|
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan önceki gün önemli bir açıklama yaptı. Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e
karşı açtığı soykırım davasına Türkiye’nin müdahil olacağını
duyurdu. Bu karar Ankara’nın Gazze diplomasisinde
yeni bir aşamayı, ikinci fazı
işaret ediyor. Bu yeni durum
tek taraflı adımlarla sürece müdahale
olarak özetlenebilir.

Bu değişimin sebebi ise ABD’nin diplomatik çabaları boşa düşürmeye dönük “bölme operasyonudur”. Ankara bu operasyona yanıt vermektedir. ABD’nin ne yapmaya çalıştığına aşağıda değineceğim ancak önce vurgulamam gereken birkaç husus var.

Gazze’de yaklaşık yedi aydır süren bir katliam var. Ankara bu katliamı engellemek için en başından bu yana yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor. Türk diplomasisi en başından bu yana krize çözüm
odaklı
yaklaştı. Ateşkes ve insani yardım, öncelikli hedefti. Ancak daha fazla kan dökülmemesi için sorunun kökten çözülmesi gerekiyordu. Bunun için de İsrail’in
iki devletli
çözüme
zorlanması
, Filistinli gruplar arasındaki pürüzlerin de giderilmesi gerekiyordu.
Tek başına yapabileceğin şeylerin sınırı var. Ankara bunun farkındaydı. Bu yüzden çok taraflı işbirlikleri oluşturma, böylece İsrail’i
baskılayacak bir diplomatik sinerji yaratma arayışına
girdi.
İsrail’in ateşkes ve iki devletli çözüme zorlanması için önce Körfez ülkeleri bu pozisyona çekildi. Temas Grubu’nun oluşturulmasında inisiyatif üstlenildi. Başta S. Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri ABD’ye “İsrail’le
normalleşme için iki devletli
çözüm şartını” dile getirmeye başladı (Sonraki süreçte ABD de söylemde de olsa bu pozisyona geldi.) Filistinliler arasındaki anlaşmazlıkların giderilmesi için Hamas ve El Fetih’le görüşmeler yapıldı. Hatta taraflar Ankara’da bir araya getirildi. Hamas Ankara’nın girişimleriyle pozisyonunu değiştirdi: 1967 sınırlarına uygun
iki devletli
çözüm
sonrası askeri kanadını lağvetme kararı aldı.

Peki, ne oldu da Ankara Faz-2’ye geçti? Çünkü katliam sürüyor. Ayak oyunlarıyla diplomatik süreç öldürülüyor. Üstelik önemli bölgesel gelişmeler yaşanıyor. Sıralayalım:


ABD KENDİ MASASINI KURMAYA ÇALIŞIYOR
Bir
. ABD ne istiyordu? Gazze’de patlak veren krizin daha fazla büyümesini engellemek. Krizi çözerken İsrail’in güvenliğini sağlamak. Bunu yaparken bölge ülkeleriyle temasta kalmak,
süreci bizzat kontrol etmek
. Yani, sözünü dinleyecek ülkelerle hareket etmek. “Sorun” çıkarabilecek ülkeleri oyun dışında tutmak. (
ABD Dışişleri Bakanı Blinken
ilk Gazze toplantısını Ürdün’de, beş ülke dışişleri bakanının katılımıyla yapmıştı. İlk başlarda Türkiye’yi oyun dışında bırakmak için bir hayli uğraştılar.)
Ankara’nın buna cevabı
Temas Grubu girişimi
oldu. Temas Grubu’yla Ürdün’deki toplantıya katılan beş ülkeye
Türkiye, Nijerya ve Endonezya da dahil oldu.
Yani
bölgesel diplomasi ABD’nin kontrolünden
çıktı da denebilir.
Washington’un buna yanıtı şubat ayında düzenlenen
Münih Güvenlik Konferansı
’nda geldi.
ABD burada Türkiye, Nijerya ve Endonezya’yı dışarıda bırakarak farklı bir masa kurmaya çalıştı.
ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa Dışişleri Bakanları Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden mevkidaşları ile bir araya geldi.
Daha sonra ortaya çıktı ki
ana menüde iki devletli
çözüm
karşılığında Riyad-Tel Aviv normalleşmesi vardı.
Yani odak Gazze’den kayıyordu. Ankara bu gelişmeyi
“Temas Grubunu bölme, zayıflatma operasyonu”
olarak okudu. Bu yüzden el yükseltti, kontrollü gerilimle dikkatleri yeniden Gazze’ye yoğunlaştırmayı amaçladı. Buradaki bir amaç da Gambiya’da yapılması planlanan Temas Grubu toplantısında üye ülkelerin daha cesur kararlar alabilmesini sağlamaktır.
Bazı Temas Grubu
üyelerinin
davaya taraf olması sürpriz olmayacak.

