Ezel''in senaristi Kerem Deren''in yeni dizisi diye haberler çıktı önce. Ezelseverler meraklandı. Ancak etkin bir reklam kampanyası yürütülemedi. Yeterli ilgiyi toplayamadıklarını düşünmüş olacaklar ki dizinin yayın tarihi değiştirildi ve son olarak Uçurum, 21 Şubat Salı günü ATV ekranlarında izleyici ile buluştu.

Aynı gün grubun yayın organı Günaydın''da manşetten verildi haberi. Karakterler teker teker tanıtıldı. Moldova''dan zorla getirilip burada fuhuşa zorlanan kadınların hikayesinin anlatıldığı yapımda, karakterlerden biri Nur''du. Fahişelikten mamalığa geçmiş bir tip olarak tanıtılan karakterin adı gazete haberinde ''Nur Serter'' olarak yer aldı. Ve ortalık karıştı.

CHP Milletvekili Nur Serter, isminin böyle bir karaktere verilmesine tepki gösterdi. Rezalet dedi. ''Şahsıma hakaret etme amacıyla yapılmıştır'' dedi. Gazeteyi görünce RTÜK''ü ve kanal yöneticilerini arayıp uyarmış, ''dizide ismimi kullanmayın'' diye. Hukuki süreci de başlatmış.

Haberi duyan herkes şaşırmıştır elbette. Ben bu kadar hesaplı bir şekilde, bir insana hakaret etme amacı güderek fahişe karakterine isminin verilebileceğine inanmak istemedim ilk etapta. Ama durum ayan beyan açıktı.

Ve çok geçmeden yapım şirketi yazılı bir açıklama gönderdi.

Süreç Film, yaptığı açıklamada bunun tamamen editoryal bir hata olduğunu söyledi. Aslında Nur Sertaç olarak düşünülen ismin Nur Serter olarak yanlışlıkla yazıldığını belirttiler.

Yazı dünyasından uzak bir ismin bu izahı kabul etmesi mümkün değil. Zaten sosyal medyada da dalga konusu oldu durum. Ama aslında olabilir, yani böyle bir hata pekala yapılabilir. Bir isim yazarken akla öncelikle daha sık yazılan soyad gelir kimi zaman. Mehmet Ali Erbil yazmak isteyen bir haber editörü Mehmet Ali Birand yazabilir mesela.

Ortada sadece editoryal bir hata varsa geriye tek bir şey kalır. Güçlü bir özür dilemek. Af dilemek. İncinen kişiyi ''derdim seni incitmek değildi'' diye ikna etmek.

Yapıldı mı? Hayır.

Daha bu fırtına kopmadan Günaydın''da özür dilenebilecekken bu özür esirgendi.

Sonrasında yapılan yazılı açıklama da yeterli değil. Bugünkü Sabah Gazetesi''ne bakınca ''birini incitmenin mahcubiyeti'' sezilmiyor maalesef.

Tüm bunların yanında dizi ilk bölümüyle bütün gazetelerde haber olmayı başarıyor tabi. Ve yine aynı soruya gelip takılıyoruz: Reklamın iyisi kötüsü olur mu?..