|
Önceliklerimizi Bilmiyoruz

Anne ve babalar olarak sıkılıkla çocuklarımızdan yakınıyoruz. Her istediklerini almaya ve yapmaya çalıştığımız halde çocuklarımızdan istediğimiz davranışları göremediğimizi söylüyoruz. Oysa nerede hata yaptığımızı, eğitimdeki eksikliklerimizi hiç konuşmuyor, tartışmaya açmıyoruz. Sanki ebeveynler kusursuz, çocuklar problemli ve tatminsiz doğuyor.

Bunun kaynağında önceliklerimizi bilmeyişimiz yatmaktadır. Günümüz insanı için öncelik sırasında yaşam standartlarını yükseltmek, çocuklara en iyi imkanları sunabilmek, ihtiyaçları en iyi şekilde karşılayabilmek var. Kazançlarımız yetmiyor, ihtiyaçlarımız bitmiyor. Ne kadar çok çalışsak da bu az geliyor. Bu sebeple önceliğimizi daha çok kazanmaya, çocuklarımıza daha rahat bir hayat sunmaya adıyoruz. Her istediğini alabilmeliyiz, arkadaşlarından eksiği kalmamalı, imkanları yükseltirsek özel eğitim verdirebilmeliyiz. İmkanlar zaten iyi ise özel dersler, pahalı aktiviteleri olmalı. Bunlar olsun, itirazımız yok ama önceliğimiz çocuğun manevi eğitimi olmalı. Çocuk ilk eğitimi her zaman ailesinden alır. Bilhassa anne onun ilk eğitmenidir. Çocuğun terbiyesi annenin vazifesidir. Küçük bir çocuğun en fazla ihtiyaç duyduğu da annesidir. Annesinin her zaman yanında olmasıdır. Bir çocuk karnının doymasından, üstüne değişik kıyafetler giymesinden daha çok annesinin her zaman yanında olmasına ihtiyaç duyar.

Çocukların ilk altı yaşlarında karakterlerinin oturduğunu önceki yazılarımızda söylemiştik. Çocuklarımızın karakterleri oluşurken onların yanında olmak ve sahip olmalarını istediğimiz özellikleri bizzat sergilemek en önemli olan; eğitimdir.

Brigham Young; "Bir erkeği eğitirseniz bir adamı eğitirsiniz. Bir kadını eğitirseniz, bir kuşağı eğitirsiniz." derken kadının çocuk ve dolayısı ile insan eğitiminde sergilediği önemli rolün altını çizmekte. Evet, çocuk eğitimi anne ve babaların öncelikleri arasında ilk sırada olmak zorunda, zira para her zaman kazanılır, sağlık olduktan sonra çalışmak da her zaman mümkün olur, ancak ruhundan derin yaralar alarak belli bir yaşa gelmiş çocuğu, çocukluğuna geri döndürüp yeniden eğitme olanağımız yok. Hayatımız boyunca yaptığımız bir çok hatanın bir şekilde telafisi mümkündür ama çocuklarımızın eğitimi konusunda yaptığımız bir yanlış bizi telafisi mümkün olmayan durumlara sokacaktır. Şartlar çalışmayı gerektirse de, annelerin şartları çocuklarının eğitimine vakit ayıracak şekilde zorlaması gerekir. Çalışmaya zorunlu ise mesai saatleri dışını çocuğu ile en sağlıklı şekilde geçirebilmesi için ne gerekiyorsa onu yapmalı.

