|
Broken Hill: İlginç bir savaş hikâyesi
Gül Muhammed ve Molla Abdullah adlı Afgan ve Hintli iki Müslümanın halifelerinin cihat fetvasını yerine getirmek üzere Broken Hill'de bir saldırı gerçekleştirdiler. Saldırıda ters giden bir şeyler vardı; zira burada bu iki Müslüman genç, savaş treni olarak düşündükleri bir trene ateş açarken yanlışlıkla sivillerin olduğu bir trene saldırmış ve dört kişinin ölümü, altı kişinin de yaralanmasına sebep olmuşlardı. Saldırılar neticesinde olaylar büyümüş, Osmanlı-Avustralya savaşı patlak vermişti. Saldırının başlangıç yeri olan Broken Hill'de olaydan sonra iki adet mektup bulundu. Bunlar Gül Muhammed ve Molla Abdullah'ın yani savaşı başlatan bu iki gencin kaleminden çıkmıştı.

Mektupta Molla Abdullah'a ait şu ifadeler yer alıyordu:

"Ben Allah'ın önünde zavallı günahkar bir kulum ve onun merhametini istiyorum. Bu ülkede yaşayan fakir birisiyim. Bir gün belediye denetçisi beni suçladı. Bir başka gün ben ona yalvardım yakardım, beni dinlemedi. Sinirli bir şekilde oturup derin derin düşünürken Gül Muhammed geldi. Kendi üzüntülerimizi birbirimize anlattık. Kendi isteğimle onun planlarına katıldım ve Allah'tan benim için kolay bir ölüm olmasını istedim, dinim açısından. İkimizin de kimseye bir düşmanlığı yok. Padişaha ve Kur'an'a karşı gelmek istemiyorum sadece denetçiye karşı bir kinim vardı, önce onu öldürmek istedim, başka kimseye kinim yoktu.”


Gül Muhammed'e ait olduğu belirtilen diğer mektupta da şunlar yazılmaktaydı: "Merhametli olan Allah ve Peygamberi Muhammed'in adı ile. Bu zavallı günahkâr, Sultan'ın bir kuludur. Benim adım Gül Muhammed, Sultan Hamid Han'ın mekânını dört defa ziyaret ettim savaşmak için. Sultan tarafından imzalanmış emir ve mühür elimde, kemerimde şimdi, eğer silahla ya da tabanca mermileri ile yok olmazsa üzerimde bulursunuz. Sizin adamlarınızı öldürmem gerekiyor kendi inancıma ve Sultan'ın emrine göre. Kimseye karşı düşmanlığım yok bunu da kimseye danışmadım ve bilgilendirmedim. İnananlara elveda."



İki Afgan tarafından yazıldığı iddia edilen mektuplardan Gül Muhammed'e ait olanında ilginç bir şekilde Sultan'ın imzasına ve mührüne rastlanamadı. Yine Gül Muhammed'e ait olduğu öne sürülen mektupta da ifadenin aksine emir ve mühür kemerde değil, bir taşın altından çıktı.



Her ne kadar mektupların içeriğine ilişkin tartışmalar devam etse de, bazı tarihçiler bu durumun İngiltere ve Avustralya tarafından planladığını ve planın başarılı bir şekilde işlediğini savunmakta. Dönemin yasaları, zorunlu askerliğe izin vermediği için böyle bir planın yapıldığını savunan Broken Hill Tarih Kurumu Başkanı Densie ise şunları söylemektedir: "Bölge halkı savaşa karşı gösteriler yapıyor ve kasabadan savaşa giden gönüllüleri taşıyan trenleri taşlayıp camlarını kırıyordu. Onların savaşa gitmesine karşı gösteriler yapıyordu. Çünkü savaşın onlarla ilgisi olmadığını biliyorlardı. "



Sonuç ne olursun ister komplo ister gerçek bir vaka. Herkes istediğine kavuşmuştu. Olay Avusturalya'nın birçok köşesinde infial yaratmış ve onların milliyetçi duygularını kabartmıştı. Sadece Broken Hill'deki Müslümanlar değil, Osmanlı'nın ittifak yaptığı Almanlar da Avustralyalıların hedefi olmuştu. Yabancı düşmanlığı o kadar artmıştı ki birçok kişi bulundukları şehri veya ülkeyi terk etmek durumunda kalmıştı. Çok kısa bir süre sonra Britanya İmparatorluğu, Avustralya ve Yeni Zellanda'nın Anzak birliklerini de savaşa çağırdı. İçlerinde Broken Hill'den de olan 20.000 Anzak, Gelibolu'ya savaş için geldi. Avrupa'da eğitim gören Anzak birlikleri ve Avusturalya'dan gelen Anzak birlikleri birkaç ay sonra kendilerini Gelibolu'da buldu.



Broken Hill olayından 101 yıl sonra, bugün hala müze olarak kullanılan yerde, piknik treni saldırısının gerçekleştirildiği bölgede New South Wales eyaletinden getirilen temsili bir vagon bulunuyor. Piknik treninin geçtiği güzergah ise yaşanan olaydan yıllar sonra değiştirildi. Saldırıya uğrayan ve resimlerde üzerinde kurşun delikleri görünen tren vagonunun nerede olduğu bilinmiyor; ancak benzer vagonlar ve lokomotif hala tren müzesinde bulunuyor. Bunun dışında, Gül Muhammed ve Molla Abdullah tarafından kullanılan Osmanlı Bayrağı ve iki tüfek müzede sergilenenler arasında. Özetle dünyanın öbür ucunda bizimle doğrudan ilişkisi olan bir hikâye ve bu hikâyenin bir müzesi bulunuyor.

#Broken Hill
#Gül Muhammed
#Molla Abdullah
8 yıl önce
Broken Hill: İlginç bir savaş hikâyesi
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler