|
Mısır’la yeni dönem

Mısır dünyanın en jeostratejik konumlarından birisi, hem de en başlarda. Türk devletlerine merkez olmuş, yurt olmuş, dost olmuş bir coğrafya. Türklerin olduğu diğer yerler de böyledir. Belki Türkler strateji sevdiğinden…

Son dönemde Türkiye-Mısır ilişkilerinde bir çalkantı yaşandı. Çalkantının nedeni bu günler, hatta belki daha zor günler, öngörülüp birlikte hareket etmenin her iki ülke için de daha yararlı olduğunun bilinmesiydi. Birlikte hareket etme zemininin her iki ülke için de kaybedilmemesiydi.

Ve fakat olmadı. Üstelik korkulan gerçekleşti ve bölge ısındı. Mısır, alternatif ticaret koridorlarıyla, çatışmalarla ve her başka biçimde tehdit altında kaldı. Ve böylece Mısırlılar için işlerin ve siyasetin değişeceği bir dönem başladı.

Birbirinden ayrı kalamayacak bu iki ülke de bu ortamda yeniden bir araya geliyor. Mısır ve Mısırlıların menfaati için bu elzem. Türkiye için de bölgesindeki güvenlik kaygıları nedeniyle bu ziyaret had safhada önemli.

Putin’in Türkiye ziyaretinin ertelenmesinde Cumhurbaşkanı’nın Mısır ziyaretinin beklenmesi bir gerekçe olabilir. Mısır’a gitmeden Birleşik Arap Emirlikleri’ne ziyaret yapılması da epeyce hassas konuların gündeme geleceğini gösteriyor.

İsrail’in Refah’a saldırı düzenlemesi de Türkiye’nin Mısır ziyaretini hedef alan bir mesaj olarak okunmalı.

Bu ön gelişmeler bölgenin kaderi açısında ne denli kritik bir ziyaret gerçekleşeceğini anlatmaya yeter.

Ziyaretle beraber Mısır-Türkiye ilişkileri en üst stratejik seviyeye yükselecektir. İlişkileri kademeli iyileştirmek için bölgenin zamanı yok gibi görünüyor. Mısır’ın güvenliği, İsrail tehdidi altında.

Türkiye’nin Mısır ziyareti bölge siyasetini ve dolayısıyla dünya ekonomisini de değiştirecek. Güvenliğinden kuşku duyulmayan bir Mısır, son dönem arayışına girilen ticaret rotası alternatiflerine dair düşünceleri de değiştirir. Hatırlanırsa son dönemde bu başlıkta tanıtılan tüm alternatifler, bir yönüyle Mısır’ı by-pass etmek için geliştirildi…

MISIR MUHAFAZAKÂRLAŞACAK
Dünyada üç tarz-ı siyaset ortaya çıktı;
çılgın siyaset, işlevsiz siyaset, muhafazakâr siyaset…

Daha önce bu tür bir tasnif sanırım görülmemiştir. Her birinin kategori oluşturacak kadar örneği var.

Çetin zamanlardan güçlü çıkmanın formülü ise belli. Mısır alelade bir ülke değil. Kaderini başkalarına teslim etmek yerine kendi eline almak isteyecektir.

Ve zor zamanlardan biraz muhafazakârlıkla çıkılabildiği öyle derin mühendislik gerekmeden ulaşılabilir bir bilgidir. Mısır’da haliyle böyle bir eğilim ortaya çıkacaktır.

İTHALATÇILAR İÇİN SADELEŞME MÜMKÜN MÜ?

Türkiye istese de istemese de bazı malları ithal ediyor. Birçok düşük teknolojili ve emek yoğun ürün, ithal ikamesi bulunmadığından yahut fiyat rekabeti güçlü olduğundan ithal ediliyor.

Hammadde, enerji gibi ana kalemler yanında birçok teknoloji ürünü de şimdilik mecburen ithal ediliyor. Bu grupta ihracat için edinilen girdiler de var.

Fakat her kim ithalat yapıyorsa gümrük süreçlerinin aşırı zorluklar içerdiğini söylüyor. Türlü bürokratik engelleri aşabilirlerse gümrükten mallarını bazen aylar sonra çekebildiklerini söylüyorlar. Süreç kolay ve süreler kısa olsa genel bir iktisadi rahatlama yaşanacak gibi duruyor.

Gümrükteki bu süreç bezdirici görüldüğü kadar, uzun gümrükleme süreleri çoğu ucuz olan ithal malın maliyetini oran olarak çok yukarı çıkarıyor.

Gümrükteki bu işleyiş nedeniyle liman kapasitelerinin gereksiz kullanımı, konteyner talebinin ihtiyacın üzerine çıkması gibi meseleleri bir tarafa bırakıyorum.

Malın geç çekilebilmesi, ithalatçıların erken ve ihtiyaç fazlası sipariş vermesini gerektiriyor. Bu da işletmelerin stok devir hızından piyasadaki tedarik sürecinin etkinliğine kadar maliyet ortaya çıkarıyor.

İthalata bağlı ihracatta, ki çoğu böyledir, zorlayan süreç, gelecek siparişlerin karşılanması ve devamlılığın sağlanması normalden daha fazla parametrenin çalışmasına ve ilave ihtiyatlılığa neden oluyor. Mali külfeti olduğu kadar hızlı olunması gereken bugünün dünyasında çok değerli olan zaman tüketiliyor. İşletmeler üretim kesintisine uğramamak veya sipariş kaçırmamak için geride hammadde stoklamak ve stoklu çalışmak zorunda kalıyor.

Ortaya çıkan bu çok çeşitli durumların her biri makroda enflasyonist etkilere mikroda ise karmaşık finansal yönetim süreçlerine neden oluyor.

Türkiye’nin tedarik zincirindeki önemi her geçen sene artıyor. Orta Koridor ile bir katman daha artacak.

Orta Koridor başkalarının şirketlerinin Türkiye’den yaralandığı bir güzergâh olmaktan çok, kısmen de olsa, Türkiye’nin şirketlerinin devleştiği bir fırsata dönüşebilir. İthalat süreçlerin sadeleşmesi bu fırsatı verebilir. Dijital perakende devleri dahi Türkiye’de konumlanmak için iştahlanabilir.

Çevrimiçi süreçlerle şirket kurma, gümrük süreçlerinde sadeleşme gibi adımlarla Türkiye sadece enerjinin değil, ticaretin de küresel merkezlerinden birisi olabilir.

#Mısır
#Ekonomi
#Politika
#Yusuf Dinç
3 ay önce
Mısır’la yeni dönem
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet