Biden “Ermeni soykırımı” konusunda açıklama yapmadan önce HDP açıklama yaptı.

Şaşırdık mı?

Hayır!

HDP’nin kimin partisi olduğu belli.

HDP, ipleri tamamen ABD’nin elinde olan PKK terör örgütünün partisidir.

HDP’nin “Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin” bildirisini okuyunca, Biden’ın artık ne diyeceği belli oldu demiştim.

Nitekim Biden’ın açıklamasını okuyunca sadece mantığın değil neredeyse giriş cümlelerinin dahi aynı olduğunu gördüm.

İşte HDP’nin bildirisindeki cümleler:

“24 Nisan 1915 günü. (…) 250 Ermeni aydın ve siyasetçisi evlerinden alınarak, zorla sürgüne gönderildi ve katledildi.”

Sonraki cümleler bilmem kaç milyon Ermeni’nin bilinçli bir devlet politikası olarak soykırıma uğratıldığı iddialarını içeriyor.

Şu cümleler de Biden’dan:

“24 Nisan 1915’ten başlayarak, Ermeni aydınlar ve toplum liderlerinin Osmanlı güçleri tarafından Konstantinopolis’te tutuklanmasıyla, 1,5 milyon Ermeni sınır dışına edildi, katledildi..”

Dikkat, Biden, İstanbul için Konstantinopolis diyor.

Eminim ki HDP’li Biden’cı yöneticiler de, PKK’nın terör lordları da aynısını derler.

Biden’ın açıklamasındaki kimi cümleler ziyadesiyle trajikomik.

Mesela, “Böyle kıyımların olmaması için uğraş vereceğiz” yollu cümleler gibi.

Biden kendi atalarıyla başlasın mesela yüzleşmeye.

Soykırımın atalarıdır onlar.

Bu yazının konusu ABD’nin geçmişindeki soykırımları ve katliamları işlemek olmadığı için geçiyorum.

Ama konumuz PKK/HDP olduğu için soralım:

PKK terör örgütü mensuplarının Suriye’nin kuzeyinde işlediği katliamlara niçin destek veriyorsunuz?

PKK’nın Kürt halkına yönelik korkunç katliamlarına niçin arka çıkıyorsunuz?

Suriye’nin kuzeyindeki yerleşik Kürt halkı, PKK’nın zulmünden ve katliamından kaçarak Türkiye’ye ve Irak’ın kuzeyindeki Barzani bölgesine sığındılar.

Türkiye’de PKK eliyle Kürtlere yapılan baskı ve katliamları hatırlatmama gerek yok.

Bosna’da dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşandı.

Başta ABD olmak üzere Avrupa bu soykırıma uzun yıllar sessiz kaldı.

Madem soykırımları anma konusunda bu kadar isteklisiniz, peki niçin Bosna soykırımını anmazsınız?

Neyse, gelelim biz HDP’nin o derin ihanetine ve utancına…

Bütün tarihi belgelerde yazılıdır:

Ruslarla iş birliği yapan Hınçak ve Taşnaksutyun terör örgütlerine mensup çeteciler en fazla masum Kürt köylülerini öldürmüşlerdir.

Doğu Anadolu’nun her bir toprağı buna tanıktır.

HDP’nin o ihanetçi yöneticileri atalarına sormuş olsalardı Ermeni çetecilerin hunharca nasıl katliam yaptıklarını anlatırlardı kendilerine.

Hoş, anlatsalardı ne fayda!

Efendilerinin dediklerini demeye devam ederlerdi.

HDP’nin o kuklaları başka tarihçilerin anlatımlarını dikkate almazlar bilirim. O yüzden kendilerine sadece ABD’li general Harbord’un tarihi raporundan kısa bir tespiti hatırlatmakla yetineyim: “Ermeniler Kürtleri bile zalimce katletmişlerdir. (…) Ermeni çeteciler Rus Bolşevikleriyle birlik olarak en zalim şartlar altında çok sayıda Kürt’ü katletmiştir.”

Şimdi HDP kalkıp masum sivil Kürtleri zalimce katleden Ermeni çetecileri savunuyor.

Bir de utanmadan-arlanmadan kalkıp “Kürt halkının siyasi temsilcisi” olduğunu söylüyor.

Ne ilginçtir, kendini milliyetçi-ülkücü diye tanımlayan İYİ Parti Başkanı Meral Akşener de HDP için öyle demişti.

Ha, yeri gelmişten hatırlatmak lazım:

O dönemde elbette masum Ermeni vatandaşlarımız da katledilmişlerdir.

“Tehcir” esnasında yaşanan bu insanlık dramları karşısında hepimizin yüreği buruktur.

Elbette Ermeni vatandaşlarımızın acıları da bizim acımızdır.

O, her anlamda büyük acının müsebbipleri olarak Kürt aşiret reislerinin nasıl suçlandıklarını HDP’li o kukla yöneticiler elbette bilirler.

Dolayısıyla Ruslarla iş birliği edip kendi devletlerine ihanet eden Ermeni çetecilerin yol açtığı “büyük felâket”in asıl sorumluları o Ermeni terör örgütlerinin ve onlarla işbirliği içine giren içimizdeki hain Ermenilerin bizatihi kendisidir.

Topyekûn Ermeni halkına yönelik bir kini elbette insanlık suçu olarak görür ve lanetleriz. Lakin bu gerçekliğin de bilinmesi gerekiyor.

