|

Şaibe kesin peşini bırakmayız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul seçimlerinde örgütlü organizasyon olduğunu vurgulayıp YSK’daki süreci sonuna kadar takip edeceklerini söyledi. Erdoğan, “Sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Zira milletimiz diyor ki: ‘Bu İstanbul benim içime sinmedi, burada şaibe olduğu kesin ve bu şaibenin giderilmesi şart” ifadelerini kullandı.

Fazlı Şahan
16:15 - 3/05/2019 Cuma
Güncelleme: 02:35 - 28/04/2019 Pazar
Yeni Şafak
Recep Tayyip Erdoğan
Recep Tayyip Erdoğan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam Eliz Hotel’de düzenlenen AK Parti 28. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın açılışında konuştu. 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde kazananın AK Parti olduğunu, çünkü yüzde 44,4’lük oy oranına ulaştıklarını hatırlatan Erdoğan, “Bu sonuç, AK Parti olarak girdiğimiz mahalli idareler seçimlerinde elde ettiğimiz en yüksek ikinci oy oranıdır. Cumhur İttifakı olarak da toplamda yüzde 51,7 gibi hem 16 Nisan Halk Oylaması hem de 24 Nisan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle uyumlu bir sonuç elde ettik. Karşımızdaki dörtlü ittifakın toplamı ise yüzde 44,5’da kaldı” dedi. Türkiye’de toplam 1389 belediyenin 758’ini AK Parti’nin aldığını, belediye sayısına göre bu oranın yüzde 54,2 olduğunu ifade eden Erdoğan, İstanbul ve Ankara’da da kaybetmediklerini vurgulayıp şöyle konuştu:

KAYBETMEDİK, KAZANDIK

“İstanbul ve Ankara’da kaybetmedik, tam tersine seçimi kazandık. ‘Sayın Genel Başkan ne diyor’ diyenleriniz çıkabilir. Çünkü bu süreç içinde bunları yaşadım. Arkadaşlar her şeyden önce kazanmak nedir, kaybetmek nedir bunun üzerinde ayrıca bir durmak gerekir. İstanbul’da 39 ilçenin 24’ünde AK Parti, birinde ittifak ortağımız MHP, 25 ilçeyi Cumhur İttifakı olarak almış bulunuyoruz. Kalan 14 ilçede de muhalefet ipi göğüslemiştir, 25’e 14. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki toplam 312 üyeden 176’sı AK Parti’ye, 4’ü MHP’ye, 132’si ise diğer partilere mensuptur. Ankara’da da durum farklı değildir. Başkentimizdeki 25 ilçe belediyesinden 19’unu AK Parti, 3’ünü MHP aldı, 22. Ne kaldı onlara? 3 tane. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki 147 üyeden 88’i AK Parti’ye, 19’u MHP’ye, 40’ı diğer partilere mensuptur.”

SONUNA KADAR TAKİPTEYİZ

“Yaptığımız itirazlar YSK tarafından değerlendirilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleriyle ilgili süreci sonuna kadar takip ediyoruz, takip edeceğiz. CHP’nin, Seçim Kanunu’muzda yeri olan itiraz yollarını kullandığımız için bizi hedef alması, pervasızca bize saldırması tam anlamıyla trajikomik bir durumdur. İstanbul’da verdiğimiz mücadele sayesinde 15 bine yakın oyu gasbedilmekten kurtarmamız dahi itirazlarımızın ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Düşünün 30 bin fark diyorlardı, bu düşe düşe 13 bin küsüre kadar düştü. Daha da düşecek. Burada çok ciddi bir örgütlü organizasyon sözkonusu. Elimizdeki belgeler bunu gösteriyor. Kamu yöneticiliği, bu vasfı taşıyanların memur sıfatıyla orada olması gerekirken, kamu yöneticisi olmadığı halde birçok bankalardaki adeta işçi statüsünde diyebileceğimiz kişilerin sandıklara memur gibi sokuşturulması yenilir yutulur, bugüne kadar uygulanmış bir şey değildir. İş Bankası, Şekerbank, Garanti Bankası, FİBA gibi bu bankaların yüzlerce, binlerce mensubu buralarda memur statüsüyle görev almıştır.”

MÜCADELEDE KARARLIYIZ

“Partimize verilen oyların takibini elbette yapacağız. ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ diyerek, içimize sinse de sinmese de Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği karara uyacağız. Ancak şimdi şöyle bir şey konuşuluyor; ‘AK Parti aslında umudunu kesti’. Arkadaşlar, buradan şunu çok açık net söylüyorum; son ana kadar biz hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu bir normal yargı mücadelesi olmaktan aslında seçim hukukuna yönelik bir mücadeledir. Bunu da sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Zira öyle bir şey burada var ki milletimiz diyor ki; ‘Bu İstanbul benim içime sinmedi, burada bir şaibe olduğu kesin ve bu şaibenin giderilmesi şart ki rahatlayalım.’ Biz, ‘Artık bu iş bitti, kaybettik’ noktasında değiliz. Hakkımızı, elimizdeki tüm hukuki verilere dayalı olarak arayacağız.”

