Sefalet ile sefahat arasında

04:004/02/2025, Salı
G: 4/02/2025, Salı
Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Genç dimağlar önce varlığın, hayatın ve değerlerin manasızlığı ile hacamat ediliyor; daha sonra özgürlük adı altında insan nefsini yücelten hazcılık ve bireycilik gibi yaşam felsefeleri zerk ediliyor. Kişinin kendi fiziksel ve duygusal tatmini, bu dünyada itibar ettiği tek değer haline geliyor. Bir bakıma sefalet ve sefahat arasında bir tercih sunuluyor gençlere.

Numan Aka / Yazar

Bolu Kartalkaya’da meydana gelen yangın afeti tüm milletimizi derinden sarstı. Ardından daha da üzücü şeyler yaşandı. Öncelikle ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa ve tüm kazazede yakınlarına sabır ve metanet diliyorum.

İhmaller zincirinin yanı sıra esef verici olan mevzuların başında, sosyal medya üzerinden organize olan bazı gençlerin ölenler ve yakınlarıyla dalga geçmek üzere örgütlenmesi geliyordu herhalde. Sosyopatlığın sınırlarında dolaşan ve kesinlikle bir avuç kayıp genç diyemeyeceğimiz benzeri kişilere iki sene önce yaşadığımız büyük deprem felaketinde de rastlamıştık. Bu gayrı insani, gayrı vicdani eğilime sahip olanların sayısı azalmak bir yana sosyal medyanın katkısıyla sayıları ve cüretleri daha da artıyor. Bu tür gruplara yön veren temel düşüncenin, çağımızın düşünce hastalıklarından biri olan nihilizmle bağı dikkat çekiyor.

İNSANLIĞIN ÇIKMAZ SOKAĞI

Günlük hayatımızda “evrende biz toz zerresi kadar bile değerli değiliz”, “hayatın hiçbir anlamı yok”, “sadece aşağılık hayvanlarız” gibi çok düşünülmeden hiddetle ya da alaycı bir eda ile sarf edilen cümleler sık sık kulağımıza çalınır. Ya okuduğumuz bir kitapta, ya izlediğimiz bir filmde veyahut popüler bir şarkıda sürekli karşımıza çıkar bu yargılar. Pozitif bilimci, çevreci ya da düpedüz eyyamcı türleri mevcuttur. Hatta gençler arasında böylesi beylik laflar etmenin deyim yerindeyse fiyakalı olduğu bile söylenebilir.

Varlığı, insani değerleri ve ahlâkı reddeden bir akım olarak öne çıkıyor nihilizm. Her türlü din, ideoloji, inanç ve değeri yok sayan nihilistlerin halihazırda yaşayan birer varlık olarak varlığı inkâr etmek dolayısıyla düştükleri çelişki bir yana hayli aktif ve neredeyse her köşe başında karşımıza çıkıyor olmaları bir rastlantı değil. Madden ve manen yıkıcı bu düşüncenin özellikle gençler arasında bu denli yaygınlaş(tırıl)masındaki kök neden modernizm çünkü...

NİHİLİZMDEN MATERYALİZME GEÇİŞ

Nihilizmin, tüm yıkıcılığına rağmen modernizm düşüncesi içerisinde hala tutuluyor oluşu ve oynadığı rol oldukça dikkate değer. Materyalizmin ön terbiye aracı olmak gibi bir işlevi var çünkü. Gençlerin aileden ve toplumsal diğer kurumlardan aldığı manevi değerleri kazıyarak toplumla ve irfanıyla bağını koparıyor. Yetişkinliğe yelken açan genç dimağlar önce varlığın, hayatın ve değerlerin manasızlığı ile hacamat ediliyor; daha sonra özgürlük adı altında modernist düşüncenin, insan nefsini yücelten hazcılık ve bireycilik gibi yaşam felsefeleri zerk ediliyor. Kişinin kendi fiziksel ve duygusal tatmini, bu dünyada itibar ettiği tek değer haline geliyor. Bir bakıma sefalet ve sefahat arasında bir tercih sunuluyor gençlere.

Genç, eğer değersizlik ve anlamsızlık denizinde boğulmaz da kendine zarar vermeden bu noktada tutunabilirse materyalist bir anlayış ve ahlak dışında bir çare olmadığı üzerine sabit bir fikre varacaktır. Artık o, topluma faydalı “modern bir birey” olmaya hak kazanmıştır. “Refah içinde yüzmek” ve “kimseye eyva’llahı olmamak” anlamında özgürlük ve bireycilik en önemli yaşam ilkeleri haline gelir ve ona sahte bir hayat amacı sunarlar.

