Mübarek Firavun'un yolunda

İhsan Süreyya Sırma
00:0010/02/2011, Perşembe
G: 9/02/2011, Çarşamba
Yeni Şafak
Mübarek Firavun'un yolunda
Mübarek Firavun'un yolunda

Tarih tekerrür ediyor. Mübarek, dedesi Firavun'un yolunda. Ama Mübarek ne yaparsa yapsın, ona destek olan dost ve sihirbazları ne kadar destek olurlarsa olsunlar, o da yıkılıp gidecektir ataları diğer bütün Firavunlar gibi...

İslâm, hatta Hıristiyanlık Mısır'a girmeden önce, Mısır'ı 'Firavun' denen krallar idare ediyordu. Bu firavunlar, Mısır'ın mutlak hâkimleri olup, kendi ailelerinden başka herkese 'köle' muamelesi yapıyor; insanları, ölesiye ezerek zulmediyorlardı. Mısır'da yaşayan herkes, Firavun için yaşıyor, sadece köleliklerini hakkıyla sürdürebilmeleri için, hayat karşılığında kendilerine yiyecek veriliyordu. Firavun tebaasını o derecede sindirmişti ki, halkı onu, “kendisine asla karşı çıkılamaz, ilâh mertebesinde, 'lâ yus'el' bir güç” olarak görüyordu. Kur'an'ın tabiriyle, “Firavun onları aşağıladı; onlar da kendisine itaat ettiler” (Kur'an, Zuhruf, 47-56). Bu, öylesine bir itaat idi ki, kendilerini ölesiye çalıştırıp ezen Firavun'a isyan etmeyi akıllarından bile geçiremiyorlardı. Firavun'a karşı gelmek ne demek?

İşte böylesine sindirilmiş bir halkı uyandırmak için, Firavun'un gücünü aciz bırakıp, ondan daha büyük bir güç olduğunu göstermek gerekiyordu ki, bu ancak ilâhî bir mucizeyle mümkündü. Çünkü insanlar, ancak Firavun'un gücünü aciz ve değersiz gösterecek bir şeyi görünce, onun da kendileri gibi bir insan olduğuna inanabilir, haklarını almak için ayaklanabilirlerdi. Nitekim öyle oldu: Allah, Firavun'un güçsüzlüğünü Mısırlı kullarına göstermek için, peygamberi olan Hz. Musâ'ya mucizeler gösterme yeteneği verdi.

HZ. MUSÂ'NIN MUCİZELERİ

Hz. Musâ'nın mucizelerini gören Firavun, bu mucizelere 'sihir' deyip, ona karşı en mahir sihirbazlarını topladı.

Hz. Musâ'nın mucizesi Firavun'un sihir-bazlarının gösterdikleri sihri bozunca, yani Hz. Musâ'nın mucizeyle yılan şekline dönüşen asâsı sihirbazların, insanların gözlerini boyayarak sihirleriyle gösterdikleri yılanları teker teker yutmaya başlayınca, Firavun'un sihirbazları gerçeği görüp, Musâ'nın Rabbine, yani Allah'a secde ettiler.

Firavun, kendi sihirbazlarının değil, Hz. Musâ'nın galip geldiğini, üstelik kendi adamları olan sihirbazların, Hz. Musâ'nın mucizesi karşısında imâna gelerek, “Mûsâ'nın ve Harûn'un İlâhı'na inandık!” demeleri karşısında çılgına dönüp sihirbazlarına saldırdı:

“Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ'ya) inandınız ha! Şüphe yok, o size sihri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım. Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz!” (Kur'an Tâhâ Sûresi, 71)

Firavun'un sihirbazları artık gerçeği görmüş, imân bütün benliklerini sarmıştı. Onun için onun bu ölüm tehditlerini kâle bile almadılar; bilâkis ona meydan okudular.

