Elhak, arkadaşımız
dediği gibi hilafet büyük ölçüde siyasi bir kurumdur ve İslam’da siyasi otoritenin tarihsel olarak çok farklı şekilleri olabilir ve hiçbirine dinsel bir zorunluluk atfedilmez. Ama hem dini olan ile siyasi olanın birbiriyle kesiştiği hatta ayrışamadığı durumları göz ardı etmemeli, hem de
bu bağlamda bahsettiğimiz şey zaten tamamen Türkiye’nin siyasi gücünün tarihi.
Bu noktada uhdemizde bulunan bir siyasi liderlikten neden istifa edilmiş olduğunun ve bu istifanın neden bir zafer gibi, bir devrim gibi kabul edildiği sorusu.
Belli ki mecbur bırakılıp istifa etmişiz, I. Dünya harbinden mağlubiyetle çıkmış bir ülke olarak o makamda kalamazdık. Bu durumda bunu sürekli bir zafer, bir kazanım olarak sunmak hiç de normal bir davranış sayılamaz.
Bu anormal davranış, olay dolayısıyla yaşamış olduğumuz travmaların bir etkisi olarak bir şeylerin yansıması olarak görülebilir belki, ama hiçbir zaman konuşmadan, yüzleşmeden geçiştirdiğimiz ağır kompleksler barındırdığı çok açık.