Henüz
yaşlarında, mensubu olduğu kumpanyayla birlikte şehir şehir dolaşıp gösterileri hayranlıkla izlenen bir akrobat ve sirk cambazı iken,
''ların başlarında, onu
''nun arka sokaklarında dolaşırken gören bir yönetmenin,
“Sen bayağı yiğit bir çocuğa benziyorsun, tehlikeli sahnelerde bize senin gibi gözü kara gençler lâzım. Al şu kartımı, önümüzdeki günlerde bana uğra, seni arada sırada bazı hareketli filmlerde oynatalım”
demesi üzerine kanına girmişti sinema… Önce, canı tatlı jönlerin (ve bazen de yıldız kadın oyuncuların) yerine uçurumlardan, yüksek binalardan aşağı düşmeler, hareket hâlindeki trenlerin üzerinde kötü adamlarla kavga etmeler,
lardan sıkı dayaklar yemeler falan derken, nâmı Yeşilçam''ın film yazıhanelerinde gitgide yayılacak ve figürasyon roller zamanla yerini daha geniş çerçeveli yardımcı rollere bırakacaktı. Ki, bu yükseliş sürecinde,
yılında, İngiliz yönetmen
''un
''de çektiği üstün yapım
de (You Can''t Win ''em All), dönemin Hollywood yıldızları
ve
ile birlikte oynama fırsatı bile bulmuştu. Tabiî, yine -sette doğru düzgün bir güvenlik önlemi olmaksızın- kendisini benzersiz bir sinema aşkıyla yerden yere vurduğu figürasyon rollerden birinde!