Sihirbazlar şöyle dediler: “Zararı yok, mutlaka Rabbimiz'e döneceğiz. (Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimiz'in, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz” (Şuarâ Sûresi, 50-51). “Bize gelen apaçık delillere ve bizi yaratana seni asla tercih etmeyeceğiz. Artık sen vereceğin hükmü ver. Sen ancak bu dünya hayatında hüküm verirsin” (Kur'an, Tâhâ Sûresi, 72). “Zaten Rabbimiz'e döneceğiz. Sen sadece Rabbimiz'in ayetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, Müslüman olarak canımızı al, dediler” (Kur'an, A'râf Sûresi, 125-126).

İşte bu ilâhî mucize ve sihirbazların samimi imanı sayesinde, Mısır halkı gerçeği görüp, Musâ'nın yanında yer aldı, Firavun'un zulmüne karşı çıktı.

FİRAVUN'UN ZORBALIKLARI

Bu müthiş yenilgi karşısında, Firavun'un yapabileceği bir şey kalmayınca çılgınlaştı ve zorbalığa başladı. Zaten hakkı kabul etmeyenler her zaman böyle değil midirler? Gerçekler karşısında aciz kalınca terör estirir, suçlamalar yapar, korkutur, işkence yapar ve nihâyet yapabilirlerse öldürürler. Firavun da böyle yapıp bağırmaya başladı,

Firavun dedi ki: “Bırakın beni Musâ'yı öldüreyim. (Faydası olacaksa) Rabbi'ni yardıma çağırsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat/anarşi çıkaracağından korkuyorum” (Kur'an, Mü'min Sûresi, 26).

Firavun'un bu tavrında, iki yüzlülüğü ortaya çıkıyor, ve sanki halkın dini umurundaymış gibi, Musâ'nın onu değiştirmesinden korktuğunu dile getiriyor. Hatta daha da ileri giderek, onu terör çıkartmakla suçluyor.

Amma Firavun'un bütün zulüm, şiddet ve desiseleri fayda vermedi; Mûsâ'nın liderliğinde ayaklanan Mısır halkı onun zulmünden kurtuldu.

FİRAVUN'DAN MÜBAREK'E

Şimdi de Mısır'ın çağdaş Firavun'u Hüsnü'ye bakalım. Aradan asırlar geçti, Mısır halkının başına değişik değişik idareciler gelip geçti.

Ve nihayet çağdaş Firavunlar devri başladı: Abdunnasır, Sedat, ve Hüsnü Mübarek… Bunlardan ilk ikisi olanca zulümlerini gösterdikten sonra ölüp gittiler. Onların halefi olan Hüsnü Mübarek ise, senelerdir Mısır halkına zulmedip duruyor.

Nihayet, Tunus'taki 'Yasemin devrimi'ni gören Mısır halkı, klasik Firavun'un sihirbazları gibi gerçekleri görerek, Çağdaş Firavun Hüsnü Mübarek'e karşı ayaklandılar.

Yıllardır Mısır halkını ezen Hüsnü Mübarek ise, Firavun'un sihirbazları gibi gerçeği görüp, kıyama kalkmış olan Mısır halkını, tıpkı kendi dedesi Firavun gibi, münâfıkane tavırlar içerisine girerek, tahtını kurtarmaya çalışıyor ve dedesi Firavun'un dediklerini tekrar ediyor:

- Ey Mısır halkı! Aslında ben sizin iyiliğiniz için istifa ederdim amma, başınıza Müslüman Kardeşler'in gelip, memlekette “kaos” çıkaracaklarından korkuyorum!

Tarih tekerrür ediyor: Hüsnü, dedesi Firavun'un yolunda. Ama Hüsnü ne yaparsa yapsın, ona destek olan dost ve sihirbazları ne kadar destek olurlarsa olsunlar, o da yıkılıp gidecektir, ataları diğer Firavunlar gibi.

Resûlullah(s.a.s) şöyle buyuruyor:

“Küfür devam eder, ama zulüm devam etmez!”

Allah, dünyada zalimlerin zulümleriyle ezilmekte olan bütün insanların yardımcısı olsun. Âmin…

* Prof. Dr.; İslam Tarihi Araştırmacısı