|
Ucuz ve zararlı ‘kahramanlık’…
Bir süre önce yaptığı açıklama kendilerine
Türkiye Partisi
olacakları umuduyla bel bağlamış pek çok iyi niyetli sol eğilimli seçmeni düş kırıklığına uğratan ünlü açıklaması hâlâ akıllardadır. HDP Eşbaşkanı
Figen Yüksekdağ
Hanım baklayı ağzından çıkarmış ve demişti ki: “Biz sırtımızı YPG, YPJ ve PYD'ye yaslıyoruz”… Bazıları hariç bu söylediklerini herkes “PKK'ya yaslıyoruz!” diye okumuştu…

Aslında kendilerine yakın olan fakat sadece bu nedenle “Ben teröristlere, katillere oy vermem!” diye huzursuz olup oyunu esirgemiş bu kitle, bir kez daha düş kırıklığına uğratıldı. Hani tribünlere oynadığı bilinmeyen Yüksekdağ bu kez ikinci bir bakla çıkarmış ağzından ve anayasal bir görev olan milletvekili yeminini biraz (!) çarpıtan Leyla
Zana
Hanım'ın “Demokratik bir tutum içinde olduğunu” iddia etmiş.

Oysa ünlü halk deyişi vardır: “Az hamilelik olmaz!” derler… Yemini çarpıtmanın azı çoğu olmaz milletin gözünden. İttifakları bozar. İttifaklar bozulursa da HDP
tiğteber şâh-ı merdan
(Kubbealtı'na göre: Elinde avucunda bir şey kalmamış, her şeyini kaybetmiş bir şekilde) ortada kalıverir…

Sayın Eşbaşkan öyle bir hava yaratıyor ki; Leyla Hanım peşmerge kıyafetiyle elinde bir 'Keleş'le çıksa kürsüye neredeyse, “Ne var bunda? Metafor kullanma da mı yasak. Demokratik hakkıdır Leyla Hanımın!” diyecek.

Figen Hanım bir de neden tüm HDP milletvekili adaylarının (bildiğimiz milletvekillikleri o yeminden sonra yasallık kazanıyor) etmediğini açıklasa da bu 'demokratik'(!) tutumun yaygın bir anlayış mı yoksa bireysel bir özgürlük meselesi mi olduğunu anlasak…

Zana hanımın bu 'demokratik tutumu' (!) genel hatlarıyla zaten 'tiğteber şâh-ı merdan' durumunda olan muhalefetin elini daha da zayıflatmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin, “Ben seni tanımıyorum” yapanlara karşı ne tür bir tepki verdiğini anlamak için tarihe şöyle bir göz atmakta yarar var. Çünkü; bizim genlerde o tarihin izleri var…

Bir 'mutluluk'tur gidiyor...

Yardımcı İletişim Danışmanı arkadaşlarımızdan
Nihan Karagöz
hanımın e-posta mesajı olmasa fark etmeyeceğim. Üç tane reklam filmi göndermiş arkadaşımız. Diyor ki: “Şunları bir yorumlasak mı?”…

Seve seve…

O gazetede yazmamı kastetmemiş tabii. Teorik ve mesleki bir platforma çekmek istemiş konuyu. Oysa bizce konu o kadar popüler ve ilginç ki, okurlarımız dâhil pek çok kimseyi ilgilendirir. Onun için burada tartışmakta yarar var…

Reklam filmlerinden biri
Ülker
'in. Adı: “
Mutluluk her yerde
”… Diğeri
Kahve Dünyası'
nın. Onun da adı: “
Hepimizin Ortak Noktası
”… Üçüncüsü Sek'ten geliyor… (Sek Süt olduğu sonuna kadar pek anlaşılmıyor. Sonunda da da markayı hayal meyal görüyoruz, adını da zar zor duyuyoruz zaten…) Reklam filminin adı: “
İyilikle Beslen
”…

Üç reklamın da pek çok ortak yanı var:

Üçünde de çok popüler müzikler ve çok ilginç, akılda kalıcı söz düzenleri var… En akılda kalanı tabii ki üçüncüsü. Çünkü
Cem Karaca
'nın bir zamanların çok popüler şarkısını almışlar: “Bugün sen çok gençsin yavrum / Hayat ümit neşe dolu / Mutlu günler vadediyor / Sana yıllar ömür boyu / Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni / Doğarken ağladı insan, bu son olsun, bu son…”

Üçü de çok iyi yapılmış; çok hoş filmler. Çekimler güzel, çocuklar güzel, insanlar güzel, manzaralar güzel, gösterilen hayatlar güzel…

Bir mutluluk tablosudur ki, değmeyin gitsin…

Üçünün bir ortak yanı daha var ki, bizce gerek marka yönetimi açısından, gerekse iletişim strateji ve taktiği itibariyle üçünün de olumlu yanlarını neredeyse alıp götürüyor…

Üçü de mutluluk üzerine… Hem de abartı derecesinde…

Peki bu 'Mutluluk' meselesini esas satan ve bunu yıllardır yapan hamgi markadır?..

Sorunun yanıtını derslerde “
Algı Operasyonu
” kavramını yalan yanlış Kara Propaganda yerine kullananları eleştirirken verdiğimiz klasik örnekle vermeye çalışalım. Sorarız arkadaşlara: “
Coca-Cola ne satıyor sizce
?”… Hep bir ağızdan cevap verirler:
Mutluluk

Kimse Coca-Cola'nın şeker (ya da sun'î tatlandırıcı), CO2, su, karamel gibi bir usare sattığını söylemez…

“ABD halkı ABD'nin Irak'a neden müdahale ettiğine inanır?” diye de sorabilirdim… Alacağım cevap mutlaka “Özgürlük, Barış ve Demokrasi getirmek için” olurdu…

Konumuza dönüp Nihan hanım için nihaî tespiti yapalım: Bu üç başarılı markamızın yaptığı bu güzelim üç 'mutluluk filmi' her gösterilişlerinde kendilerinden çok Coca-Cola'ya hizmet ederler Nihan hanım. Çünkü bu alanı Coca-Cola uzun yıllardır sahiplenmiştir. Örneğin Koç'un meslek liselerimizin meselesini sahiplenmesi gibi…
#Algı Operasyonu
#markalar
#yeni meclis
#Kara Propaganda
il y a 8 ans
Ucuz ve zararlı ‘kahramanlık’…
Hikayenin koptuğu yer
Ayrı dünyalara ait iki kavram
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…