Âidiyet
duygularımız hâlâ çok mahallî seviyelerde
devâm etse de
kimlik duygularımız Türklük ve Müslümanlık ekseninde
yoğunlaşıyor. Bu eksenlerde, günlük hayâtta ortaya çıkan dip dalgaların siyâsal kültüre vurduğu çok sayıda kümelenmenin yaşandığını görüyoruz. Kimilerimiz
Türklüğünü Müslümanlıktan kesin olarak ayrıştırıyor.
Bunlar iki alt tipe ayrılıyor. Bir grup
Türkleşmeyi Batılılaşmayla
birleştiriyor. Onlara
diyebilirsiniz. Türk merkez solu olarak bilinen bir zeminde, onun partilerinde soluk alıp veriyorlar. Daha küçük bir grup ise
Türklüğünü Asyagil bir zemine
yerleştiriyor. Son zamanlara kadar küçük gruplar arasında varlık gösteriyorlardı. Bugünlerde ise Z kuşağı arasında, bilhassa yabancı düşmanı hislerin kabarmasına paralel olarak dikkate alınması gereken bir yapılaşma gösterdiklerini düşünüyorum. Onlara
diyorum. İkinci küme ise radikallerden meydana geliyor ve
Müslümanlığını Türklüğünden kesin olarak ayrıştırıyor.
Bu
kümenin son zamanlarda
radikal Ehl-i Sünnet çevreleri
ile
arasında bölündüğünü müşâhede ediyorum. Üçüncü ve ana akım küme ise
Türk ve Müslümanlık bağını kuranlar.
Bunların da kabaca üç alt kümeye ayrıldığını düşünüyorum. İlki Müslümanlığını,
Ortodoksi tartışmalarının dışında tutan
bir çevre bu.
Ortopraksi tartışmalarından
da haz ettikleri söylenemez.
Müslümanlığını devâm ettiren ama mümkün mertebe gevşek tutan ve Türklüğünün dozajını arttıran
bir kesim bu. Yer yer merkez sola da kayabilen, ama sahici angajmanı merkez sağ olan bir taban tam da buraya isâbet ediyor. Buna yakın duran diğer alt küme,
Müslümanlığını diğerleri gevşetmeyen ama Türklüğünü ona galebe çaldıranlardan
oluşuyor.
Müslümanlıklarını Türklüklerinin çimentosu olarak
görüyorlar. Onlara
diyorum. Onları, küreselleşme tecrübesinde Müslüman olmayan Türklere rast geldiğinde tuhaf, şaşkın ve biraz da ne yapacağını bilemeyen, belki de biraz mahcup bir fotoğraf verenlerden tanıyabilirsiniz. Nihâyet hayli büyük bir tabana sâhip olan,
ortodoksi tartışmalarına mesâfeli durmayı tercih eden, buna mukâbil ortopraksi tarafı hayli kuvvetli olan ve mûtedil Ehl-i Sünnet çizgisini temsil eden
bir taban bu. Yer yer açılımcı olabilen ve bunu pragmatizme de taşıyabilen çok kalabalık bir kesim bu. Onların
Türklük ve Müslümanlık bağını baş başa getiren v
e her ikisini de dönüşümlü kullanabilen nitelikleri olduğunu düşünüyorum.