  • Belediyeler tek ekranda
  • Belediye başkanlarına “Telefonumu devamlı 24 saat açık tutan birisiyim. Siz de telefonlarınızı 24 saat açık tutacaksınız” diyerek uyaran Erdoğan, fitne-fesat odaklarına aldırış etmeden yollarına devam etmelerini söyledi. Ülkedeki tüm belediye faaliyetlerinin tek bir merkezden takip edildiği sistemden de bahseden Erdoğan, “Ülkedeki tüm belediyeleri plan, program, proje, yatırım, istihdam, harcama konusunda takip edecek, gerektiğinde ikazda bulunacak bir sistem geliştiriyoruz. Amacımız kimsenin işine karışmak değil, tüm işlerin doğru ve standart bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladığımız bu sistemi en kısa sürede faaliyete geçiriyoruz. Genel Merkezimizde de kendi belediyelerimizi daha yakından izlemeye alacak benzer bir sistem kuracak ve çalıştıracağız” dedi.

Bu adamlar neredeydi

Dışarıyla bir mücadele verirken, içeride kendilerine yanlış yapanların bulunduğunu belirten Erdoğan, AK Parti içerisindeki bazı kesimlere şu mesajı verdi: “Maalesef içimizde belli seviyelere gelen, belli noktalara gelenlerin yaptığı çalışmalar yenilir yutulur cinsten değil. Bu davanın adamı olduğunu söyleyenler bütün seçim kampanyası boyunca, bu adamlar neredeler? Bunlar nereye gittiler? Şunu açık, net ifade ediyorum, bilesiniz ki bu teşkilat sadece Ankara’da kabuğuna çekilmiş olan bir teşkilat değildir. Hangi ilde, hangi ilçede neler oluyor bunların hepsi bize geliyor. Nerede neler döndüğünü bunların hepsini de biliyoruz. Gün ola harman ola. Zamanı geldiğinde tabii ki bizler bu teşkilatın geleceği için de bunların hesabını sormasını biliriz. Bunları biz sırtımızda taşıyacak değiliz. Çünkü biz bunu bir hareket olarak görmüyoruz. Bu parti bir davadır. Dolayısıyla bu davaya gönül verenler bu davanın evet sır küpü içerisinde kendilerini sıkı tutmaları gerekir. Eğer tutmazsa o zaman kusura bakmasınlar. Biz bu yola böyle çıktık, böyle yürüyeceğiz.”

Fırsatçılara meydan yok

Kefenle çıktıkları yolculukta Hakk’ın rızasından daha büyük bir şeref, milletin sevgisinden daha büyük bir sevda tanımadıklarını ifade eden Erdoğan, “Bunun için sırtını terör örgülerine dayayanlar bizi anlayamaz. Esen rüzgara göre yön değiştirenler sırça köşklerinde yüksek siyasetçilik oynayanlar bizim verdiğimiz kavganın sırrına eremez” dedi. ‘Zihnini dış güçlerin emrine vermemiş herkesi Türkiye ortak paydasında buluşmaya’ davet eden Erdoğan şu mesajı verdi: “Zehirli oklarını partimize saplamak için mevzilenmiş fırsatçılara bu meydanı bırakmayacağız. Bu ülkedeki tek kutuplaşma, Türkiye ortak paydasında buluşanlar ile terör örgütlerinin safında yer alanların kutuplaşmasıdır. Seçim ile icraat döneminin dinamikleri farklıdır. İcraat döneminde tüm enerji ve vakit ülkenin meselelerinin çözümüne, millete hizmet yoluna hasredilir”

Metruk bina bırakmayın

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün Kızılcahamam kampında belediye başkanları ile basına kapalı toplantıda bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı toplantıda başkanlara önemli uyarılarda bulunan Soylu, uyuşturucu kullanımının en çok ev, metruk bina ve parklarda yoğunlaştığını söyledi. Soylu, “Belediye Başkanlarından bu hususlarda dikkatli olmalarını istiyoruz. Metruk binalara yoğunlaşın. Metruk bina bırakmayın, boşsa yıkın. Bu sizin sorumluluğunuzda. Bu konu ile özellikle ilgilenmenizi istiyoruz” diye konuştu.

