|

"Şerif Mardin’in toplumsal meselelere yaklaşımı"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Özlem Albayrak köşesinde "Şerif Mardin’in yolu" başlıklı yazısını kaleme aldı. Merve Şebnem Oruç, Yusuf Kaplan, Hasan Öztürk ve Mehmet Şeker de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:54 - 8/09/2017 Cuma
Güncelleme: 09:03 - 8/09/2017 Cuma
Yeni Şafak
Mehmet Şeker, ​Özlem Albayrak, Merve Şebnem Oruç, Yusuf Kaplan, Hasan Öztürk
Mehmet Şeker, ​Özlem Albayrak, Merve Şebnem Oruç, Yusuf Kaplan, Hasan Öztürk

Özlem Albayrak, Merve Şebnem Oruç, Yusuf Kaplan, Hasan Öztürk ve Mehmet Şeker'in yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Türkiye’deki sosyal bilim çevrelerinden dışlandı

Şerif Mardin vefat etmiş. Okuru olduğunuz bir edebiyatçının ya da bir bilim adamının ölümü, bir yakınınızı kaybetmişsiniz gibi iç burkar. Çünkü, o kişinin betimlemelerine, cümlelerine, kavramlarına, tanımlarına aşinalık kesbetmişsinizdir. Çünkü, kelimeler yoluyla bir biçimde ünsiyet kurmuşsunuzdur Onunla. Sevmek zaten dille, anlatışla başlar. Şerif Mardin de Türkiye’de sosyal bilimlerle uğraşan çoğu kişinin ölümüne üzüleceği bir isimdi. Çünkü O’nun kitabını okumadan Türkiye’de sivil toplum, devlet, ideoloji anlatılamaz, makalelerine göz atmadan Türk modernleşmesi çalışılamazdı.O’nun bağlamı önceleyen metodolojisini uzun uzun anlatacak değilim; ama hayatının büyük bölümü boyunca uğradığı haksızlığı “görebilmek” için, Şerif Mardin’in toplumsal meselelere yaklaşımındaki aykırı ve bağımsız bakışı bilebilmek lüzum ediyor. Öncelikle şu: Şerif Mardin Türkiye’deki sosyal bilim metodolojisine olduğu kadar kendi uyguladığı metodolojiye de eleştiri yöneltebilecek denli ilkeli, dürüst bir bilim adamıydı. 

Takası değerlendirilecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan 8-10 Eylül tarihlerinde Kazakistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirecek. 14-15 Eylül’deyse Astana’da Türkiye, İran ve Rusya arasında gerçekleştirilen Suriye konulu görüşmelerin altıncısı düzenlenecek. Kazakistan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, bu görüşmede Suriye’deki “çatışmasızlık bölgelerindeki kontrol güçlerinin” faaliyetleri, İdlib, Humus veDoğu Guta’da tesis edilecek çatışmasızlık bölgeleri ve  “mahkûmların/esirlerin” takası değerlendirilecek.Kuşkusuz, İdlib konusu bu toplantının en önemli gündem maddesi olacak ve Suriye’deki oyun kurucularla aktörler Astana sonrası yakın zaman içinde buranın kaderini belirleyecek bir hamleye girişecek. Mesele ilk kimin harekete geçeceği...  Amerikan dış politika analistleri, Ahrar’la yaşanan çatışmalar sonrası kent merkezini ele geçiren Heyet Tahrir el Şam grubunun içindeki Nusra varlığı nedeniyle, gün geçmiyor ki yeni bir “İdlib Rakka olmasın”, “Çok geç olmadan İdlib’e müdahale edin” yazısı yazmasın. 

Bu topluma ruh’unu veren “şey”

Bu toplumda bir “şey” var; başka toplumlarda olmayan bir şey bu: Ruh.O yüzden Türkiye ruhsuz dünyanın ruhu, mazlumların umududur, diyorum. Dikkat buyurulsun lütfen: Umudun kaynağı ruhtur; ruhun olduğu yerde yeşerir umut. Ruhun olmadığı yerde yalnızca gürûh vardır. Amerika’dan yayılan ruhsuz popüler postmodern kültür, yalnızca gürûh’lar icat ediyor… Dünyaya ruh’u biz armağan edeceğiz: Arakanlı Müslümanlara yalnızca bizim sahip çıkmamız,  bunun küçük ama önemli bir işaret fişeği… BU TOPLUMUN RUHUNUN İKİ TEMELİ: İRFAN VE ÇİLE Bu topluma ruh’unu veren “şey” nedir, peki? İki şeydir: Birincisi irfan, ikincisi de çile’dir.

Bir önemli polis şefi daha vardı

Almanya seçimlerinin Türkiye’ye etkisinin farkındayız. Türk düşmanlığı, Müslüman düşmanlığı üzerinden yürüyen tartışmalarda siyasetçi olarak hedefe konan isimse Sayın Erdoğan.Almanya’nın Türkiye’deki kamuoyunu yönetme ve toplumsal olayları örgütleme gibi bir becerisinin olduğunu da sanırım kimse inkar edemez... Hele ki Gezi Provokasyonu’ndaki etkisini gördükten sonra... (Sadece o dönemde ölen vatandaşlarımızın orjinine bakın yeter. Ya da Taksim’i işgal eden sol terör örgütlerine...) Almanya dendiğinde Türkiye’deki bir takım terör örgütlerinin de finansman, silah ve eğitimi meselesi akla gelir. Almanların sol örgütler üzerindeki kapasite kullanımı oldukça fazla yani... Bunların başında elbette bir şehir örgütlenmesi olarak dikkat çeken DHKP/C.

353.963 araç/sürücü denetlenmiş

Mustafa Özel’in İstanbul Şehir Üniversitesi’nde Şerif Mardin ile birlikte “Hay Bin Yakzan ve Robinson Crusoe mukayesesi” üzerine konuştukları konferansta verdiği örnek çarpıcıydı.Bir yolun kenarında durup trafiğe bakarsanız, büyük bir karmaşa görürsünüz. Araçlar ve insanlar, son derece düzensiz, hatta dengesiz biçimde hareket etmektedirler. Hâlbuki yüksek bir binaya çıkıp yukarıdan bakarsanız, trafik akışının, yerden görünenin aksine, belli bir düzen içinde yapıldığını fark edersiniz. (Anladığım kadarıyla, özetlemeye çalıştım.) * Bir bayramı daha geride bıraktık ve on günlük bayram tatili boyunca, aramızdan bazılarına eve dönmek nasip olmadı. İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, bayram süresince meydana gelen kazalarda 122 kişi can verdi. Yine şapkayı çıkarıp düşünme vakti. O kadar insan niye öldü?

#​Özlem Albayrak
#Merve Şebnem Oruç
#Yusuf Kaplan
#Hasan Öztürk
#Mehmet Şeker
7 yıl önce