Göğe yazı yazan Kahraman: Benden sonrası dijital

Latife Beyza Turgut
Latife Beyza Turgut
04:0026/03/2023, Pazar
G: 25/03/2023, Cumartesi
Yeni Şafak
Mahya Ayasofya'ya çok yakıştı.
Mahya Ayasofya'ya çok yakıştı.

Geleneksel mahyacılığın son temsilcisi Kahraman Yıldız, son yıllarda yalnızca selatin camilere yetişebiliyor. Kendisinden sonra bu geleneğin sona ereceğini vurgulayan Yıldız, “Dijital mahya el sanatı değil belki ama mahya değerli bir şey. Dijital sayesinde diğer camiler bu gelenekten mahrum kalmayacak” diyor.

Mübarek gün ve gecelerde halkın ibadeti için gece boyu açık kalan camilerin kandillerle donatılması geleneği, İslamiyet’in ilk asırlarına kadar uzanır. Osmanlı’da yavaş yavaş mahyaya dönüşerek yaygınlaşan bu gelenek, Damat İbrahim Paşa’nın 1722 yılında verdiği “Bütün selatin camilerine mahya kurulması” emriyle kesinleşir. O günden bu güne arada kesintiler olsa da Ramazan-ı Şerif’i müjdeleyen yıldızlar olarak şehrimizin semalarını süsler mahyalar. Farsça “mâh” yani “ay” isminden türetilerek Arapça “aya mahsus” anlamına gelen mahyalar, önce yağlı kandiller ile hazırlanmış. Bu dönemde her cami için ayrı bir mahyacı olurmuş. Mahyacılar bir ay boyunca çalışıp geri kalan aylarda çıraklarını yetiştirirlermiş. Cumhuriyet’in ardından kandiller ampullerle dönüşmüş, mahyacıların işi hafiflerken sayıları da azalmış. Osmanlı’nın son iki padişahına da hizmet eden Hacı Ali Ceyhan, bu mahyacıların son temsilcisi olmuş. “Hacı Baba” ismiyle tanınan Ali Ceylan birçok ilke de imza atmış. Mahyalardaki satır sayısı ve kandil miktarını arttırmanın yanı sıra harf inkılabı ile beraber Latin alfabesiyle ilk mahyayı da Ali Ceylan yapmış. Cumhuriyet’le beraber elektrik kullanımına geçerek yağlı kandil yerine akkor ampul kullanmaya başlamış.

SON USTA GELENEĞİ DEVAM ETTİRİYOR

Bugün yaşayan son geleneksel mahya ustası Kahraman Yıldız, Hacı Ali Ceylan’dan teslim aldığı meşaleyi devam ettiriyor. Kahraman Yıldız, babası gibi Vakıflar Müdürlüğü’nde çalışan bir elektrik ustasıymış. İlk kez 1975 yılında 15 yaşında iken Sultanahmet Camii’ne yerleştirdikleri “Fethin Kutlu Olsun” yazısı ile bu gelenekle tanışmış. Sonra Hacı Ali Ceyhan’ın çırağı olmuş ve işin inceliklerini ustasından öğrenmiş. 38 sene boyunca camiler mahyasız kalmasın diyerek yüzlerce mahya hazırlamış. 2013 yılında emekli olmuş ancak yerini bırakabileceği bir çırak olmadığı için yeniden göreve çağırmışlar. Yıldız, bu sene 48. kez Ramazan gecelerini aydınlatmak için minareleri süslemeye devam ediyor. 1984 yılında vefat eden ustasının geleneğini koruyor ve mahyaları 15 wattlık akkor ampuller ile hazırlıyor. Önce caminin ölçülerini alıyor, çizimler yapıyor, minarelere uygun takımı hazırlıyor.

Minareler, günümüzde neredeyse Ramazan’dan Ramazan’a mahya asmak için kullanılıyor. Minarelerin uzunluğuna göre o karanlık basamakları çıkmak için 8 ile 20 dakikalık bir süre gerekiyor. Daracık merdivenlerde bir de malzeme taşımak mümkün olmadığından minareye çıkan kişinin şerefeden salladığı halatlara aşağıdan malzemeler bağlanıyor ve yukarı çekiliyor. Önce takım kuruluyor ardından ampuller takılarak mahya yavaş yavaş iki minare arasına gerdiriliyor. Akkor ampullerle hazırlanan bir mahyanın ağırlığı yaklaşık 200 kilogram. Oldukça zahmetli bu işe çırak bulmak zor. Yıldız, “Artık çırak aramıyorum, demek yetiştiremiyoruz zor geliyor” diyerek gülüyor. Bu sene İstanbul için hazırladığı 28 mahyayı da kendi gibi emekli olan arkadaşlarıyla birlikte asıyor. Geleneksel mahyaya talebin fazla olması ve küçük bir ekip ile çalışması seçim yapmayı gerektirmiş. Bu nedenle yalnızca İstanbul, Bursa ve Edirne’deki selatin camilere yetişebiliyor.