  • FIRAT’IN DOĞUSU VE S-400
    - Suriye’de müttefiklik ilişkimize asla yakışmayacak politikalar izleyen Amerika ile S-400 meselesinde ciddi görüş ayrılıkları içindeyiz. Türkiye’nin Irak ve Suriye kaynaklı terör tehditlerine karşı aldığı önlemlerin ve yaptığı operasyonların meşruiyeti tartışılmazdır. Buna rağmen Amerika’nın ısrarla bölücü terör örgütüyle birlikte hareket etmeye kalkmasını, güvenliğimizi güçlendirmeye ve çeşitlendirmeye yönelik tasavvurlarımıza karşı çıkmasını üzüntüyle takip ediyoruz. 15 Temmuz’da canını ortaya koymuş bir millet olarak, Suriye’deki terör bataklığını kurutmaya yönelik adımları atmayı, S-400 ve benzeri güvenlik tahkimatlarını yapmayı da sürdüreceğiz. Şu şöyle demiş, bu böyle demiş, hepsi bir kenara. Biz ne diyoruz o önemli.
  • AVRUPA BİRLİĞİ
    - ilişkilerin geliştirilmesi veya sonlandırılması konusunda bir adım atılması gerekiyorsa bunu yapacak olan artık Avrupalılardır. Türkiye’yi beğenmiyor musunuz, istemiyor musunuz? ‘Tamam artık biz yolları ayırıyoruz’ deyin, işleri bitirin. Yok bize bir faydanız zaten. Sürekli olarak önümüzü kesiyorsunuz.
  • GOLAN’IN İŞGALİ
    - Kudüs’ün mahremiyetine her fırsatta el uzatan, Filistin topraklarını işgal eden, son olarak Golan Tepeleri’ni ilhak eden İsrail yönetimi, bu tehlikeli politikalardan derhal vazgeçmelidir. Golan Tepeleri Suriye’nindir, İsrail’in değil. Biz, tek başımıza kalsak dahi Kudüs ve Filistinli kardeşlerimizin haklarının takipçisi olmayı sürdüreceğiz.
  • LİBYA’DA İÇ SAVAŞ
    - Bir yanda meşruiyetini Libya halkından alan bir yönetim, diğer yanda ise sadece Avrupa ve kimi Arap ülkelerinin desteklediği bir diktatör var. Libyalı kardeşlerimizin yanında dimdik duracağız. Libya’yı yeni bir Suriye’ye dönüştürmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakmak için tüm imkanlarımızı seferber edeceğiz.
  • SUDAN DARBESİ
    - Sudan, Afrika’nın adeta kalbi olan bir ülkedir. Sudan’la da çok uğraştılar ve yapılmadık hiçbir müdahale bırakmadılar. Önce böldüler, işte şimdi de yutmanın gayreti içindeler. Sudan’ın huzuru, Doğu ve Orta Afrika için son derece önemlidir. Türkiye, Sudanlı kardeşlerini desteklemeye devam edecek.
  • TERÖR ÖRGÜTLERİ
    - DEAŞ, El-Kaide, Boko Haram, Eş-Şebab, FETÖ gibi terör örgütleri İslam’ın adını kullanarak Müslümanlara savaş açanların aparatı olma dışında hiçbir anlama sahip değildir.


Eğer soykırım yapmış olsaydık...

Erdoğan, Türkiye’yi uluslararası alanda sıkıştırmak için kullanılan araçlardan birinin de ‘Ermeni meselesi’ olduğunu vurgulayarak şöyle devam etti: “Bir asır önce bu topraklarda yaşananların bir mağduru varsa o da bizim milletimizdir. Balkan Savaşları sırasında 2 milyon kardeşimizi maalesef kurban verdik. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Rus ve Ermeni işgalleri sırasında yine bir bu kadar daha sivil vatandaşımız katledildi. Dikkat ediniz, Çanakkale, Sarıkamış, Galiçya, Filistin, İstiklal Harbimiz, terörle mücadele dönemi gibi çok ciddi askeri kayıplar verdiğimiz yerleri saymıyorum. Burada sözünü ettiğimiz kayıplar, tamamen sivil kayıplardır. Ermeni tehciri bir asır önce işte bu büyük acıların önünü kesmek için başvurulan bir yöntemdir, yani bir hicrettir. Şayet Ermenilere karşı iddia edildiği gibi bir yola başvurmuş olsaydık bugün Avrupa’dan Amerika’ya, Kuzey Afrika’dan Kafkasya’ya kadar geniş bir alanda yaşayan milyonlarca Ermeni’den söz edilemezdi. Tehcir dönemin zor şartlarında bir keyfiyet değil, bir mecburiyet olarak uygulandığı için elbette ciddi sıkıntılar ve acılar yaşanmıştır. Ermeni tehciri ne bir soykırımdır ne de büyük felakettir. Bu, sadece bir asır öncesinin çok sıkıntılı şartlarında yaşanmış acı bir olaydan ibarettir.”


