Pandeminin gölgesinde geçen kötü bir sezonun ardından Galatasaraylı oyuncular futbolu çok fazla özlemişler, sanki hiç ara verilmemişcesine hırslı, arzulu ve istekli bir başlangıç yaptılar maça.

Liglerin seyircili oynanıp oynanmaması tartışmalarının yaşandığı bir ortamda Türk Telekom Stadyumu hınca hınç doluymuşcasına yüksek bir tempoda oynanması da ayrı bir keyif verdi doğrusu.

Yeni transferler Omar ve Emre Kılınç inanılmaz diri gözüktüler. Sanki uzun zamandan beri takımın içindeydiler. Ayrıca uyum sorunu yaşamamaları da takım adına en büyük kazanç.

Arda her şeye rağmen Başakşehir’deki görüntüsünün aksine Galatasaray’da pazu bandını yıllar sonra koluna takmasıyla takıma çok fazla katkı sağlayarak abilik yapabilecek durumda olduğunu da göstermiş oldu.

Sahada kaldığı sürece elinden geleni yaptı. Maç eksiğini giderdikçe özlediğimiz Arda'yı izlemeye devam edeceğiz.

Belhanda, Feghouli, Falcao kaliteleri ve uyumlarıyla fark yarattılar. Falcao’nun bu hırsı ve arzusu ile takıma çok fazla katkı sağlayacağına da tüm taraftarlar hemfikirdir diye düşünüyorum.

Belhanda’nın yaptığı top kayıpları sonrası presi sürdürmesi ve telafi etme çabası içerisinde olması çok önemliydi.

Taylan inanılmaz diri gözüktü. Tam görev adamı. Uzun zamandır eksik olan Ayhan Akman tarzı bir hırs ve mücadelesiyle genç yaşına rağmen üzerindeki büyük yükü kaldırabileceğinin sinyalini daha ilk maçtan vermiş oldu.

Bu performans ve tempo arttıkça Galatasaray daha da iyi olacak.

Muslera’nın olmayışı büyük bir handikap, umarım çabuk iyileşir ve kalesine bir an önce döner.Onun da bu takıma katılması ile puzzle’ın tüm parçaları tamamlanmış olacak ve özlenen Galatasaray geri gelecek.