PKK’nın ihaneti ile Hınçak ve Taşnaksutyun terör örgütlerinin başını çektiği ihanet arasında derin bir benzerlik ve utanç vardır.

Hınçak ve Taşnaksutyun’un yapıp ettiğinin aynısını PKK/HDP yaptı. Yapıyor.

PKK’nın Türkiye düşmanı ülkelerden aldığı destek ve cesaretle yıllardan beri nasıl bir terör estirdiğini hepimiz biliyoruz.

Bu terör sürecinde Kürt halkının gördüğü zarar her anlamda büyüktür ve acıdır.

PKK ortaya çıktığı günden itibaren en başta kendisi gibi düşünmeyen veya kendi tarafına çekemediği Kürtleri yok etmekle başlamıştır.

Korkunç bir terör eylemselliğiyle muhaliflerini yok etmiş, korkutmuş ve sindirmiştir.

PKK’nın geçmişi Kürt katliamıyla doludur.

Dün Hınçak ve Taşnak terör örgütleri nasıl Ruslarla işbirliği yaptılarsa bugün de PKK ABD ve Avrupa’nın vekâlet savaşını sürdüren bir tetikçi konumundadır.

Şunu söylemek istiyorum:

Bugün PKK terör örgütüne yönelik mücadele nasıl ki Kürt halkına yönelik bir mücadele değilse, dün de Hınçak ve Taşnak terör örgütlerine karşı verilen mücadele Ermeni halkına yönelik bir mücadele değildir.

DEAŞ terör örgütüyle yürütülen mücadeleyi “Müslümanlara karşı savaş” biçiminde yorumlamak ne kadar yanlışsa Hınçak ve PKK terör örgütlerine karşı verilen mücadeleyi de Ermeni ve Kürt halkına yönelik savaş biçiminde değerlendirmek bir o kadar yanlıştır.

Hani HDP bildirisinde belirtiliyor ya, şu kadar Ermeni aydını ve siyasetçisi evlerinden alınıp zorla sürgüne gönderildi diye.

Amaçları bugün PKK’nın talimatları doğrultusunda hareket ettikleri için cezalandırılan sözüm ona aydın ve siyasetçileri gündeme taşımak.

Yani demek istiyorlar ki, dün aynısını Ermenilere yaptılar, bugün de Kürtlere yapıyorlar.

İplerini ellerinde tutan ülkelere verdikleri mesaj bu.

Biden’ın Suriye’nin kuzeyindeki PKK varlığından ısrarla “Kürtler” diye bahsetmesi elbette sıradan bir söylem biçimi olarak görülemez.

HDP bildirisinde öne çıkan bir husus nedense tartışılmadı.

Oysa “Ermeni soykırımı” iddiasından daha vahim bir iddiadır bu.

Sadece “etnik soykırım”dan değil, hayatın her alanından söküp atmayı içeren bir soykırım olgusu öne çıkartılıyor.

Sadece Ermenilere değil bilumum başka din ve etnik topluluklara karşı da topyekûn bir soykırım yapıldığı iddiası, “Anadolu Hristiyansızlaştırıldı” teziyle sonlandırılıyor.

HDP Müslüman Kürt halkının bağrına saplanmış bir hançerdir.

PKK/HDP Kürtleri İslâmsızlaştırma projesinin adıdır.

Bakmayın siz PKK/HDP saflarında sarıklı, sakallı ve başörtülü tiplerin var olmasına.

PKK lideri Öcalan’ın “Herkes dini kullanarak bir yere geldi. Biz de kullanmalıyız” talimatından sonra oluşturulmuş bu görüntüsel yapı üzerinden PKK/HDP’nin din ve dindarla bir sorunu olmayan bir örgüt/parti gibi sunulması büyük bir yalan ve aldatmacadır.

PKK/HDP için dindarlar, amaçlarına ulaşmak için kullandıkları bir araçtan ibarettirler.

PKK/HDP “Anadolu Hristiyansızlaştırıldı” demek suretiyle malum güç odaklarına nasıl kendilerinin kullanılmaya elverişli bir örgüt olduğu mesajını bir kez daha vermiş oluyor.

104 amiralden birisi olan CHP’li Türker Ertürk’ün, “Suriye’nin Kuzeyinde DEAŞ gibi dinci-İslâmcı bir komşumuz olacağına PKK/YPG gibi laik ve seküler karakteri olan bir komşumuz olsa daha iyidir” demesi, gerçekte bu ihanet senaryosunun bileşenlerini de açığa çıkartıyor.

Biden’dan önce, HDP’ye laf edilmeliydi asıl.

Nedense Biden’a dahi laf edemeyenler bırakınız HDP’ye laf etmeyi tersine “hatalı dış politika” tartışması açarak Erdoğan’a edepsizce saldırmaya başladılar.

Bu yeni ittifakın adı “Biden ittifakı”dır.

“Biden ittifakı”nın içinde daha önce AK Parti’de en tepe makamlarda bulunan kimi eskilerin de olması manidardır.

Burada açık yüreklilikle söylüyorum işte:

Kim ki HDP’yi bırakıp Biden üzerinden zevahiri kurtarmak adına bile olsa tepki koyuyorsa bilesiniz ki onlar HDP’nin de iplerini elinde tutan aynı merkezin elemanlarıdırlar.