GELECEK SENE AMPULLER DEĞİŞECEK

Geleneksel mahyanın tek sıkıntısı yeni çırak bulunmaması değil. Kullanılan akkor ampullerin üretimi de durmuş durumda. Yıldız, elinde yeterli miktarda sağlam ampul bulunduğu için bu seneki mahyaları da zorlanmadan hazırlayabilmiş. Ancak gelecek sene Ustası Hacı Ali Ceylan’ın kullandığı ampulleri LED ampuller ile değiştirmeye hazırlanıyor. Yıldız, “Bu sene bulamadım ama ileriye dönük, düşük wattlık LED ampul almam gerekiyor. Gün ışığı ve amber rengine yakın olmalı ki kandil ışığı havası verebilsin. Gelenekselliğimizden ve işçiliğimizden yine uzaklaşmıyoruz ama gelecek sene mahyalarımızı akkor ampulle değil LED ampulle yapacağız” ifadesinde bulunuyor. Kahraman Yıldız, geleneksel mahyayı sürdürse de dijital mahyalara karşı değil. Aksine onların kendisinin yetişemediği taleplere cevap vermesinden memnun oluyor. Hatta dijital mahyacıların önünü açmak adına 2010 İstanbul Kültür Başkenti senesinde bir mahya tasarım yarışması düzenlenmiş ve Yıldız da bu yarışmanın jürisi üyelerindenmiş. Yıldız, “Dijital mahya el sanatı değil belki ama mahya değerli bir şey. Önceden aşırı talep vardı ve yetişemiyordum. Bir şekilde diğer camiler de bu gelenekten mahrum kalmamış oldu” diyor.

MAHYALAR RAMAZAN’LA SINIRLI KALMIYOR

Günümüzde hakim aydınlatma teknolojisi olan LED sistemi ile beraber mahyalar da değişime girmiş. LED’in akkor ampullere göre sağlamlığı ve tasarrufu sayesinde mahyalar, sadece Ramazan ayına yönelik değil, yılın oniki ayı da kullanılabilecek hale gelmiş. Bu alanın dijitalleşmesi sayesinde mahyalar kısıtlı metinler yerine farklı dil ve alfabelerin kullanıldığı bir mecraya dönüşüyor. Örneğin pandemi döneminde toplumsal bir iletişim aracı olarak kullanılan mahyalar sayesinde kamuoyuna sağlık ile ilgili bazı mesajlar buralardan iletilmişti. Dijital Mahya ekibinden Rafet Belen, bu yeni sistem ile ilgili olarak, “Dijital mahyaların farkı, içine istediğimiz mesajı, istediğimiz zamanda yazabilmemiz. Bu en büyük avantajı. Ayrıca kullanımı ve montajı daha kolay. Geleneksel akkor ampul sistemine göre çok daha uzun ömürlü” açıklamasını yapıyor. Kurulumun ardından programın kullanımı cami görevlilerine emanet ediliyor. Cami görevlisi istediği mesajları bulunduğu yerden, odasından veya şerefelerin içlerinde bulunana kumanda sistemlerinden değiştirebiliyor. Dijital mahyalar da aynı geleneksel mahyalar gibi cami ve minarelere özel olarak bilgisayar ortamında tasarlanıp üretiliyor. Çamlıca Camii deki dijital mahya 89 metre minare aralığında 60 metre uzunluğunda tasarlanmış.

MÜSLÜMAN DÜNYA DİJİTAL MAHYALARLA SÜSLENİYOR

“Bu ürünün tamamı A’dan Z’ye yerli üretim. Çünkü tüm dünyada camilerde mahya geleneği yalnızca bizlerde var” diyen Rafet Belen, bu nedenle mahyayı üretme sorumluluğunun da bizlerde olduğunun altını çiziyor. Tamamen yerli üretim olan dijital mahyalar aynı zamanda yurt dışından da talep görüyor. Özellikle Avrupa’ya gönderilen mahyaların bir çoğu ibadethanelerde minare bulunmadığından ağaç veya duvarlara asılıyor. Almanya, Hollanda, Belçika, Nijerya, Avustralya, Amerika ve Irak’ta Türkiye’de üretilen mahyalar asılıyor. Genellikle müslüman cemaatin olduğu her bölgede mahya ihtiyacı hissedilmeye başlandığını söyleyen Belen, “Yurt dışındaki camilerde İngilizce veya yörenin dilinden bir mesaj asılı olduğunda çok farklı ilişkiler kuruluyor. Örneğin Amerika’daki mahyamızı astıktan sonra bir müzik grubu bizim mahyamız önünde bir klip çekimi yapmış. Şarkı ve klip tüm dünyada bütün müslüman cemaatinde hit oldu ve o camiye yönelik bir talep oluştu” diyor.

ÖNCE TEDBİR SONRA TEVEKKÜL

Geleneksel mahyalar bu yıl başta Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi olmak üzere; Sultanahmet Camii, Süleymaniye Camii, Eminönü Yeni Camii, Eyüpsultan Camii, Mimar Sinan Camii ve Üsküdar Valide-i Cedid Camii olmak üzere yedi camiyi süsleyecek. Ayasofya’da Ramazan boyunca “La ilahe illallah” yazısı asılı kalacak. Hemen karşısındaki Sultanahmet Camii ise “Hoş geldin On Bir Ayın Sultanı” yazısından sonra Ayasofya’ya eşlik ederek, “Muhammedün Resulullah” mahyası ile gökyüzünü şenlendirecek. İstanbul’da bulunan diğer beş cami ise 28 gün boyunca beş farklı mahya ile Ramazan’a eşlik edecekler. Ülkemizin geçirdiği zor günlerden sonra hayra teşvik için bu yıl; “Ramazan dayanışmadır”, “Yetimi koru ve gözet”, “Hayırda yarışalım”, “Yoksula ikram et” ve “Sadaka beladan korur” gibi veciz sözlerin yanında “Önce tedbir sonra tevekkül”, “Allah’ım milletimizi koru” gibi anlamlı mahyalar da hazırlanmış.


#Ayasofya
#mahya
#Ramazan
#Osmanlı