Bundan bir kaç yıl önceydi. İstanbul''un en seçkin kreş ve gündüz bakımevlerinden birinde çalışan psikolog bir arkadaşımla konuşuyorduk. Çalıştığı kreşte kural olarak bezinden kurtulmamış çocukları almıyorlardı. Ancak o yıl bir ilki yapmışlar ve 3 yaşını doldurmamış, henüz bezinden de kurtulmamış bir çocuğu almışlardı. Bu küçük kız çocuğunun ailesi oldukça varlıklıymış. Annesi hafta içi her gün sabah sekizde çocuğu kreşe gitmesi için servise bırakıyor, akşam beşte de geri alıyormuş. Yani günün tamamında çocuğundan ayrı kalıyor. Anne için çok üzüldüm. Muhtemelen birkaç yıl ara veremeyeceği bir mesleği vardı. Doktordu mesela, hastalara şifa vermesi gerekiyordu, belki de öğretmendi, eğitmesi gereken çocuklar vardı. Arkadaşım anneye üzüldüğümü görünce hayretle bana döndü. "Bahsettiğim bu kadın ev hanımı!" dedi. O an şok geçirdim. Meğer bu anne altında arabası, cebinde limitsiz kredi kartları olan bayanlardan biriymiş. Gününü gezip tozarak geçirmek istediğinden çocuğunu ayak bağı olarak görüyormuş. Hafta sonları bile kreşe verebilmek için resmen yalvarıyormuş.

Şimdi bu anne evladını hiç sevmiyor diyebilir miyiz? Öpüp koklamıyor, bağrına basmıyor olabilir mi? Elbette mümkün değil. Yavrusunu sevmese en pahalı ve eğitim seviyesi en yüksek kreşe verir miydi? Hem dini hem ahlaki değerleri 3 yaşından itibaren öğrenmesini ister miydi? Elbette ki istemezdi, demek ki evladını seviyor ancak öncelikleri çok yanlış. Bir kadının anne olduktan sonraki önceliği her zaman bebeğidir, yavrusudur. Onun hem zorunlu ihtiyaçlarını hem de ruhunun ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra kalan zamanını kendisine, eşine, sevdiklerine ayırabilir. Üç yaşındaki çocuğunu zorunluluk olmamasına rağmen tüm gün kendisinden uzak tutan bir anne bu çocuğun yetişkinliğinden ne bekleyebilir?

Evet, hepimiz çocuklarımızı çok seviyoruz. Onların iyi, rahat ve mutlu olmaları için çalışıp çabalıyoruz. Gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Yeri geliyor hem iş, hem ev ve hem de çocuk arasında sıkışıp kalıyoruz. Yetişmekte zorlanıyoruz. Hangisinin önceliğimiz olduğunu da bu karmaşa içinde atlıyoruz.

Çocukların ilk eğitmeni anneleridir. Bir çocuğun karakterini doğrudan etkileyen de annesidir. Öyle ki, kıymetli din alimi Osman Nuri Topbaş Hocaefendi konuyla ilgili bir röportajında; "Toplumları berbat eden de, âbâd eden de kadındır. Bu itibarla İslam nazarında âbâd eden kadını yetiştirmek en büyük ideal olmuş ve hadîs-i şerifte şöyle buyrulmuştur:

"Her kim üç kız çocuğunu veya kız kardeşlerini himaye edip büyütür, güzelce terbiye eder, evlendirir ve onlara lütuf ve iyiliklerini devam ettirirse, o kimse cennetliktir." (Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121/5147) ve bir başka hadîs-i şerifte de; "Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yan yana bulunacağız." buyurarak iki parmağını birbirine yapıştırmıştır." diyerek kadının önceliğinin kendisini eğitmek ve sonrasında da çocuklarını eğitmek olduğuna vurgu yapmaktadır. İyi eğitilmiş bir kadın iyi eğitilmiş çocuklar yetiştirecektir.

Kısaca önceliklerimizin bilincinde olmalıyız. Allah Teala kadını en yüce mevkiye yerleştirmiş ve ona en büyük sorumluluğu vermiş. Bu sorumluluk insanın yetiştirilmesidir. Herkes bir insanı doyurabilir, bir insana bakabilir ama bir insanı iyi yetiştirmek çok ayrı ve çok ciddi bir sorumluluk, zor bir görevdir. Bu zor görevin de asla ihmale veya ötelemeye tahammülü yoktur. Gecikmiş bir eğitimin neticesi istenildiği gibi yetiştirilememiş bir yetişkin olacaktır. Lütfen önceliklerimizin farkında olalım. Şartlar bizi zorlasa da biz çocuklarımızın eğitimine elimizden gelen tüm zamanı ayıralım.

10 yıl önce
Önceliklerimizi Bilmiyoruz
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’