Gençler bu aşamada hazcılığı, maneviyatla, serkeşliği hakiki özgürlükle rahatlıkla karıştırabilir. Nitekim, din olmadan da ahlakın varolabileceği üzerine dört bir koldan bir propaganda faaliyeti yürütülmektedir. Oysa hayatı ve varlığı, rastgelelik veya hiçlik üzerinden tanımlayan materyalist anlayışın alem şümul bir ahlak geliştirmesi imkansızdır. Fertlerin keyfi ya da baskın toplumun çıkarları ile sınırlı kalmaya mahkumdur. İşlerine gelmediğinde rahatlıkla göz ardı edilecektir.

RUHLARI HASTA EDEN BİR VİRÜS

Nihilizmden materyalizme giden yolda dökülenler oldukça fazladır fakat onlar dahi bir şekilde sisteme hizmet ederler. Örneğin yolunu şaşıran ya da bulamayanlar uyuşturucu, alkol veya kumar bağımlısı olarak “asi/sorumsuz birey” olma rolünü üstlenir. Onların kötü örnekliğinin en büyük faydası, nispeten kendini bahsi geçen kötü alışkanlıklara kaptırmayan, refah ve özgürlük içinde “kendini gerçekleştirme” arayışındaki normal diğerlerini bireysel olarak “şanslı” hissettirmektir. Her şeyi sorgulayan bir ideoloji gibi sunulan nihilizmin kökeniyle yani modernizmle bağının sorgulanmasına kimse müsaade etmez.

Tam bu noktada nihilizmin, kişilik bozukluğuna (psikopati) bağlı bir davranış bozukluğu kabul edilen sosyopatlıkla yakın ilgisine dikkat çekmekte fayda var. Prof. Dr. Erol Göka, sosyopatlığın kökeninin psikolojik bozukluklar olduğunu belirttikten sonra bazı belirtilerini şöyle sıralıyor: İnsanla, toplumla, değerle, prensiple ilgili ne varsa küçümsemek, alaya almak ortak özellikleri. Yasa ve kural tanımıyorlar; onları çiğnemeyi bir tür hayat başarısı olarak görüyorlar. 

Bilinçli olarak tercih edilmediği aşikar bu tür psikolojik rahatsızlıkların modern nihilist düşünceyle irtibatı çok açık. Bir ideolojiden ziyade ruhları hasta eden bir virüs var karşımızda. Toplumsal derinliği, bir başka deyişle toplumsal irfanı yok ederek mevzi kazanıyor ve bireylerin kişiliğinde iyileşmesi zor yaralar açıyor.

TEK KURTULUŞ YOLU DİN

Kur’an-ı Kerim’in rehberliği ve Peygamber efendimizin terbiyesi reddedildiği veyahut tali görüldüğü müddetçe toplum olarak varacağımız nokta dünyayı dört bir taraftan kuşatmış Batı kaynaklı materyalist anlayışın kök salması olacaktır. Yan etkilerinin başında da nihilist eğilimin yaygınlaşması gelmektedir.

Bir insanın manevi terbiyesini kazandığı ilk yer aile ocağıdır. Yaşı ilerledikçe okulu ve arkadaş çevresi etkili olur. Son yirmi yıl içinde okul ve öğretmenlerin yerini sosyal ağların aldığına şahit oluyoruz. Dolayısıyla küçükken iyi terbiye verdiğimizi ve daha sonra iyi bir okula emanet ettiğimizi düşündüğümüz çocuğumuzla eğer ilgilenmezsek ne idüğü belirsiz ünlülerin, çıkarcı etkileşimcilerin, hayranı oldukları fiyakalı abi ve ablaların ellerine teslim etmiş olacağız.

Bu kadar karamsar bir tablo karşısında elbette yapabileceğimiz çok şey var. Başta boş vermeme iradesini göstermek geliyor. İkinci aşamada ise her yaş kademesine uygun dini eğitim almalarında ısrar etmek... Elbette, iyi bir dini eğitim alsa da aldığı terbiyeye ihanet eden fertler çıkabilir fakat bu genel hasılayı değiştirmiyor. Farklı dinlere sahip toplumlar üzerine yapılan araştırmalar, gençlik döneminde de dini eğitim almaya devam eden bireylerin kendilerini kötü alışkanlıklardan ve yıkıcı düşüncelerden çok daha kolay koruyabildiğini gösteriyor.



#Toplum
#aktüel
#hayat