Afrin operasyonu başta ABD’nin olmak üzere bir çok uluslararası aktörün bütün ayarlarını altüst etmiş durumda. ABD’nin aslında yıllardır yürütmekte olduğu bir stratejik planın içine çomak sokan bir operasyon bu.
Bilakis DAEŞ’e odaklanmaya davet ederek herkesi ayakta uyuduğu ortaya çıkmış olduğu için epey zamandır ABD’nin DAEŞ’e karşı savaş söyleminin hiçbir inandırıcılığı kalmamış bulunuyor. Hem DAEŞ’e karşı Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekatıyla birlikte ortaya koyduğu tutarlı, dürüst ve etkili performans, hem de ABD-PYD ve DAEŞ arasında artık gizlenemeyen bir dansın görüntülerinin ayyuka çıkmış olması dolayısıyla.
Türkiye’nin Suriye’nin parçalanmamasını istememesi Kürtlere karşı olduğunu göstermez. Haddi zatında Amerikan bayrakları altında mevzilenmiş, o bayrak altında bölge halklarına karşı savaşan insandan Kürt de olmaz.
Amerika ile Türkiye’nin bu kadar açık bir biçimde karşı karşıya kaldıkları bir ihtilafta kimliğini, kişiliğini, ahlakını, namusunu satmış olanlardan başka hiç kimse işgalci ABD’nin yanında saf tutmaz. O kişiler de Kürt olmaz.
Burada Türkiye adına katılan HDP’li temsilcilerinin açık dezenformasyonlarına hep birlikte ibretle şahit olduk. Afrin operasyonu konusunda Türkiye’nin tartışmasız haklılığını bile sulandırmaya ve onu kuşkulu kılmaya, hele operasyonu Kürtlere karşı yapılıyormuş gibi göstermeye çalıştılar.
Meclisin HDPKK sevici vekilleri de Avrupa kamuoyuna karşı bu kozu kullanmaktan çekinmiyor. Hiç birinin de aklına biraz haya edip zaten Suriye’deki bütün hareketliliklerini ilk bedelini sadece Türkiye’nin ödemekte olduğu gerçeği gelmiyor.