Bağdat’la anlaşmanın özeti: Kanser hücresine ikili neşter

04:0017/08/2024, Cumartesi
G: 17/08/2024, Cumartesi
Yahya Bostan

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan açık açık söylemişti. “Terör örgütü PKK, Irak’ın her yerini kanser hücresi gibi sarıyor” demişti. Türk yetkililerin kapalı toplantılarda Iraklı muhatap-larına terör örgütünün Irak için oluşturduğu tehdidi detaylı bir şekilde anlattığını biliyoruz. Çok dil döküldü. Hatta Ankara’nın Bağdat’a “Egemen bir devlet, sorumluluklarını yerine getirmeli. Bunu siz yapın, yapamıyorsanız birlikte yapalım, aksi takdirde biz kendimiz yapacağız” dediği daha önce de yazıldı, çizildi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
açık açık söylemişti. “Terör örgütü PKK, Irak’ın her yerini kanser hücresi gibi sarıyor” demişti. Türk yetkililerin kapalı toplantılarda Iraklı muhatap-larına terör örgütünün Irak için oluşturduğu tehdidi detaylı bir şekilde anlattığını biliyoruz. Çok dil döküldü. Hatta Ankara’nın Bağdat’a “Egemen bir devlet, sorumluluklarını yerine getirmeli. Bunu siz yapın, yapamıyorsanız birlikte yapalım, aksi takdirde biz kendimiz yapacağız” dediği daha önce de yazıldı, çizildi.

Gelinen noktada, terör örgütü, ülkenin kırılgan siyasi ve sosyal yapısını, hatta DEAŞ’ın yarattığı kargaşayı kullanarak etkisini Irak’ın kuzeyinden güneyine yaymaya çalıştı. Daha önce Kandil’de faaliyet gösteren terör örgütü, önce Sincar’da varlık göstermeye başladı (Bu önemlidir: Sincar’da genç yaşta Ezidi kız çocuklarını zorla silah altına almaya çalıştılar. Irak ordusuyla karşı karşıya geldiler. Bu, Irak’ın örgütün önemli bir sorun olduğunu anlamasına yardımcı olan gelişmelerdendi.)

Söylenen o ki, bu
kanser hücresi Sincar, Mahmur gibi bölgelerden Bağdat’a kadar erişti
. Siyasi partilere nüfuz etmeye başladı. Partiler kurdu. Bir kaynağımın ifadesiyle
“FETÖ ve DEAŞ gibi yöntemler kullandı”.
Sahadan gelen detayları da aktaralım: Terör örgütü,
KYB lideri Bafel Talabani
ile ilişki kurdu, uyuşturucu paraları örgüte aktarıldı, silah ve insan kaçakçılığı yapıldı, bölgede mafya düzeni hakim kılınmaya çalışıldı.. Aynı anda birden çok ülkeye taşeronluk yapan bir terör örgütünden bahsediyoruz.

IRAK’TA ÇALAN ALARM ZİLLERİ
İşte bu gelişmeler Irak’ta alarm zilleri çalmasına neden oldu. Bakan Fidan’ın “kanser hücresi” açıklamasından birkaç gün sonra,
Irak’ın eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari
de aynı ifadeyi kullandı. Iraklı yetkililerle yapılan toplantılarda da benzer bir yaklaşım ortaya konuyor. Bir kaynağım diyor ki, “Eskiden PKK tehlikesini biz anlatırdık ancak artık onlar PKK’ya karşı ‘şu adımları atmalıyız,’ diyor.” Yani?
Irak’ın da artık PKK’dan yaka silktiği anlaşılıyor.
Terör örgütünün, ülkelerini istismar etmesini istemiyorlar. Bu durum, Ankara ve Irak’ta terör örgütü PKK’ya bakışta ortak bir bakış açısı, dil ve zemin oluştuğu anlamına geliyordu. Tarihi bir dönemeç bu.

MAL VARLIKLARINA EL KONULACAK
Nitekim bunun da hakkı veriliyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın
ziyaretiyle başlayan sürecin çerçevesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
Nisan ayında Bağdat’a yaptığı ziyaretle çizilmişti.
Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması
kuruldu
.
Bu mekanizmayla Türkiye’nin Kuzey Irak’ta terör örgütüne karşı yürüttüğü operasyonlar için Ankara-Bağdat arasında diyalog kanalı açılmış oldu. Akabinde, Irak PKK’yı önce tehdit sonra da yasaklı örgüt ilan etti. PKK’ya bağlı sözde siyasi partileri kapattı (Bu yapıların faaliyetleri durdurulacak ve edinilen bilgilere göre
mal varlıklarına el konacak.)
Bugüne gelelim.
Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması’nın dördüncü toplantısı
önceki gün Ankara’da yapıldı. Toplantıdan tarihi olarak nitelendirilebilecek bir sonuç çıktı. İki ülke
Askeri, Güvenlik İşbirliği ve Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı’na
imza attı. Bu kapsamda terörle mücadele için Bağdat’ta
Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezi, Başika’da ise Ortak Eğitim ve İşbirliği Merkezi
kurulacak. Peki, kaynaklarım bu anlaşmayı nasıl yorumluyor? Aldığım yanıtları şöyle özetleyebilirim:

TERÖRLE MÜCADELEDE HUKUKİ ZEMİN OLUŞTU
Bu, tarihi bir metin. Anlaşma iki ülke arasındaki ortak iradenin göstergesi. Terörle mücadelede ortak siyasi irade somutlaştı. Ankara-Bağdat yakınlaşması başlamadan önce Irak makamları terör örgütü PKK’ya karşı hiçbir adım atmıyordu. Nitekim ‘yasaklı örgüt’ de değildi. PKK bakımından Irak’ta hukuki bir kısıtlama bulunmuyordu. Ancak artık var.
Dün ilk kez terörle mücadelede hukuki bir zemin oluşturuldu.
Metinde “
Terör örgütü ve/veya yasaklı örgüt”
ifadesi birlikte yer aldı.
Bağdat’ta kurulacak
Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezi
, Irak Müşterek Merkezi Operasyonları Karargahı’nda yer alacak.
Koordinasyon için bir Türk, bir de Iraklı komutan görev alacak.
Merkezde istihbarat ve bilgi paylaşımı ile askeri planlama için koordinasyon sağlanacak. Terörle mücadelenin eşgüdüm içerisinde yürütülmesini sağlayacak bir merkez olacak.
Başika’da kurulacak
Ortak Eğitim ve İşbirliği Merkezi’ne
gelince.. Bu merkezde Türk askeri, Iraklı muhataplarına askeri eğitim verecek. Başika’daki merkez de iki ülke ordusunun diyaloğu ve işbirliğini geliştirmesi açısından oldukça önemli bulunuyor. İmzalanan metinle
Başika’da Irak makamlarının kaygılarının da giderildiği
belirtiliyor.
Yazımı iki notla bitireyim.
Bir
. Terör örgütü
DEAŞ’ın Irak’ta yeniden palazlandırılmaya çalışıldığı bilgisi geliyor.
Bu önemlidir. Buna başka bir yazıda mercek tutacağız. İki. Yapılan analizlere göre
Talabani-PKK ilişkisinin boyutu değişiyor.
Daha önce Talabani, PKK’yı kontrol ediyordu. Geldiğimiz noktada “Artık PKK, Talabani’yi kontrol etmeye başladı” deniyor. Bunun ne anlama geldiğini de ayrıca işleyeceğiz.
#Terör
#Politika
#Yahya Bostan