|

'Ruhî bunalım geçiriyorsun'

Sen ruhi bunalım geçiriyorsun. Ruhi bunalım geçiriyor olman ihtimallerin en iyisidir. Buhran nihayet bir hastalık halidir. Bilerek yaptığını düşünmek ise çok vahim ihtimalleri hatıra getirir. (...) Ecevit, kongreleri militanlarıyla idare ettiriyor. Demokratik rejim aleyhindeki idarelerin başvurduğu usullerdir bunlar. Ecevit'ten bu memlekete zarar gelecektir.Atatürk, devrimciliği bir azınlığın eline vermekle açmazlara düşmüştür. Atatürk halka değil, nüfuzlu kişilere, bölge eşrafına, mütegallibeye dayanmıştı. (...) Bugün Türkiye'de siyasal iktidarın dışında bütün kadrolar, özel kuruluşlar, yargı organları, geniş ölçüde devrimci, ilerici unsurların elindedir. Che'nin, Castro'nun bu olanakları yoktu.

Yeni Şafak
00:00 - 21/05/1999 الجمعة
Güncelleme: 16:19 - 15/05/2017 الإثنين
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Ankara- MHP ve ülkücü camiaya, geçmişi bahane ederek ağır saldırılarda bulunan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in geçmişinde de çok sayıda yasadışı iz bulunuyor. Ecevit'in genel başkanlığını yürüttüğü dönemde CHP'nin yüzlerce adam öldürme, yaralama, saldırı ve diğer yasadışı faaliyetlerde adı geçiyor. Partinin dışında Bülent Ecevit'e ait sözler de Ecevit'in geçmişinin bugünden çok farklı olduğunu gösteriyor.

30 kişi öldürüldü

1975-1978 yılları arasında bizzat CHP'liler tarafından işlenen siyasi cinayetler ve diğer olaylarla ilgili bir raporda, CHP'nin çeşitli kademelerinde bulunan kişilerin 92 yasadışı olayın failleri olarak kayıtlara geçtiği belirtildi. Rapora göre, 4 yılı kapsayan bu olaylarda 30 kişi öldürülürken çok sayıda kişi de yaralandı. Ecevit'in başkanlığındaki CHP'nin adı sadece adam öldürme ve yaralama olaylarına değil, halkın üzerine aylım ateşi açma ve ruhsatsız silah bulundurma gibi çeşitli yasadışı eylemlere de karıştı.

'Atatürk açmaza düşmüştür'

Bugün, yürüttüğü pekçok politikaya Atatürk'ü dayanak gösteren Bülent Ecevit'in, 30 yıl önce çok farklı düşüncelerde olduğu da ortaya çıktı. Ecevit 1969 yılında Atatürk konusunda görüşlerini, "Atatürk'ün devrimciliği biçimsel ve halkçılığa tepeden bakan bir halk patronluğu idi. Gerçek devrimci halk iktidarını ister. Atatürk ise devrimciliği bir azınlığın eline vermekle açmazlara düşmüştür. Atatürk halka değil, nüfuzlu kişilere, bölge eşrafına, mütegallibeye dayanmıştı" şeklinde dile getirmişti.

'Kadrolar devrimcilerin elinde'

Ecevit'in komünist bir devrim için zor kullanmayı meşru gören görüşleri de "Atatürk ve Devrimcilik" adlı kitabında şu şekilde yeralıyor: "Bugün Türkiye'de siyasal iktidarın dışında bütün yöneticiler kadrolar, özel kuruluşlar, yargı organları, geniş ölçüde devrimci, ilerici unsurların elindedir. Che Guevera'ların, Castro'ların çıktığı ülkelerde bizim devrimcilerimizin eli altındaki bu olanaklardan hiçbiri yoktu. Onun için onlar dağa çıktılar, gerillacılık yoluna sapmak zorunda kaldılar. Bizim devrimcilerimizin önünde kapalı kilitli kapılar yoktur. Castro'nun önünde birtakım kilitli kapılar vardı. Anahtarları devrimcilerin elinde olmayan o kapıları açabilmek için, o kilitli kapılara yüklenmek gerekirdi."

İnönü'nün 'teşhisi'

Ecevit'in, tasarladığı Türkiye planını uygulamak için her türlü gelişmeyi kendi yararına kullandığı ve bu uğurda ülkeye zarar gelmesinden endişe etmediği yolundaki tespitleri ilk kez, Türkiye'nin ve CHP'nin ikinci adamı İsmet İnönü yaptı. Ecevit'i sorumsuz ve maceracı bir politikacı olarak tanımlayan İnönü, Ecevit hakkındaki teşhisini şöyle özetlemişti: "Sen ruhi bunalım geçiriyorsun. Ruhi bunalım geçiriyor olman ihtimallerin en iyisidir. Buhran nihayet bir hastalık halidir ve herkesin başına gelebilecek bir kaza gibidir. Bilerek yaptığını düşünmek ise çok vahim ihtimalleri hatıra getirir."

İnönü'nün şu sözleri de, Ecevit'in demokrasi anlayışını ortaya koyuyordu:

"Ecevit, kongreleri kendi militanlarıyla idare ettiriyor. Bu idarenin adı da, Ecevit'e göre halk idaresidir. Demokratik rejim aleyhindeki idarelerin başvurdukları usullerdir bunlar. Ecevit çökmüştür. Ecevit'ten bu memlekete zarar gelecektir."

BUNLAR DA HATIRLATILMALI

Ecevit'in 1977 genel seçimlerinde yaptığı Erzincan gezisi sırasında halkın üstüne CHP otobüsünden ateş açıldığı ve üç kişinin yaralandığı resmî raporlara geçti.

1976 yılında Taşova'da TÖB-DER bildirisi dağıtan CHP Gençlik Kolları mensupları, İmam Hatip Okulları'ndan çıkan öğretmenlere saldırarak linç etmek istedi.

27 Mayıs 1977'de Mardin'de AP'li Nurullah Necimoğlu ile dört akrabası CHP milletvekili Ahmet Türk'ün adamları tarafından hunharca öldürüldü, 13 kişi de yaralandı.

28 Şubat 1976'da CHP milletvekili Osman Ceran'ın oğlu, bir generalin eşini ve kızını dövdüğü için tutuklandı.

15 Ocak 1978'de Amasya'da CHP'lilerin Demirel'in başında olduğu AP'lilere saldırmaları sonucunda çıkan olaylarda 5 kişi öldü.

CHP Milletvekili Celal Paydaş Diyanet İşleri Başkanı'na silah çekti. CGP Genel Başkanı Turhan Feyzioğlu ve AP milletvekili Ali Elverdi Meclis'te CHP'li milletvekillerince dövüldü.

4 Ağustos 1978'de Malatya'da CHP il merkezinden halka ateş açıldı.

4 Nisan 1975'de CHP Burdur İl Başkanı Ferhat Çiftçi'nin davasında amme şahidi olarak dinlenecek olan Ramazan Yeşilyayla, CHP'li Fahrettin Demirkol tarafından öldürüldü. ------- ARA BASLIK ------------------



------- Geri OKU ------------------




 


#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
٪d سنوات قبل