|
300 koyun ve tarımsal destekler

Bugün 7 milyar olan dünya nüfusunun 2040 yılına gelindiğinde 10 milyara ulaşması bekleniyor. Yani, gelecekte gıda ihtiyacı ve dolayısıyla tarımsal üretime bağımlılığın daha da artacağı bir dünya bizi bekliyor.

Son dönemde hükümetin tarımsal üretimi artırmak için önemli destek programları açıkladığını ve yeni politikalar ürettiğini görmekteyiz.

2018 yılında; 4 milyar lirası hayvancılık, 1.9 milyar lirası mazot, 1.7 milyar lirası kırsal kalkınma desteği olmak üzere toplamda 14.8 milyar liralık tarımsal destek öngörülmektedir.

**

Son günlerde ‘300 koyun projesi’ sık gündeme gelmektedir. Bu projeye ihtiyaç duyulmasının arkasında et fiyatlarındaki hızlı artış ve bu artışı ithalatla kapatma zorunluluğu yatmaktadır.

Yetiştiricilerin ihtiyaç fazlası dişi kuzuları kesime göndermesi sonucu damızlık hayvanlarda gözle görülür bir azalma meydana gelmiş, hayvan sayısı da paralel olarak azalmıştır.

Türkiye’de küçükbaş hayvanlarının nüfusa oranı, yani kişi başına düşen küçükbaş hayvan sayısı, son 50 yılda 4 kat azalmıştır (bu azalışta nüfus artışının da etkisi var).

Ayrıca, 1961-2016 döneminde küçükbaş hayvan sayısı dünyada yüzde 62 artarken ülkemizde yüzde 30 oranında azalmıştır. Bu durum et fiyatlarındaki artışın nedenini net olarak gözler önüne sermektedir.

**

300 koyun projesi ile; atıl kalan mera alanlarının üretime kazandırılması, koyun barınaklarının tam kapasite ile çalışması, ülkedeki koyun sayısının artırılması, kırsalda koyunculuk yapan insanların sosyal güvenceye kavuşturulması gibi birtakım hedefler gerçekleştirilmeye çalışılacaktır.

Proje kapsamında 500 bin koyun dağıtılması düşünülmektedir.

Proje için başvuran üreticiler değerlendirilirken; “üretim yapacağı yerin mera alanı, kaba yem üretebilirliği, hayvan varlığı, cinsiyet ve yaşı, hayvan barınağına sahip olması, halen hayvancılıkla uğraşıyor olması” gibi kriterler göz önünde bulundurulacaktır. Yani rastgele her isteyene koyun verilmeyecektir.

Tarım Bakanı’nın “300 koyun projesinden yalnızca merası ve ahırı olan, bu işle uğraşan kişilerin faydalanacağını” vurgulaması projenin takibinin sıkı şekilde yapılacağının işareti.

Bu noktada aklıma, 300 koyunu tek aileye vermek yerine, yine istenilen şartları taşıyan (şartların oluşmasında devlet de öncülük edebilir, katkı koyabilir) ailelere 50’şer koyun verilseydi ölçek ekonomileri (ideal ekonomik etkinlik ve maliyet düşüklüğü sağlayan ölçek) bağlamında daha iyi olabilir miydi, sorusu geliyor.

**

Projeye katılımın yeterli düzeyde gerçekleştiği takdirde 8. yılın sonunda toplam 5 milyon dişi koyun hedefleniyor.

Bu süreçte 3 milyon 250 bin baş erkek hayvanın kesimiyle 52.300 ton et üretimi ise projenin diğer hedefleri arasında yer alıyor.

Proje sonunda dişi, yani damızlık kuzu kesimi azaltılarak ülkedeki küçükbaş hayvan sayısı artacak, kırsal kesimde istihdam olanakları artırılarak kentten köye dönüş projesine destek verilecektir.

Sonuç olarak et ithal etmenin asıl nedenleri de ortadan kalkacaktır.

**

Bir diğer önemli tarımsal destek projesi ise çiftçinin mazotuna yüzde 50 destek verilmesidir. Cumhurbaşkanının 23 Şubat’tan itibaren çiftçinin mazot maliyetinin yarısını devletin ödeyeceği açıklamasından sonra süreç başlatılmıştır.

Projenin amacı, çiftçinin en önemli girdi maliyeti olan akaryakıt masrafını azaltmaktır. Böylelikle hem üretici düşük maliyetle üretebilecek, hem de tüketici uygun fiyattan tarımsal ürünleri satın alabilecektir.

Başka bir deyişle, mazot desteğiyle üretim maliyetlerindeki azalmanın ürün fiyatlarına yansımasıyla ürün fiyatlarının da düşeceği (tüketici rantı) öngörülmektedir.

Burada söylenmesi gereken bir başka önemli konu da yıllardır hedeflenen düzeylere indirilemeyen enflasyonun en önemli nedenlerinden birinin de gıda fiyatlarındaki artış olduğudur. Tarımsal ürün fiyatlarının kontrol altına alınması, genel enflasyon düzeyinin makul seviyelere indirilmesinde katkı sağlayacaktır.

**

Gübre fiyatlarında indirim sağlanarak üreticilerin bir diğer önemli girdi maliyetinin de hafifletilmesi düşünülmüştür.

Bu doğrultuda gübreye uygulanan KDV’nin kaldırıldığını ve böylece gübrenin yüzde 18 ucuzladığını görmekteyiz.

Ayrıca Başbakanın “gübre fiyatlarının da aşağı indirilerek toplamda gübre maliyetlerinin yüzde 23 oranında hafifletildiğini” dile getirmesi hükümetin tarımsal ürün girdilerinin maliyetlerinin azalmasına verdiği önemi göstermektedir.

**

Özetlersek, 2018 yılında tarım sektörüne yönelik destek hamlelerinin yoğunlaştığını görmekteyiz. Gerek 300 koyun, gerekse mazot ve gübre desteği projeleri ile öncelikle tarımsal üretimin artırılması hedeflenmektedir. Bir başka önemli hedef de yurtiçi tarımsal ürün fiyatlarını makul seviyelere indirilmesidir.

Hiç şüphesiz daha ucuz ve nitelikli tarımsal üretimle artan rekabet gücü tarımsal ürün ihracatını hak ettiği düzeye taşıyacaktır.

**

Tarım sektörünü daha ileri üretim seviyesine taşımak için destekler yaygınlaştırılabilir.

Mesela, çiftçilere faizsiz kredi imkanı sağlanabilir.

Bölgesel kalkınma projelerinde modern tarım ağırlıklı bir altyapı hazırlanabilir.

Ziraat mühendisleri ile çiftçi işbirliği daha işlevsel hale getirilerek bilinçli üretime geçilerek verim ve kalite artışı sağlanabilir.

Hiç unutulmamalı ki; dünyada en stratejik sektör tarımdır. Güçlü ülke olmanın yolu tarımsal ihtiyacın garantiye alınmasından geçmektedir.

#Tarım
#Ekonomi
#Devlet desteği
6 yıl önce
300 koyun ve tarımsal destekler
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…