|
CHP Kandil’in sınavından geçti…

Kandil’den HDP’ye gönderilen talimat açıktı. Mealen denilen şuydu:

“Seçimin kilit partisisiniz. Size muhtaçlar. O yüzden rolünüzü iyi oynayınız. Çantada keklik olmadığınızı gösteriniz. Tezkere konusunda CHP’yi açık tutum almaya davet ediniz. HDP’yi açıktan muhatap almayan ve tezkere konusunda da evet diyen bir CHP ile yol yürüyemeyeceğinizi aleni belirtiniz.”

HDP bu talimat doğrultusunda tavrını net bir biçimde ortaya koydu. CHP’ye adeta siyasi bir ültimatom verdi. Başka bir deyişle rest çekti.

Kandil’in HDP üzerinden CHP’ye gönderdiği mesajın taşıyıcı aktörlerinden biri olan HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer’in attığı şu tivit her şeyi gayet iyi açıklıyordu aslında: “CHP tezkereye ‘Evet’ diyecekse hiçbir Kürt, ‘CHP, daha iyidir’ diye oy vermemeli.”

CHP Kandil üzerinden HDP’ye, HDP üzerinden de kendisine yapılan bu uyarı üzerine pozisyonunu değiştirdi. 2015’ten itibaren Irak-Suriye tezkerelerine “Evet” diyen CHP bu kez “Hayır” diyeceğini açıkladı. Bu tavır, Kandil/HDP hattında olumlu karşılandı ve alkışlandı.

HDP’NİN ÇİFTE STANDARDI

HDP sınır dışına asker gönderilmesine “Savaş politikalarına hayır” gerekçesiyle karşı çıkıyor. Oysa gerçekte PKK’ya karşı Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde sürdürülen mücadeleden duydukları rahatsızlığın bir kılıfıdır bu. Türk ordusu DEAŞ’e karşı operasyon yaptığında buna karşı çıkmayan HDP’nin PKK söz konusu olduğunda “savaşa hayır” demesi manidardır.

Daha manidar olanını söyleyeyim. HDP, PKK’nın elindeki Kobane’yi almak için DEAŞ saldırıya geçtiğinde Türkiye’nin askeri gücüyle müdahale etmesi çağrısında bulunmuştu. PKK ve PKK’nın elindeki kantonal yönetimi korumak için sınır dışına asker gönderilmesini istemişti. O zaman sormazlar mı: Sınır ötesine asker gönderilmesine prensipte karşı iseniz niye böyle bir istekte bulundunuz? Hatta bununla yetinmeyip Kandil’in açık talimatıyla milleti her yerde sokağa nasıl çağırdıklarını hatırlayınız. Bu çağrı üzerine Diyarbakır’da sokağa çıkan vandalların nasıl gencecik Yasin Börü’yle birlikte onlarca insanımızı katlettiklerini hatırlayınız. Demek ki HDP’nin asıl derdi PKK’yı korumak ve kollamaktır. “Savaşa karşıyız, barış istiyoruz!” sözleri birer kandırmacadan ibaret. Sahiden savaşa ve teröre karşı olmuş olsalardı ABD ve kimi bölge ülkeleri tarafından bir savaş/terör makinesi olarak kullanılan PKK’ya da karşı olduklarını açıklamaktan geri durmazlardı. Yapamazlar, zira PKK’nın emrindeki siyasi bir aparattan öte bir şey değiller.

CHP, MİNAREYE KILIF ARIYOR

Kandil HDP’ye talimat veriyor. HDP, CHP’ye rest çekiyor. CHP, HDP’nin istediği doğrultuda pozisyon belirliyor. Her şey bu kadar net iken CHP kalkıp gözlerimizin içine baka baka gerçeği çarpıtma yoluna gidiyor.

Nasıl mı? Anlatayım.

Tezkerede geçen “yabancı asker” ifadesiyle ne kastedildiğini bilmedikleri ve hükümet adına da kimsenin kendilerini bu konuda bilgilendirme gereği duymadıkları için tezkeye “hayır” dediklerini söylüyorlar.

CHP ya geçmişte yapıp ettiklerinden habersiz ya da aklımızla alay ediyor resmen.

Benim de Meclis’te bulunduğumuz dönemlerde CHP Irak-Suriye tezkerelerine hep “evet” dedi. 2015’den 2020’ye kadarki süreçlerde CHP’nin oyunun rengi hep “evet” oldu. O tezkerelerin hepsinde de “yabancı askerler” ibaresi vardı. Tezkerelerin metni hep aynıydı. Zira süre dolmadan önce aynı metinler tekrar onay için Meclis’e sunulurdu. Anayasa’nın 92. maddesine göre, sınır ötesine asker gönderme ve yabancı asker kabulü Meclis’in iznine tabiydi. Önceleri yürütmenin başı olan Başbakan, sonra da Cumhurbaşkanı Meclis’e bu metinleri gönderirdi. Meclis’te aynı metinleri onaylardı. Yani kendisine ait bir yetkinin kullanımını Başbakana/Cumhurbaşkanına verirdi. Bu rutin bir işlemdi. Ve CHP’nin 2015’den 2020’ye kadar “evet” dediği tezkerelerin hepsinde de “yabancı asker” ibaresi vardı. Şimdi ne oldu da Kandil’in/HDP’nin resti sonrasında “hayır!” diyen CHP “yabancı asker” deyimini gerekçe olarak gösterme gereği duydu?

O vakit sormazlar mı: Niçin aynı mahiyetteki tezkerelere yıllar yılı “evet” dediniz?

CHP’nin çalınan minareye kılıf bulmak adına ortaya attığı diğer iddialara cevap vermek bile abesle iştigaldir.

Gerçek şudur: Kılıçdaroğlu CHP’si HDP olmadan siyaseten varlık gösteremeyeceğini çok iyi biliyor. HDP de CHP’nin bu mahkûmiyetini çok iyi kullanıyor. CHP bugün HDP tarafından siyaseten rehin alınmış durumdadır.

İYİ PARTİ KİMİN MÜTTEFİKİ?

Kılıçdaroğlu CHP’sinin Erdoğan düşmanlığı üzerinden savrulduğu yer, sadece siyaseten değil ülkenin bekası ve ülkenin terörle mücadelesi adına da hayırlı bir yer hiç değil.

Tezkeredeki tavrıyla CHP ve HDP’den farkını ortaya koyan İYİ PARTİ’nin Erdoğan karşıtlığı ekseninde geliştirilen siyasi ittifak ilişkilerine dikkat etmemesi kendisi için hiç de iyi olmaz. Zira HDP’yi PKK’nın yanına konumlandırdığını söyleyen bir İYİ PARTİ şayet HDP’nin siyasi rehini olan CHP ile ittifak ilişkisini sürdürürse kaçınılmaz olarak HDP üzerinden hesaba çekilmekten kurtulamayacaktır.

İYİ PARTİ’ye sorarlar: Madem HDP’yi PKK terör örgütünün yanına konumlandırdığınızı söylüyorsunuz, o vakit HDP’siz yol yürümeyen CHP ile iş tutmanız ne iştir?

İYİ PARTİ’nin “HDP ile asla, ama CHP’siz de asla!” diyen ittifak politikası, CHP üzerinden HDP’nin de içinde olduğu bir ittifak sisteminin zımnen kabulü değilse nedir?

#CHP
#HDP
#PKK
2 yıl önce
CHP Kandil’in sınavından geçti…
Sabır
Saate hiç bakmadım
Kara dinlilerle milletin savaşı
Cemaatle mücadele bayrağı Afrika’da
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…