İSRAİL ABD’NİN BURNUNA HALKAYI TAKTI
İki.
ABD
, İsrail’e
daha fazla baskı yapmak istemediğini artık gizlemiyor.
ABD, İsrail’de savaş kabinesi üyesi Gantz üzerinden bir iktidar değişimi planlarken Netanyahu Şam’da İranlı komutanları vurdu. Kriz gündemini değiştirdi. Dikkatleri Gazze’den farklı bir yere çekti. ABD’nin burnuna halkayı taktı, Batı’yı arkasında hizaladı. Krizi kasım ayında yapılacak ABD seçimlerine kadar uzatma şansı yakaladı. Biden, Netanyahu karşısında kaybetti.
Üç. Süreç Netanyahu’yu cesaretlendirdi. Refah’a saldıracaklar. İsrail Genelkurmay Başkanı
“Kuzeye operasyon hazırlığı yapıyoruz”
açıklamasında bulundu (İsrail-İran geriliminin ardından sıranın Lübnan’a geleceğini yazmıştık.) Uluslararası basında yer alan haberlere göre İran da Suriye’nin güneyindeki milislerini İsrail sınırından uzaklaştırdı.
Dört
. İsrail
diplomasi girişimlerinin tamamını sabote etti.
Ankara’daki görüşmelere katılan Hamaslı yetkili suikaste uğradı. Hamas’la ateşkes görüşmelerinin yapıldığı ve umutların yükseldiği bir dönemde siyasi büro şefi İsmail
Haniye’nin
üç çocuğu
ile dört torunu
öldürüldü. Onlar özellikle seçilmiş hedeflerdi. Hamas’ın masadan kalkması, böylece çatışmaların uzaması amaçlandı.

ÇİN’İN HAMLESİNE DİKKAT!
Beş
. İsrail aleyhine dava açan
Güney Afrika
üzerinde
büyük bir baskı
kuruldu. ABD ülkeye karşı yaptırım hazırlığına başladı. (Benzer bir yaptırım tehdidi Netanyahu hakkında tutuklama kararı çıkarmaya hazırlandığı iddia edilen Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkilileri için de sözkonusu.)
Altı
. İsrail’in ateşkes teklifini adil olmasa da kabul etmesi için Hamas ablukaya alındı. Bu baskıda ana rolü ABD oynuyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken “Hamas’a iletilen teklif İsrail
açısından olağanüstü derecede cömert”
ifadelerini kullandı. (Çin doğan boşluğu görmüş olmalı ki krize müdahale etmeye başladı. Daha önce İran ve Suudi Arabistan’ı Pekin’de masaya oturtmuştu.
Bu kez ulusal uzlaşı için El Fetih ve Hamas yetkililerini başkentinde ağırladı
.)
Özet: ABD’nin yangından mal kaçırma ve İsrail ile S. Arabistan’ı buluşturma çabası,
Hamas’ı iki devletli
çözüm
iradesi ortaya konmadan, baskıyla ateşkesi kabul edeceği bir noktaya götürüyor.
Üstelik ABD bu süreci dar kapsamlı, kontrollü bir şekilde, kendi kurduğu masada yürütmek istiyor. Meselenin nereye varacağını bekleyip göreceğiz.
#Politika
#ABD
#İsrail
#Yahya Bostan
16 gün önce
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
Neden kader meselesi
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’
Bir sen bir ben bir de aile