Doğum günü (29 Ekim 1926) vesilesiyle hatırladık yeniden Hoca'yı. Seven sevmeyen, birlikte siyaset yapan, yol arkadaşlığı yapan, hatta hasım olan herkes saygıyla andı dün.
Etkisinin, sadece Türkiye siyasi hareketi ya da İslami camiası açısından değil, İslam dünyası açısından da büyük olduğunu kabul etmek lazım.
Hiçbir zaman 'Milli Görüş'çü olmadım ve Erbakan Hoca ile çalışmadım. Ancak ona karşı çıktığımız, eleştirdiğimiz zamanlarda haksızlık yaptığımızı şimdi anlıyorum. Tıpkı Turgut Özal'a yaptığımız gibi (edense Demirel ve Ecevit için aynı şeyleri hissetmiyorum).
Hareketin her şeyini kendi bünyesinde toplayan Erbakan'ın yönetim, siyaset yapma şekli, iş tutuş şekli, insan seçimi, para kaynaklarını yönetmesi, parti içi mücadeleye bakışı, dini, milli ve dava duygularını farklı kullanması gibi bir çok konuda eleştiri getirilebilir.
Aslında İslam dünyasındaki en önemli İslami hareketlerin etkisine de girebilirdi Milli Görüş. İhvan, Cemaati İslami, Selefilik gibi akımlardan ziyade daha yerli, daha milli ama aynı şekilde dini bir referansla hareket etti. Belki de bu bakış açısını Zahit Kotku Efendi'ye borçludur bilemiyorum.
Yurt dışı İslami akımların yoğun ve güçlü baskısına rağmen hareketini ortada tutmayı, bir tarafa yaslamamayı başardı. İran devrimine de sempatiyle baktı, Rabıta ile ilişkiler kurdu, İhvan'ı Müslimin'e çok yakın oldu, Cemaati İslami'yi reddetmedi...
Bu açıdan bakarsak Milli Görüş hareketi Osmanlı gibi, kuşatıcı ve kucaklayıcı bir tarz benimserken, aynı zamanda kendini merkeze oturtmayı da ihmal etmedi. Sanırım Erbakan'ın kişilik özelliklerinin yanı sıra, tarihsel duygu ve algı birikiminin de bu merkezi duruşta etkisi çoktur.
Milli Görüş hareketinin ekonomik projeleri, iktisadi görüşleri, çok kültürlü hukuk sistemi, ortak para birimi gibi tezlerinin sağlam temeller üzerine oturduğu tartışılır. Ancak
kavramı başlı başına takdire şayan muhteşem bir siyasal kavramlaştırmadır.
Adil Düzen ihtiyacı bugün bile dillendiriliyor. Adalet her zaman ihtiyaçtır, her zaman çekicidir. Belki de o yüzen AK Parti 'adalet' kelimesini parti adı arasına almayı tercih etti.
AK Parti'nin bir Milli Görüş partisi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Her ne kadar o gömleği çıkardıklarını söyleseler de, Milli Görüş geleneğinin neredeyse tamamını temsil etmiş, ancak son derece başarılı yeni uyarlamalar da yapmıştır. Bunun başında da Batı ile ilişkiler ve ekonomi politikaları geliyor.
Erbakan'ı yakından tanıyanların, onun etkisinde kaldığını, farkında olmadan ona benzediğini söylerler her zaman. Erdoğan'ın sanırım Erbakan kadar güçlü ve başarılı bir siyasetçi olduğunu hepimiz görüyoruz. Liderlik özelliklerinin de benzediğini söyleyen çok oluyor. Bu ayrı bir yazı konusu.
Erbakan'ın hepimizi etkileyen özelliği nedir?
Herkes başka bir şey buluyor sanırım onda. Öngörüsü, zekası, dindarlığı, liderliği, babacanlığı, güler yüzü, esprileri...
Hala Erbakan Hoca'nın iyi bir belgeselinin yapılmamasını, filminin çekilmemesini ve güçlü kitapların çıkarılmamasını da kendi ayıbımız olarak kayıtlara geçiyorum.
Allah rahmet eylesin.