şöyle konuştuğunu işittim: "Aişe, Basra'ya yürüdü. Muhakkak ki o, dünyada da ahirette de Peygamber (sav)'in zevcesidir. Ancak Allah sizi imtihan ediyor: Kendisine mi itaat edeceksiniz, yoksa ona (Hz. Aişe'ye) mi?"
Fezailu'l-Ashab 30;
Fiten 17;
4811-

Ben, Ebu Musa el-Eş'ari, Ebu Mes'ud el-Ensari ve Ammar (ra) ile oturuyordum. Ebu Mes'ud, Ammar'a: "Senin arkadaşlarından herkese dilediğim takdirde bir kulp takabilirim. 

Ama sen hariçsin. Senin hakkında bir şey söyleyemem. Senin, Resulullah (sav)'a arkadaş olduğun günden beri şu işteki aceleciliğinden başka bir kusurunu görmedim!" dedi. Ammar da ona şu cevabı verdi: "Ey Ebu Mes'ud! Ben de ne senden ne de şu arkadaşından, Resulullah (sav)'a arkadaş olduğunuz günden beri, ikinizin şu işteki ağırlığmızdan başka bir kusurunuzu görmüş değilim!" Ebu Mes'ud -zengin birisiydi- şu karşılıkta bulundu: "Ey oğlum! İki hülle (takım) getir. Birini Ebu Musa'ya ver, diğerini de Ammar'a!" Ve ilave etti: "Bunların içinde ikiniz cumaya gidin."
Fiten 18;
Fezailu'l-Ashab 30;
4815-

Ali (ra) dedi ki: "Ben size Resulullah (sav)'dan bir hadis söyleyince, Allah'a yemin olsun Aleyhisselatu vesselam'ın söylemediği bir şeyi söylemektense gökten atılmayı tercih ederim. Ancak benimle sizin aranızda cereyan eden şeyler hakkında konusunca, bilesiniz harp hiledir. 

Zira ben Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini işittim: "Ahir zamanda yaşça küçük, akılca kıt birtakım gençler çıkacak. Yaratılmışın en hayırlısının sözünü söylerler, Kur'an'ı okurlar. İmanları gırtlaklarından öteye geçmez. Okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkarlar. Onlara nerede rastlarsanız onları gebertin. Zira, onları öldürene, kıyamet günü, Allah'ın vereceği ücret var."
Fezailu'l-Kur'an 36;
Menakıb 25;
İstitabe 6;
Zekat 154;
(1066);
Sünnet 31;
(4767);
Tahrim 26;
(7;
119);
4816-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ümmetimde ihtilaf ve ayrılıklar meydana gelecek. (Onlardan) bir grup lafıyla güzel, ameliyle kötü olacak. 

Bunlar Kur'an'ı okuyacaklar, ancak köprücük kemiklerinden aşağı geçmeyecek. Bunlar, dinden tıpkı okun avı delip geçmesi gibi çıkarlar. Onlar, ok, kirişine dönmedikçe bir daha dine geri gelmezler. Bunlar mahlukatın en şeriridir. Onları öldürene ve onlar tarafindan öldürülene ne mutlu! Onlar insanları Kitabullah'a çağırırlar, fakat Kitap'tan zerre kadar nasipleri yoktur." Yanında bulunan Ashab: "Ey Allah'ın Resulü onlann alameti nedir?" diye sordular da: "Tıraş olmak!" buyurdular. (Benzer bir rivayeti Ebu Saidi'l-Hudri'den Sahiheyn kaydetmiştir)
Sünnet 31;
(4765);
Fezailu'l-Kur'an 36;
Menakıb 25;
Edep 95;
İstitabe 6;
7;
Zekat 143-148;
(1064);
Kur'an 1O;
(1;
204;
205);
Zekat 79;
(5;
87);
Tahrim 26;
(7;
119);
4817-

Hz. Enes (ra)'ten gelen bir rivayette (Resulullah şöyle) buyurmuştur: "Onların alameti tıraş ve saçın yolunmasıdır. 

Onları gördüğünüz zaman öldürün."
Fezailu'l-Kur'an 36;
Menakıb 25;
Edep 95;
İstitabe 6;
7;
Zekat 143-148;
(1064);
Kur'an 1O;
(1;
204;
205);
Zekat 79;
(5;
87);
Tahrim 26;
(7;
119);
4818-

Resulullah (sav)'ın Huneyn dönüşünde bir adam yanına geldi. Bu sırada Hz. Bilal'ın eteğinde gümüş (para) vardı. Resulullah (sav) bundan avuç avuç alıp insanlara dağıtıyordu. Gelen adam: "Ey Muhammed! Adil ol!" dedi. Aleyhissalatu vesselam (öfkeli olarak); "Yazık sana! Ben de adil olmazsam kim adil olabilir? Eğer adil olmazsam zarara ve hüsrana düşerim!" buyurdular. Hz. Ömer atılıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bana müsaade buyurun şu münafığın kellesini uçurayım!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Halkın "Muhammed arkadaşlarını öldürüyor" diye dedikodu yapmasından Allah'a sığınırım. Bu ve arkadaşları Kur'an okurlar (ama okudukları) hançerelerinden aşağı geçmez. Dinden, okun avı delip geçtiği gibi çıkıp giderler!" buyurdular. [Metin Müslim'inkidir.]

Humus 16;
Zekat 142;
(1063);
4819-

Hz. Hafsa (ra)'nın yanına girdim ve: "(Ali ile Muaviye (ra)'nin Sıffin'deki hadiseleri sebebiyle) halka gelenleri görüyorsun. (Şimdi Harameyn ve başka yerde hayatta kalan sahabeleri toplayıp fikirlerini almak istiyorlar.) Bu hilafet ve emirlik meselesinde bana hiçbir hak tanımadılar (bu sebeple gitmek istemiyorum, ne dersin?)" dedim. "Katıl. Çünkü onlar seni bekliyorlar. Onlardan geri durmanı, onların bir muhalefet saymalarından korkarım!" dedi ve Abdullah, oraya gidinceye kadar Hafsa onu bırakmadı. (Hakemlerin hüküm vermesinden sonra) Hz. Muaviye bir hutbe irad etti ve (Abdullah'la babası Ömer'i kastederek) dedi ki: "Kim bu hilafet meselesi hakkında bizimle konuşmak isterse kendini bize göstersin (meydana çıksın). Şurası muhakkak ki biz, halifeliğe ondan da babasından da ehakkız." Habib İbnu Mesleme der ki: "Abdullah'a: "Ona cevap vermedin mi?" dedim. Abdullah cevaben: "Bu işe senden daha ehak olan, İslam adına sana ve babana karşı (Uhud'da, Hendek'te) mücadele vermiş olan Ali (ra)'dir!" demek istedim. Fakat, herkesin arasına tefrika sokup, kan akıtacak ve istemediğim bir manaya çekilecek bir kelime sarfetmekten korktum. Allah'ın (sabredene) cennette hazırladığı mükafaatları da hatırlayarak (Muaviye'ye) karşılık vermedim" demiştir. Habib İbnu Mesleme: "Bu tavrı takdir ederek: "Sen bir fitneden (inayet-i ilahi ile) korunmuş ve (ciddi) bir felaketten muhafaza edilmişsin!" dedim" der.

Megazi;
29;
4820-

İlk fitne, yani Hz. Osman (ra)'ın şehid edilmesi vukua geldiği zaman Ashab-ı Bedr'den kimseyi hayatta bırakmadı. Sonra ikinci fitne yani Harra hadisesi vukua geldi. Bu da Hudeybiye ashabından kimseyi hayatta bırakmadı. Sonra üçüncüsü vukua geldi. O da insanlar arasında akıl ve kuvvet (sahabe) bırakmadı.

Megazi 11;
4822-

Hz. Enes İbnu Malik (ra)'in yanına girdik. Haccac'ın bize yaptıklarını şikayet ettik. "Sabredin," buyurdu. "Zira öyle günlerle karşılaşacaksınız ki, her yeni gün, gidenden daha kötü olacak. Bu hal Rabbinize kavuşuncaya kadar devam edecek. Ben bunu, Resulünüz (sav)'den işittim."

Fiten 6;
Fiten 36;
(2207);
4825-

Ceddim bana dedi ki: "Ben Ebu Hüreyre (ra) ile beraber Medine mescidinde oturuyordum. Yanımızda Mervan da vardı. Bir ara Ebu Hüreyre (ra): "Ben, sadık ve masduk olan Resulullah (sav)'ın şöyle buyurduklarını işittim: "Ümmetimin helak olması Kureyş'e mensup [aklı kıt] bir grup çocukcağızın elleriyledir!" Mervan: "Allah onlara lanet etsin!" dedi. Ebu Hüreyre der ki: "Eğer ben dileseydim falan falan diye onları teker teker ismen sayardım." Said rahimehullah dedi ki: "Ben, Beni Mervan iktidar olduğu zaman dedemle birlikte Şam'a gittim. Orada onları genç oğlanlar olarak görünce: "Ebu Hüreyre (ra)'nin kastettiği bunlar olmasın?" dedi. Ben de: "Sen daha iyi bilirsin" dedim".

Fiten 3;
Menakıb 25;
4826-

Resulullah (sav) (bir gün): "Bana İslam telaffuz eden kaç kişi olduğunu sayıverin" buyurdular. Biz: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim sayımız altı-yedi yüze ulaşmış olduğu halde hakkımızda korku mu taşıyorsunuz?" dedik. "Siz bilemezsiniz, (çokluğunuza rağmen) imtihan olunabilirsiniz!" buyurdular. Gerçekten öyle (belaya maruz kalıp) imtihan olunduk ki, içimizden namazını gizlice kılanlar oldu.

Cihad 181;
İman 235;
(149);
4827-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "(Kıyamet günü, havz-ı kevserime bir kısım gruplar da gelecekler ki, onlar oradan uzaklaştırılacaklar. Ben: "Onlar benim ashabımdır!" diyeceğim. Fakat: "Sen, onların arkandan neler işlediklerini bilmiyorsun!" denilecek."

Rikak 53;
Fezail 32;
(2297);
4828-

Bera İbnu Azib (ra)'e rastladım. Kendisine: "Sana ne mutlu! Resulullah (sav)'la sohbet şerefine erdin. O'na (Hudeybiye'de) ağaç altında biat ettin!" demiştim. Bana şu cevapta bulundu: "Ey kardeşimoğlu! Biz ondan sonra ne bid'alar işledik sen bilemezsin."

Megazi;
35;