İstismar için gitti


  • Çubuk’taki şehit cenazesinde yaşanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyı da değerlendiren Erdoğan şunları kaydetti: “Şehit cenazesine katılmak güzel bir şeydir ancak seçim sürecinde kendini PKK’nın güdümünden kurtaramamış, PKK ile işbirliği yapmış olanların daha dikkatli olmak, daha özenli hareket etmek zorunda olmaları gerekir. Acaba buraya gitmek ne getirir ne götürür? Çünkü bu şehit nereden geliyor? Senin iş birliği yaptığın o PKK’lıların siyasi görüntüsü olan HDP ile sen işbirliği yapmışsın. Yani şimdi bunu söylemeyelim mi? Bunu yutalım mı? Benim Mehmedimi şehit edenlerin siyasi görüntüleriyle iş birliği yapacaksın, güç birliği yapacaksın, bunları yutalım. Yutmayacağız arkadaşlar, bunları söyleyeceğiz.”
  • BEN DE SORUYORUM
  • “Dağ ile anlaşacaksın, dağ sana talimat verecek, işte HDP Ankara, İstanbul, Antalya, buralarda seçime girmeyecek. Ve sen onlarla dayanışma içinde olacaksın, işbirliği halinde olacaksın, ondan sonra da kalkıp Çubuk’a gideceksin, şehidimin cenazesine. Benim Çubuk’taki köylümü, o kardeşlerimi hiç düşünmüyor musun ya ‘Onlar acaba benim oraya gidişimi nasıl karşılayacak’ diye? Ben bir Cumhurbaşkanı olarak bir şehit evine gittiğim zaman önce soruyorum, sorduruyorum acaba gidişim rahatsız eder mi etmez mi diye. ‘Memnun oluruz’ derlerse gidiyorum. ‘Bir sıkıntı var’ derlerse gitmiyorum. Niye? İkinci bir sıkıntıyı niye yaşatayım? Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil, herkes beni sevmek zorunda da değil.”
  • AİLE GELMENİ İSTEMİYOR
  • “Sen siyasi istismar için oraya gidiyorsun, şehit için değil. Çubuk’ta Cumhur İttifakı’nın yüzde 72 gibi bir potansiyeli var. Adeta sen zaten orada hiç yoksun. Ve kalkıyorsun o köyü terörist olarak ilan ediyorsun dolaylı yollardan. Yani nasıl ifadeler kullandıklarının da farkında değiller. Ortada böylesine bir hassasiyet varken katili PKK olan şehidimizin cenazesine katılımın usüllere uygun şekilde yani gereken yerlere bilgi verilip tedbir alınmasını sağlayacak şekilde yapılması gerekir. Sen bunu da yapmadın, yapmadınız, gereken yerler bellidir. Şehidin ailesi de Kemal Kılıçdaroğlu’nun cenazeye gelmesini istemiyor. Buna rağmen oraya gidiyorsunuz. Hiç kimsenin şiddete maruz kalmasını tasvip etmedik, etmeyiz.”
  • ÖPME, ELİM TEMİZ KALSIN
  • ”İstiyorlar ki bu ülkeyi milletin yüzde 52’lik oy oranıyla vazife verdiği bizler değil de sadece yüzde 30’da kalan CHP yönetsin” diyen Erdoğan, bu anlayışın, faşizm ve diktatörlük özlemi olduğunu kaydetti. Çamlıca Camii’nin doldurulamayacağını iddia eden ve dolduğu takdirde Erdoğan’ın elini öpeceğini savunan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na ise Cumhurbaşkanı şöyle seslendi: “Mesela çıkıp ‘Ardahan’da, Iğdır’da, Şırnak’ta üniversite kurmanın hangi mantığı var? Hocası var, talebesi yok’ diyor. Adama sormazlar mı ‘Tabelası var, binası yok’. Mesela çıkıp ‘Hangi akıllının başına İstanbul’da Çamlıca’nın tepesine 60 bin kişilik cami yapmak gelir? Bir kere doldursunlar ellerini öperim’ gibi bir hezeyanı dile getirebiliyor. Ben öptürmem, çünkü temiz elimi kirletmem. İstanbul’a taktığımız son gerdanlık olarak gördüğüm Büyük Çamlıca Camii’ni küçümsemek, gereksiz görmek hangi akılla izah edilebilir, bilmiyorum. Milletimiz bu hezeyan sahiplerine hak ettikleri dersi verecektir.”



#Recep Tayyip Erdoğan
#Seçim
#YSK
5 yıl önce