|

Bu yol sevgiye götürmez

Megan isimli kadın askerin orduda sahiplendiği bomba tespit köpeğiyle dostluğunu anlatan Sadakat Yolunda, alt metninde Amerika’nın Irak’ı işgalini meşrulaştırmaya çalışırken, İslamofobik mesajlar vermekten de geri durmuyor. Filmin meseleye bakışı kadar, sinema dili de yapay ve özensiz.

Yeni Şafak
04:00 - 27/08/2017 Sunday
Güncelleme: 14:41 - 27/08/2017 Sunday
Yeni Şafak
Bu yol sevgiye götürmez
Bu yol sevgiye götürmez

Amerikan askeri ve bayrağıyla donatılmış afişine rağmen, 'özeleştiridir' umuduyla koltuğa kurulup Sadakat Yolunda isimli filmi seyretmeye koyulduk. Nihayetinde hayvan haklarına duyarlı bir yönetmenin işiydi ve balinalara zulmü gözler önüne seren meşhur Kara Balık belgeseli de aynı yönetmenin, yani Gabriela Cowperthwaite’in elinden çıkmıştı. Başrollerini Kate Mara, Tom Felton, Common ile Bradley Whitford’un paylaştığı, 2006’da yaşanmış gerçek bir hikâyeye yaslanan bu biyografik film, kadın asker Megan Leavey’nin yaşamından bir kesiti konu alıyordu. Sorunlu bir anne babanın elinde büyüyen genç kadın, sığınak olarak gördüğü orduya yazılmasının ardından, burada bir bomba tespit köpeği ile tanışıyor, sonrasında Rex isimli bu (saldırgan)köpekle bir dostluk kuruyor. Film, daha ilk sahnelerinden başlayarak olayları klişelerle örülü kurgusuyla hızlıca ortaya döküveriyor. Tam da filmi yüzeysel senaryosu, yapay karakterleri ve klişe anlatımıyla vasat bir Hollywood yapımı olarak tanımlayacakken, Rex’i yanına alıp Irak’a doğru yola koyulan Megan’ın kahramanlığa soyunmasıyla işin rengi değişmeye başladı.

  • Hem yüzeysel hem ayrımcı
  • Yönetmen Gabriela Cowperthwaite, asosyal karakterden bir çırpıda kahramana dönüştürdüğü kadın askeri (nasıl oluyorsa) bir lafla hizaya getirdiği azman köpeğiyle birlikte Irak’taki çatışma ortamına götürüyor. Megan’ın Irak’a gidişi elbette sıradan bir gidiş olarak sunulmuyor, yönetmen gerek görüntüler ve gerekse diğer bir askerin dilinden Ortadoğu ve Müslümanlara dair menfi düşüncelerini yansıtmaya başlıyor. Iraklıların ne denli korkunç olduklarını, zavallı Amerikan askerlerini Irak’ta öldürmeye çalıştıklarını anlatan tecrübeli asker, hızını alamıyor ve Iraklıların hayvanlardan nefret ettiklerini, bu anlayışlarının da dinlerinden kaynaklandığını söylüyor.
İSLAMOFOBİK MESAJLAR

Hayvan sever yönetmenimizin kahraman askerleri, yaramaz Iraklıları bir güzel hizaya getirdikten sonra, potansiyel terörist olarak tasvir ettiği Iraklı küçük çocukla babasına silah doğrultuyor. Filmin ön planında kadın askerle çok sevdiği köpeği arasındaki dostluk, geri planında ise Amerikan askerlerinin Iraklılara ait evleri basmaları, yerel halka yönelik aşağılayıcı tutumları ve yönetmenin İslamofobik tavrını açık biçimde ortaya koyan sahneler yer alıyor. Bir köpeğe bile bu kadar büyük sevgi besleyen askerlerin, insanlara karşı bu kadar ölçüsüz bir nefret duyması, kendi vatandaşlarına karşı sınırsız anlayış beslerken, Ortadoğululara karşı derin bir öfke ve önyargıyla yaklaşmaları oldukça trajik. Amerikan ordusunun Irak’ta ne aradığı bahsine ise hiç girmeyelim.

BAŞARISIZ BİR YAPIM

Bir askerle köpeğinin dostluğu üzerinden tribüne oynayan Sadakat Yolunda, hayvan haklarına yönelik yapıcı mesajlar verirken, işgal ettikleri Irak’ı yakıp yıkan Amerikan ordusunun gözünden bakarak insan haklarını hiçe sayan bir anlayışı sahipleniyor. Rex’in sivil hayata alınması için izin istenen ordu görevlisi, köpeğin Amerika’da sokaktaki çocuklara saldırabileceğini hatırlatarak, bunun korkunç sorunlar doğuracağını söylüyor ancak aynı ordunun diğer askeri Iraklı küçük bir çocuğu aynı köpekle korkutmaktan geri durmuyor. Sadakat Yolunda, en az meseleye bakışı kadar, tekniğiyle de son derece özensiz, vasat bir yapım.


#Sadakat Yolunda
#Sinema
#ABD
7 years ago