|
İran-Irak-Suriye üçgeni ve liderlerin "sıkışmışlık" hali

İran''ın nükleer programı ile Suriye''de Esad''ın akıttığı kan ile 10 Nisan ve sonrasında ne olacağı dünya gündeminde atbaşı gidiyor.

Şam yönetiminin arkasında durması sebebiyle İran, aynı zamanda Suriye''deki krizin de bir parçası. İran''ın nükleer programının müzakeresi konusuyla başlayalım.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin ile Almanya''nın (P5+1) İran ile nükleer programı müzakerelerinin 13-14 Nisan''da İstanbul''da yapılacağını söylemişti ancak İran Meclis Başkanı Ali Larica''nin açıklaması, Ankara ve Washington''u açığa düşürdü. İstanbul''daki Suriye''nin Dostları Toplantısı sonrası gelen açıklamasında Larica''nin toplantıyı “Suriye''nin düşmanları” diye nitelemesi ve müzakere yeri için “Bağdat, Şam, Beyrut veya Pekin” diye öneride bulunması Ankara''nın sert tepkisine neden oldu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran''daki muhatabı Ali Ekber Salihi''yi arayarak, “izahat” isterken, Başbakan Tayyip Erdoğan, Tahran''ı “ipe un sermekle” suçladı.

Toplantının adresini Clinton''ın vermesine rağmen Washington''ın aynı sert tepkiyi verdiğini söylemek zor. Clinton, “Diplomasi seçeneği sonsuza kadar sürmeyecek” derken, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, toplantının İstanbul''da yapılmasını istediklerini ama nerede yapılacağı konusunda son sözü AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton''a attı.

Washington Post''tan David Ignatius''dan sonra New York Times''tan David E. Sanger ve Steven Erlanger''in Beyaz Saray ve Avrupa''daki diplomatlara dayanarak verdiği haberde de Erdoğan''ın ABD Başkanı Barack Obama''nın İran''ın dini lideri Ali Hamaney''e “açık olan müzakere penceresini kullanması” mesajını ilettiğini yazdılar. Daha da önemli olan, ABD ve Batı''nın İran ile müzakereye tabiri caizse Tahran''dan daha istekli olması.

Daha önce de yazdık ve görünen o ki 6 Kasım''da yapılacak olan başkanlık seçimlerine kadar bunu bir süre daha yazmaya devam edeceğiz. Bir yol kazasına uğramak istemiyor Obama. Birinci öncelik, İran''ın uranyumu zenginleştirme faaliyetine son vermesi ve zenginleştirilmiş uranyumun yakıt ile değiştirilmesinin kabul edilmesi. Bu konuda anlaşmaya varılması bile Obama yönetimine ve Batı''ya derin bir nefes aldırmaya yetecek. Tesislerin kapatılması sonraki konu ki zaten barışçıl amaçlı, yani nükleer silah üretimini amaçlamadıktan sonra İran''ın nükleer programına karşı çıkan yok.

Amerika''ya, Türkiye''ye, İsrail''e bakıldığında kendisini en rahat hisseden ve gelişmeleri gülümseyerek izleyen liderin Mahmud Ahmedinejad olduğunu söylemek mümkün. BMGK''nın, AB''nin ağır ekonomik yaptırımlarına rağmen Tahran yönetimi bugüne kadar nükleer programına son vermek gibi bir yaklaşıma hiç girmedi. İran''ın diplomasi geleneği ve kültürüne bakarak, büyük lokma yutup büyük laf etmemek gerekiyor. Ancak, 2000-2004 yılları arasında İran Parlamentosu''nda milletvekili olan Maryland Üniversitesi''nin misafir öğretim üyesi Seyid Ali Ekber''in geçtiğimiz günlerde Middle East Insitute''da katıldığı bir toplantıda hatırlattığı bir İran atasözü bu konuda iyi fikir verebilir. Şöyle bir şeydi:

“A''nın pazarlığını yapmaya başladığınızda Z''den çıkarsınız.”

ESAD''IN KORKUDAN BACAKLARI TİTREYECEK Mİ?

Beşşar Esad, BM ve Arap Birliği Temsilcisi Kofi Annan''ın 10 Nisan''a kadar süre verdiği plana uymazsa ne olacak? Herkesin merak ettiği konu bu. Başbakan Erdoğan, Esad''ın sözlerini tutmaması halinde bazı adımların atılacağını söyledi. Tampon bölge ihtimali uzun süredir tartışılan bir mevzu. Türkiye ve Suriye ile olduğu kadar uluslararası boyutu da olan bir konu.

Washington''dan 10 sonrası için yapılan açıklamalar ise korkudan Esad''ın bacaklarını titretecek cinsten değil. Perşembe günkü günlük basın toplantısında Mark Toner''in, “Anlaşmaya uymazsa BM''de sonraki adımları görüşeceğiz” açıklamasına bir gazetecinin “eminim korkudan bacakları titriyordur. Aksi takdirde ne? Bunu yap ya da danışmaya gideceğiz” şeklindeki çıkışına verdiği cevap ne Suriyeli muhaliflere ne de dostlarına yeterince cesaret vermiyor: Suriye''nin Dostları Grubu''nun attığı (İstanbul toplantısı), daha fazla yaptırım, Suriye halkına daha fazla insani yardım...

Washington cephesinden bakıldığında, Annan planına uyarsa -ki şu ana kadar uyduğuna dair bir emare yok- bir ödül almayacak Esad, en kötüsü uymazsa ağır bir ceza ödeyecek gibi de görünmüyor!

BARZANİ''NİN WASHINGTON ZİYARETİ

Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani dolu dolu bir hafta geçirdi Washington''da.

Irak''ın karşı karşıya bulunduğu ciddi krizi, “Bağdat''ta bir kişinin başbakan, ordu komutanı, savunma bakanı, içişleri bakanı, istihbarat başkanı olduğunu şimdi de merkez bankasını kendisine bağlamak istediğini düşünün. Var mı bunun dünyada bir örneği! Kürt halkı, Irak''ta başka bir kişinin tek adamlığı için kanını dökmedi. Buna izin vermeyeceğiz” sözleriyle ortaya koyuyordu.

Kerkük''ün merkezinde yeraldığı ihtilaflı yerler için “esneklik” göstererek, halkın tercihine bıraktıklarını ama ilgili maddenin çeşitli bahanelerle bir türlü ha-yata geçirilmediğini,

Türkiye''nin, Kürt sorunu konusunda yüklediği ''arabulucu'' misyonu için, “Taraflar barışçı tavır gösterirse destek ve yardımlarımızın sınırı olmaz” diyordu...

Önemli görüşmeler yaptı Barzani ve hem Washington''a hem de Ankara''ya önemli mesajlar gönderdi.

Bunların üstünde ayrıca durmaya değer...

12 years ago
İran-Irak-Suriye üçgeni ve liderlerin "sıkışmışlık" hali
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti