|
Moskova ve Amman"ın sessiz flörtü

Ürdün Kralı Abdullah, geçtiğimiz Salı günü Moskova"da Rusya Devlet Başkanı Putin"le buluştu. İkili siyasi ve ekonomik ilişkilerin gözden geçirildiği bu "iş gezisinin" gündeminde Ürdün"de yapılacak olan nükleer santral, Ortadoğu barış süreci ve Suriye de vardı. Bu gezi nedense Türk basınında da, dünya basınında da pek yankı bulmadı. Kapalı görüşme öncesi iki liderin söyledikleri özetle şöyle;

Putin Majesteleri diye hitap ettiği Kral Abdullah"a hoş geldiniz dedikten sonra iki ülke arasındaki ilişkilerin giderek daha da güçlendiğini vurgulayıp Kral Abdullah"ın Ürdün Nehri civarında, Madaba"da Rus hacılar için tahsis ettiği bir hektarlık arazi için teşekkür etti. (Rusya bu arazi üzerinde Rus hacılar için özel bir konaklama tesisi inşa etti ve açılışı geçtiğimiz Haziran ayında Putin"in katılımıyla gerçekleşmişti. Bu dini tesisin işletilmesi vs konularından Rus Ortodoks Kilisesi sorumlu)

Daha sonra Putin şöyle dedi: "Şu an Rusya"da okuyan 600 Ürdünlü öğrenci var ve biz de tüm insani yardım alanlarında çalışmaya devam ediyoruz. Yıllık ticaret hacmimiz her ne kadar mütevazı rakamlarda olsa da bu hacim hızlıca büyüyor. Ayrıca savunma teknolojileri alanındaki ilişkilerimiz gittikçe gelişiyor. Ve uluslararası siyasetin en zor sorunlarında da çok yakın temas içindeyiz".

Kral Abdullah ise Ortadoğu barış sürecini özellikle vurgulamakla birlikte tartışılacak diğer önemli başlıklar arasında ekonomik ilişkileri daha da geliştirmek ve işbirliği düzeyini daha da yükseltmek gibi konuların bulunduğunu belirtti.


Basına yapılan bu açıklama sonrasında iki lider kapalı kapılar ardına çekildi; iki liderin tercüman dahi almaksızın yaptığı 25 dakikalık baş başa görüşmenin sır gibi saklanan içeriği herkesin merakını tahrik etti.

Ortadoğu barış sürecinde Rusya"nın nasıl bir katkısı olabilir? En önemli noktalardan biri işte burası. Filistin-İsrail meselesinde özellikle ABD liderliğinde hareket eden Ürdün bugün neden Rusya ile flört ediyor? Suriye meselesinde şu ana kadar hiç bir politik tarafa meyletmeyen, ama mültecilere kapısını açık tutan Ürdün, Suriye konusunda ABD"nin muhtemel politika değişikliği sonrasında Rusya ile hangi konularda yakınlaşıyor olabilir? Güçlü bir orduya ve Arap dünyasının en güçlü istihbarat altyapısına sahip ülkesi Ürdün, savunma teknolojileri alanında Rusya ile ne tür işbirlikleri yapıyor?

Arap uyanışının ardından, özellikle Suriye"deki gelişmelerden sonra, Ürdün"ün oldukça hareketli zamanlar geçirdiğini biliyoruz. Yolsuzluk ve monarşiye yönelik tepkiler zaman zaman oldukça şiddetli boyutlara varıyor. Kraliyet tahtının sallandığı bu vakitlerde Şam"ın istikrarı Amman"ın istikrarı demek.

Filistin meselesindeki çözüm ya da çözümsüzlük de Ürdün"ü direkt etkileyen bir faktör. Özellikle iki devletli çözümün gerçekleşmesi, ağırlıklı olarak Filistinlerin yaşadığı güney bölgesini tehlike altında hisseden Amman için bağlayıcı nitelikte. Yılda 70 bin Rus turistin ziyaret ettiği Ürdün"de Rus hacılar için özel arazi tahsisi de Ortodoksların sempatisini kazanma niyeti olarak okunuyor.

Öte yandan bölgenin istikrar noktası sayılan bu küçük ülke ekonomik problemlerle cedelleşiyor. Fosil yakıtlara dayalı sistemde ülkenin enerji ihtiyacının %97"si dışarıdan ithal ediliyor. Benzin oldukça pahalı. Kaldı ki gelenekselleşen Cuma Namazı sonrası eylemlere benzin fiyatlarına sıklıkla yapılan zamlar damgasını vurdu. Ayrıca Ürdün dış yardımlarla ayakta kalabiliyor. Ülkeye sığınan Suriyeli mültecilerin sayısı basına verilen rakamlara göre 350 bini aşmış durumda.

Tüm bu nedenler Ürdün"ü istikrar ve finans kaynağı arayışına sevk ediyor. Amman-Moskova zirvesinde nükleer santral konusunun gündemi oluşturmasının da nedeni bu. Ürdün enerji konusunda dışa bağımlılığını azaltmak durumunda. Bu nedenle 2008"de nükleer enerji çalışmaları için start verildi ama Fukuşima faciasından sonra proje askıya alınmıştı. Ülke yönetimi projenin hayata geçirilmesi için 2013 yılında tüm girişimlerini tamamlamak istiyor. Fakat buna ayrılacak bütçe Ürdün"ü daha büyük ekonomik darboğaza sürükleyebilir. Yani her şekilde çıkmaz sokak... O nedenle nükleer santral projesinin dış kaynakla finanse edilmesi yönetim için en makul çözüm gibi gözüküyor. Rus nükleer enerji şirketi ROSATOM da nükleer santrali ihalesinde son elemeye kalan adaylar arasında ve Moskova birçok altyapı projesinde de, özel sektörde de ortak girişimlerin artırılacağı sinyallerini veriyor.

Yeni birliktelikler yeni başlangıçlar... Bölgesel sorunlarda sorumlukların devşirildiği şu zamanlarda bakalım bu sessiz flört derin angajmanlarla taçlanacak mı?

11 yıl önce
Moskova ve Amman"ın sessiz flörtü
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’